yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (29)
    • medya (3)

    1. Tanım : depresyon illetinden kurtulmak için kişinin kendi için iyi gelen şeyler bulması ve bazen aynı anda, bazen de aşama aşama bunları uygulaması.

    Selam yine ben.

    (yazar: femme)ciğim tam adamına doldurtmak istemiş bu uktesini.

    Ama ben de hala yaşıyorsam ve gülebiliyorsam bir bildiğim var, uyguladığım yöntemler var elbet.

    O kadar da zayıf halka değilim hanyyy ;)

    Sevgili süslü, bu başlığı okuyup söylediklerimden feyz alacak duruma geldiysen öncelikle allah taksiratını affetsin karşim.

    Ben arka planda senin için helva kavururken, sen yine de yazdıklarımı bi gözden geçir. Belki içine bi yaşam kıvılcımı, bir sevinç tohumu düşer. (Laflara bak)

    Depresyondayken başlıca hedefimiz tabii ki "ayağa kalkmak"

    Ecnebilerin "stand up" dedikleri hani (gizlinot: swh)

    Ben kendimde uyguladığım her şeyi "yapılması gerekenler" ve "asla yapılmaması gerekenler" olarak 2'ye ayırdım.

    Yapılması gerekenler;

    - biliyorum parmağını kaldıracak halin yok. "Benim burda ne işim var" "biz niye yaşıyoruz ki" "ölsem kim üzülür" düşünceleri içinde gidip gelmektesin. Dolunay etkisi, ay tutulması, güneşin pms dönemi derken, bütün astroloji sana kafa göz dalıyor ama bu ruh haline düşmeden önce seni mutlu eden 3-5 tane hobin vardı. Evet artık tat vermiyorlar ama bi denemekte fayda var.

    Hobin "müzik dinlemek" ise bütün o depresif, bohem, halil sezai stayla şarkılardan uzak duracaksın. Gerekirse aç shaggy-mr bombastic dinle ama hareketli ve hali hazirda bulunduğun kafadan çok farklı bi şey olsun.

    Dizi-film izlemeyi mi seviyorsun ? (Tamam şu an kafan kaldırmıyor ama bi dinle lan cümlemin sonunu getireyim) gidip ps:i love you, yok efendim babam ve oğlum (tek ağladığım film) izleme !

    Aç Şahin k pornosu izle daha iyi canım.

    Aşk'lı meşk'li bi şey özellikle olmasın. Her türlü canını sıkacaktır mutlu son'lu kareler.

    - arkadaşların arıyor, dışarı çağırıyor, bi bahane uydurup çıkmıyorsun (aynı ben lan)

    Tak kulaklığı tek başına yürü.

    Hava soğuksa giy şişme montunu ki içine sütyen bile giymene gerek yok, evden çık yardır.

    Bu baya iyi geliyor bak.

    Her şey adidas montunun fermuarını çekene kadar. Çıkmaya üşeniyorsun ama bi çıkınca devamı geliyor.

    - tüm bunları yaparken kafanda hep "iş bulmam lazım" "bi iş görüşmesine daha gidecek enerji kalmadı bende" "allah belanı versin mustafa umarım yerlerde sürünürsün" gibi düşünceler var veeee ne mutlu ki paran da yok di mi adjfbcbg

    Yapılacak her şey çok gözünde büyüyor. Suya sabuna dokunmadan yataktan çıkmak istemiyorsun.

    Yapman gerekenleri parçalara ayır ve başla.

    Çünkü sen de biliyorsun ki bi şeyler yapmadikca daha çok büyüyor.

    Başlamadıkça yapmıyorsun, yapmadıkca kocaman oluyorlar.

    Bundan kurtulmak istiyorsan kalkıp başlamak zorundasın.

    Ha bi de o günün sonunda başarılı olursan depresyonunun %50'si gitti bile.

    - makyejjjjj ! Benim en büyük depresyon silahım.

