1. diana kruger'ın çok iyi oynadığı filmdir. bazı sahneler var bana çok dokunan, sanırım spoiler ibaresi altında yazmalıyım.
-spoiler-
patlama olduktan sonra kocasının dükkanının sokağına girip o manzarayı gördükten sonra katja'nın dükkana koşuşu, yaralılar arasında ailesini arayıp bulamadıktan sonra o yere düşüşü, dna testi için diş fırçalarının verilmesi, cesetleri görmek isteyip geriye sadece parçalarından ve kömürden başka bir şey kalmadığını öğrenmesi, "rocco çok korkmuştur, canı çok yandı mı acaba?" diye sorması.
çok değil, geçtiğimiz sene ayda bir bombaların patladığı bir ülkede yaşıyorduk. şu an ne değişti tartışılır gerçi. bir dönem sürekli olağan dışı kalın giyinen insanları, haddinden büyük valiz taşıyanları görünce ya da birden kuvvetli bir ses duyunca irkilirdim, korku basardı. aklıma patlamada ölürsen tanıdıkların seni parçalarından teşhis etmekte kalırmış lafı gelirdi. eğer bomba çok yakınında bir yerde patlarsa parçalarımın bile bulunamayacağı düşüncesi aklıma gelirdi. ölen insanların geride bıraktıkları aileleri aklıma gelirdi.
terör çok kötü bir şey kim tarafından ne amaç doğrultusunda gerçekleşirse gerçekleşsin. filmde kayıp yaşayan kadının duygularının bu denli gerçekçi olması sanırım çok etkiledi beni. ayrıca katja'nın intikamını almadan önce yaşadığı ikilem de çok mantıklıydı bence. evet acısı çok büyük, haklı da belki fakat bunu yaptıktan sonra onu ailesinin katillerinden ayıran şey ne olacak diye düşünmüştüm ama bazen insanın adaleti kendi yerine getirmesi de gerekebilir. mahkeme sahnelerinde sinirden kaskatı olduğum sahneleri hatırlayınca katja'nın yaptığı en doğru şeydi belki de.
-spoiler-
fatih akın'ın im juli ile birlikte en sevdiğim filmi oldu benim için