2.
gözlemlediğim kadarıyla bunun bir çevrede kabul görmesi ne kadar kapalı bir toplumda yaşandığıyla alakalı.
tabi ki sağlıklı bir durum olduğunu düşünmüyorum ama yasal sınırlamalar konusunda katı görüşlere sahip değilim, ikinci derece hatta birinci derece akrabalarla bile isteyen evlensin devlet kimsenin kukusuna pipisine kilit vurmasın derim. fakat şahsi fikrim şu ki insan olarak doğamıza uygun bir şey değil akraba evliliği. mümkün olduğunca sağlıklı genlere sahip çocuklar meydana getirmek için kendimizden farklı insanları çekici bulmak üzere tasarlanmışız. dolayısıyla açık veya gizli birtakım sınırlamalar, yönlendirmeler olmazsa kimse de pek kuzenine sarkmaz. ama kapalı bir toplum yapısında bulunuyorsan ve tek opsiyon oysa; bir şekilde çok kuvvetli olan üreme, neslini devam ettirme güdün öne geçer ve genetik altyapının ciddi bir bölümünü paylaştığın 1. derece kuzenine dahi hallenirsin (gizlinot: hatta bu iş anneye babaya kadar gider mazallah) (gizlinot: melekler korusun yavrum biraz dışarı çıkın). hatta bunun biyolojik altyapısını anlatmak için örnek vereyim; bu kedi köpekte de aynen böyledir. bir sürü kediyle birlikte sokakta yaşayan bir yavru kedi büyüdüğünde gidip annesiyle, babasıyla veya kardeşiyle çiftleşmez ama bahsi geçen ana baba veya kardeşle aynı evin içinde kapalıysa ve görebildiği başka bir kedi yoksa tereddüt etmeden çiftleştiğini görebilirsiniz.
mesela ege'de, trakya'da çok tuhaf karşılanıyor akraba evliliği. hatta bu bölgelerin kırsal kesimlerinde (gizlinot: köyde yaşamadım bilmiyorum ama duyduğum kadarıyla) aynı köyden kız bile alamazsın derler. zira geleneksel olarak pek kaç-göç geleneği olmayan, kadınlarla erkekler arasında fazla asimetri olmayan ve farklı cinsiyetten insanların akraba olmasalar da nispeten rahat bir araya gelebildiği yöreler bunlar. dolayısıyla bence doğasına daha uygun hareket edebiliyor, başkalarını çekici buluyor ve kuzenine kardeş gibi bakıyor insanlar. bunun bir benzerini amerika'da da görebilirsiniz. ülkede en liberal, açık toplum yapısına sahip olarak bilinen, yüksek eğitim ve refah oranlarına sahip doğu kıyısı eyaletlerinde akraba evliliği, isterse 5. dereceden kuzenle olsun, kabul edilemez olarak görülen bir şey. hatta bu eyaletlerin çoğunda kuzeninizle evlenmek yasal olarak mümkün değilken(gizlinot: bizde böyle yasa çıksa nikahların %30'u düşer sanıyorum, gerçekten o civarda oranlar) tutucu oluşlarıyla tanınan güney eyaletlerinin çoğunda serbest. hatta dizilerde mizilerde dikkat ederseniz güneylilerle ilgili "kuzeniyle hatta kardeşiyle evli, 10 tane sakat çocuğu olan köylüler" mealli şakalar yapılır sık sık.
ayrıca şöyle bir gözlem yaptım, akraba evliliği günümüz batı toplumlarında asla kabul görmeyen bir konu, bilen bilir ingiltere de bunun en katı olduğu yerlerden biri. fakat şaşırtıcı bir şekilde (gbkz: jane austen) ve çağdaşlarının romanlarında kuzen evliliği, kuzenine aşık olma gibi durumlar gayet sık geçiyor ve hiç tuhaf karşılanmıyor. alt tarafı 200 yıl öncesinden bahsediyoruz aslında. ben bu ekstrem değişimi sanayi devrimi, sonrasında da dijital çağ derken insanların gitgide kendi kabuklarından daha kolay çıkabilir hale gelmesine bağlıyorum. bu durumların göbeğinde yer alan ingiltere'de de dönüşümün daha dramatik görülmesi normal belki.
bu arada bilinenin aksine akraba evliliklerinden doğacak çocuğun engelli olma ihtimali tamamen alakasız iki bireyin çocuğuna kıyasla çok fazla değil, belki istatistiki olarak ihmal edilebilecek bir oran hatta; 1. derece kuzenlerin çocuğunda %3, normalde de %2 diye biliyorum. yani gittin kuzeninle başgöz oldun diye otomatikman "allaaaah gitti çocuklar kesin engelli çıkacak" olmuyor. fakat çocukta akraba evliliği kaynaklı meydana gelebilecek tek sağlık durumu engelli olmak değil malumunuz, birçok başka kronik hastalık var. daha dar bir gen havuzundan meydana gelen nesillerin sağlık anlamında daha dayanıksız, psikiyatrik rahatsızlıklara daha çok meyilli olacakları da kesin gibi. zaten genellikle bir çift (özellikle de bu devirde) akraba evliliği yapıyorsa ailede onu yapan ilk nesil olmuyorlar, zaten aşağı yukarı herkes akraba evliliği yapmış olduğu için dapdar bir gen havuzuyla ve bunun o havuzdan üreyen bireylerde ortaya çıkaracağı binbir türlü problemle başbaşa kalıyorlar. sonuç olarak, bu anne babanın ciddiyetle oturup değerlendirmesi gereken bir risk.
bu konuda benim kendi düşüncem, "bildiğin (gbkz: kuzen) ya bu, kardeşten öte, kıyılır mı ona?" şeklinde. ama kimsenin genital bölgesine kilit vurmak niyetinde değilim, dayımla kuzişimle evleneceğim diyen evlensin. ha şahsen benim gözümde kardeş nikahından farkı yoktur; "nikah düşüyor/düşmüyor" tartışmalarının da benim gözümde bir anlamı yok çünkü hepimiz dindar olmak zorunda değiliz, çağdaş ve seküler bir medeni hukuk böyle dayanaklar üzerine kurulamaz diye düşünmekteyim. fakat birinci derecede (anne, baba, kardeşler) bir sıkıntı görüyorum çünkü nerede başlayıp nerede bittiği çok muğlak, çok sıkıntılı olacak bir alan ve dolayısıyla çocuk istismarına rahatça kapı açabilir.
edit: sevgili (yazar: edaltundal)'ın (link: http://www.suslusozluk.net/n/303392/ şurada anlattığı) aile hikayesi çok ilginçmiş ya ne bileyim teyzesiyle evlenen, sonunda kendisinin yengesi olanlar falan var. çözmeye çalışırken ilginç dakikalar yaşadım ve zaten çözemedim.
edit 2: az önce oylanınca hatırladığım bu epey eski girdimi birkaç bilgiyle güncellemek istedim, kedi ve jane austen hikayeleri yenidir.
14 şubat 2016 06:07
2 eylül 2018 19:05