1. ıssız bir adada, muhteşem müzikler eşliğinde ve depresif, melankolik bir havada tek başınıza yürüyerek etrafı keşfettiğiniz ve neler olduğunu anlamaya çalıştığınız bilgisayar oyunu. ilk olarak "dear esther" adıyla yayınlanmıştı, sonradan grafiklerin çok ileri düzeyde geliştirildiği ve güzelleştiği "dear esther: landmark edition" yayınlandı.
bir kaç yıl önce dear esther'i oynamaya başlamış ama oyunun mantığını anlamayıp yarım bırakmıştım. ama buna rağmen bir etki bırakmış üzerimde sanırım ki oyun yaklaşık 1 hafta önce tekrar aklıma düştü. bu sefer landmark edition'ı oynamaya başladım ve 20 dakika önce de bitirdim. oyun müzikleriyle, atmosferiyle ve bu sefer biraz araştırarak bilgi sahibi olduğum esas konusunu her şeyiyle ince ince yansıtmasıyla tüylerimi diken diken etti. aslında bir oyun olarak adlandırılamayacak derecede duygusal, sizi alıp ruhani bir yolculuğa çıkaran, detaylarda saklı trajediyi anladıkça boğazınızda bir şeyler düğümlenmesine neden olan bir sanat eseri. bundan sonra yazacaklarım, oyunun sonunu ve altında yatan gerçek hikayeyi de içereceğinden spoiler olacak.
-- (gbkz: spoiler)--
oyunda tek bir karakter var ve onu da siz yönetiyorsunuz. bu karakter, 4 bölümden oluşan oyun boyunca ıssız bir adada dolaşıyor sürekli. adanın üzerinde her daim gri bulutlar var, hava kasvetli ve depresif. gemi kalıntıları, terkedilmiş kulübeler, etrafa saçılmış anlamlı/anlamsız eşyalar, bol dalga ve rüzgar sesi ile doğanın ta kendisi de diğer elementler. siz yürürken, arada sırada da sizinle konuşan bir erkek sesi var ve bir şeyler anlatıyor.
oyunun esas hikayesiyle ilgili bir kaç teori var. ama bana göre en doğru ve oyundaki her şeyle de mantıklı bir bağlantısı olanı şu: esther bir trafik kazası geçiriyor ve hastanede komada. kocası da esther'in başında onunla konuşuyor ve bir şeyler anlatıyor. bu anlattıkları şimdiye kadar ona söylemek isteyip söyleyemediği şeyleri de içeriyor. işte oyundaki bizimle konuşan o erkek sesi de esther'in kocası ve bizim yönettiğimiz karakter de esther'in ta kendisi. aslında esther ölüm döşeğinde ve son 1 saati var. biz de onun ölümden önceki son 1 saatini oynuyoruz. ada ve adadaki her şey, kocasının ona anlattıkları doğrultusunda zihninde canlananlar, yani bilinçaltı. hatta oyunda esther karakteri suya girdiğinde ve boğulacak gibi olduğunda bir "come back" sesi duyuyoruz. bunu yine kocası söylüyor. oyundaki esther karakteri bir anda sudan çıkarak boğulmaktan kurtuluyor ve gerçek hayatta da yaşamaya devam ediyor tabi bu sırada. kocası onun yaşama tutunması için çabalıyor elinden geldiğince. esther'in geçirdiği trafik kazasıyla ilgili bazı küçük ipuçları da var oyunda. mesela 3. bölümde karakterimiz suyun altına dalıyor ve orada bir araba kazası sahnesi görüyoruz. bizimle konuşan ses, alkollü bir sürücünün neden olduğu kazadan bahsediyor arada sırada. adanın çeşitli yerlerinde tıbbi gereçler var hastanede kullanılanlar tarzında.
oyunun sonunda ise yönettiğimiz karakter yani esther, bir elektrik kulesinin olduğu bir tepeye çıkıyor ve kuleden kendini aşağı atıyor. burası artık ölüm anı. gerçek hayatta da direnci kırılıyor ve ölüm kaçınılmaz oluyor. fakat yere düşmüyor ve yavaşça süzülerek denizin, adanın üstünde uçtuğunu görüyoruz. tam ekran kararırken de kocasının sesini duyuyoruz yine: "gitme, beni bırakma esther"..
-- (gbkz: spoiler)--