1.
izlediğim en kötü biyografi filmlerinden biri.
öncelikle ana de armas marilyn monroe'ya ikizi gibi benziyor ve bu benzerlikte birini izlemek tatmin etti. filmin havası, verdiği enerji tamamen o dönemi yansıtıyor, bu açıdan çok başarılı kabul ediyorum, ancak marilyn monroe'yi bu denli aşağıda göstermek, neredeyse sadece cinsellik ile onu anlatmak, yaşadığı şeyleri acındırma yaparak anlatıp onu filmlerde canlandırdığı gibi "aptal" biri gibi göstermek(gizlinot: iq seviyesi 168 olan bir kadın) ne demek? psikolojik sorunları olan, bir sürü travmalar yaşamış bir kadındı evet, ancak neşeli biri olarak bilinirdi. sürekli sulugöz değildi yani. filmde kadına a deseler ağlıyor resmen. ayrıca hayatında hiç kürtaj yaptırmadı diye biliyorum, üçlü ilişkisinin kesin hiçbir kanıtı yok, iki ya da üç kere çocuk düşürdüğü biliniyor. hollywood dünyası onu mutsuz ediyordu doğru, ancak bu filmdeki gibi olmadığı kesin. marilyn'i aşağılamak için çekilmiş gibi hissettirdi izlerken. kadının zekası, neşeli yönü, yeteneği neredeyse filmde hiç yok. film sadece marilyn'in cinselliği ve çektiği acılardan oluşuyor. sonda da saçma sapan bir intihar süsü verilip bitirilmiş. intihar bir seçenek evet, ama bir kesinliği hiçbir zaman olmadı.
ana de armas ise kötü oynamış. marilyn'in filmlerdeki mimiklerini (gizlinot: o dönem oyuncular çoğunlukla büyük oynuyordu, bu isteniyordu) gerçek hayata taşımış resmen, insan birkaç röportajını izler, mimiklerini taklit eder, izlerken irrite oldum. hiçbir gerçekçiliği yoktu sergilediği oyunculuğun. ana de armas'ın ikiz derecesinde benzerliğinden ötürü heyecanla beklediğim film hayal kırıklığı oldu. yazık etmişler
2.
Marilyn filmdeki kadin gibi biri olsaydi asla Marilyn olamazdi. Norma filmdeki kadin gibi olsaydi Marilyn'i yaratamazdi.
Sacma sapan bir film olmus. Sabirla yarisina kadar bekledim, ana'nin guzelligi icin ama yok, dayanamayip kapattim.
Film bu devirde hala erk kafalara hizmet edip, kadin varligini asagilayabiliyor. Brad Pitt imis yapimci, nedense sasirmadim. Brad'de hep bir kadin dusmanligi hissediyorum. Umarim izleyici hak ettigi cevabi verir filme.
3.
O kadar film izledim, ilk defa biri bittiğinde evde cam kapı açıp kolonyaaaa diye cigirdim.
Ana de armas muhteşem oynamış hatta bu senaryoyu baştan sona okuduğu için bile bir alkışı hakediyor.İzlemek zor geldi oynamayı hayal edemiyorum.
Biyografik doğruluğunu tartışmayacagim bile çünkü biyografik bir durum yok daha çok trauma dump artı sinematografi olmuş
Birinci kişi kamera açısı ile olsun, hele ki sonlara doğru sarhoş hissiyatı veren akışı ile olsun bu kadar darlayan kalp atışı hızlandıran,Allah'ım neden dedirten gerilim filmleri olmadi gerçekten tebrikler.
Eğer yok ben derdime dert ekleyecegim derseniz buyrun izleyin efenim.
Baştan sona full izlediğim için kendimi de tebrik ediyorum önümüzdeki hafta toprağa basacak,detoks yapacak,
kedi köpek,bebek,bulut şirin ne varsa sevecek,erkekleri bir sureligine bacım kabul edeceğim.
Ayh.
3 ekim 2022 00:54
3 ekim 2022 00:55
4.
ne işim olur bu filmle deyip, çerezlik bir film olarak açtım... ve kapattım.
MM benim için kadın figuru olmamakla beraber özel bir ilgim de hiç bir zaman olmadı, hoş arada çok büyük kuşak farkımız var, ancak 50 li yıllarda " seksi" kadın " seksi, aptal bir tutam da bağımsız" kadın imajının yaratılmasının altında uzunca bir dönemin erkeklere göre "kadınlık" algısını epeyce bir etkilemiş.
" Aptal sarışın" algısına itafen adının Blonde olmasını beğendim, filmin çekimleri hem siyah beyaz hem de renklilere geçişini sinematik olarak beğendim ama annesinin zulmu ve ilk iş anlaşmasındaki tecavüz olayından sonra benim için ilerleyemeyen film oldu ( durdura bas, telefona dal), filmi kapattım o yüzden. bence ilgilisinin seveceği biraz fazla ajitasyon dolu, suç MM'nin değil etrafının ve geçmişinindi diye seyirciyi düşünmeye sevk eden yapım.