1. 2019 yapımı, sumru yavrucuk ve özge gürel'in başrollerini paylaştığı türk filmi.
sumru yavrucuk muhteşem bir oyunculuk sergiliyor fakat aynısını özge gürel için söylemek mümkün değil. (gizlinot: kiraz mevsimi'nde sırıtmayan oyunculuğu bu filmde dökülüyor.) sercan badur(gizlinot: güllerin savaşı'ndaki cihan rolü üstüne yapıştı bu çocuğun), fatma toptaş(gizlinot: kiraz mevsimi'ndeki sibel), tuğçe karabayır(gizlinot: tv8'deki komedi türkiye'nin şampiyonu) çok iyi performanslar sergiliyorlar. ıtır esen'i tanıyamadım, esas çocuğun sevimsiz annesini oynuyor. tuna orhan'ı normalde severim, performanslarını da beğenirim ama bu filmdeki oyununu hiç beğenmedim.
bundan sonrası biraz spoiler.
film klişe formüller üzerinden ilerliyor fakat umduğum kadar kötü çıkmadı. filmin fragmanı izleyince dedim ki, babası kızı döver, okula yollamaz, acayip bir yoksulluk görürüz, kız bir şekilde kendini kurtarır, istanbul'da başına kötü işler gelir falan... bunlardan hiçbiri olmuyor. yavrucuk'un oynadığı anne karakteri ayşe filmi alıp götürüyor zaten. misal kız doğum yaptığında, çocuğun annesi ayşe'ye git diyecek, bunu tahmin edebiliyoruz. fakat ayşe öyle bir karakter ki, muazzam laf sokuyor. fedakar, akıllı, dik başlı ve tuttuğunu koparan bir kadın. aynı zamanda sizi bol bol güldürüyor. nazlı ise evlat olsa sevilmez bir karakter, sıkıntılarını anlayıp empati kurabiliyorsunuz fakat karakter çok iyi yazılmamış, gürel elinden geleni yapmış ama rol üstünde çok sakil durmuş. uzakta okuyanlar/okumuş olanlar varsa bu karakterin yaşadıklarını görünce duygulanabilirler.
filmin finaline gelelim. (gizlinot: nazlı oğlunu kaybediyor, finalde de pankreas kanseri olduğunu ve öleceğini öğreniyoruz) o evdeki son sahne fiyaskoydu. filmin finali başarısız, candan erçetin'in annem şarkısı eşliğinde gözyaşlarından ve feryatlardan ibaret. erçetin bu film için şarkıyı yeniden yorumlamış, klip çekmiş, filmin kalitesine büyük katkıda bulunmuş ama final sahnesi o kadar kötü ki, filmi kurtaramıyor.
benim hayalimdeki sahne şöyle olurdu. kızıyla yatan ayşe (yavrucuk) uyandığında kızını yanında bulamaz, evi arar, tren istasyonuna gider, kızı trene binmiştir ve kapılar kapalıdır. (gizlinot: ölüm metaforu) (gizlinot: kız boş trene binmiş gidiyor, aslında bu dünyadan gidiyor) işte bu etkileyici bir final olabilirdi. ha ayşe kızını neden olduğunu anlayamadığımız bir şekilde geri postalıyor (gizlinot: sen zamanında burada olmak istemedin şimdi ben istemiyorum hadi yallah der gibi), bari son sahnede toparlasaydınız. misal ayşe sürekli öksürdü, saçını kesti, biz de sanacağız ki ayşe hasta, ölecek, ters köşe yapacaksınız. kadın tek başına geri dönerken yere yığılsa, meğer o da hastaymış, kızı son günlerinde üzülmesin diye geri yollamış falan. çekilen finalden daha mantıklı olurdu yazdığım iki senaryo da.
böyle bir filme bu kadar yazdım ya. bir de bu filmin ikincisi gelecek diyorlar aman allahım. (gizlinot: içimde kalmasın dedim)
(link: https://www.youtube.com/watch?v=IqRjVtCDh3o fragman)