    Bana deli gibi bakmazsan ki zaten bugüne kadar bakmadıysan baya iyi niyetlisin, ben makyaj malzemelerimi çıkarıp, ambalajlarını ıslak mendille siliyorum. Aynı şekilde makyaj yapma eylemi de iyi geliyor. Şuraya temizlik yapmanın ve hamur işi-pasta yapmanın da iyi geldiğini iliştirip yapılmaması gerekenlere geçiyorum !

    Yapılmaması gerekenler ! (Depresyonu körükleyen şeyler)

    (Kırmızı ünlem ve uyarı işareti)

    - sakın "one night stand" olaylarına falan girip, aşık olup, ağzın açık gelme eve. Birilerine bağlanmaya ve onun her hareketini "sevgi"ye bağlamaya çok müsaitsin. Aboo sakın ha ! Bak zaten kafamız yerindeyken dayanamayıp aşık oluyoruz, şu durumda aman diyeyim.

    - stalk ve instagram !

    Şu günlerde herkesin hayatı seninkinden güzel. Zaten gözüne sokulan da o. Eski sevgilini, onun yeni kezopatra sevgilisinin, allahın cezası kankilerinin hesaplarından da uzak dur. Lisedeki kaşar gold digger kızın profilini de hiç açma. Kesin evlenmiştir yelloz ! Hep öyleleri baş tacı ediliyor zaten. Allah ocaklarına ateş düşürsün (gülen hoca)

    O eski sevgilin olacak sığır da senin adını söyleyerek inlesin inşalllllaaaaaahhhh !

    - sanırım bunu söylememe gerek yok ama hadi yine de "seni aşağı çeken insanlardan uzak durmak"

    Bu dönemde eskiye ait böyle bi arkadaş grubun falan varsa sat gitsin ! Senin derdin sana yeter, milletin derdini mi dinleyeceksin !?

    Yeni klupler, yeni kurslar ve dolayısıyla yeni arkadaşlık daha iyi gelebilir.

    Hiç kimsen yoksa ben varım ulan !

    Tamam o kadar iyi bi insan değilim ama yoklukta giderim var, hiç yoktan iyiyimdir yani.

    "çok mutlu olmalıyım" diye de kasma kendini.

    Su akar yolunu bulur.

    Çok klasik ama zaman her şeyin ilacı.

    Hadi git şimdi duş muş bi şey al.

    Sigara-alkol-odadan çıkmamak falan bildiğin kokmuşsundur.

    Sonra da bi kahve yapar, oje sürersin.

    Yakarsa dünyayı garipler yakar ulaaan !

    Hadi göreyim seni (kalp)

    9 kasım 2015 21:00 9 kasım 2015 22:17

    2. Sanırım uzun süredir depresyondaydım şu an büyük oranda atlattım çok şükür psikolojik destek aldım bu süreçte bu alternatif bir yöntem değil tabii ama ruh sağlığınız için herşey değer, psikolojik destek çok önemli... Zaman zaman da hala nüksediyor benim bulduğum alternatif yöntem spor ve yürüyüş zaten sporun depresyona iyi geldiği de bilimsel olarak kanıtlanmış bir şey...

    9 kasım 2015 21:14

    3. (yazar: hadiyandan) şahane bir ilk entry döşemiş. çoğu şeye katılsam da bu psikiyatrik durumlar kişiden kişiye farklılık gösteriyor. (gizlinot: haliyle bende de farklıydı misal) tam da bu yüzden ben de kendimde işe yarayanları not düşmek isterim.

    kafanı boşalt. boşalt ya. hayatı, hayatın anlamsızlığını, yaşamanın acı verdiğini düşündürmeyecek her türlü meşgaleye kapımız açık. mesela git cosmopolitan oku, vogue oku bilmem ne. hava cıva şeyler ilaç gibidir. tamamen komedi filmler de öyle. (gizlinot: ama içinde bir an bile bir iç sıkan yer olmasın)

    müziğin iyi olduğuna katılıyorum ama ilk basamakta mr boombastic bana biraz ağır kaçıyor. daha iki arada bir derede şeyler tercih etmek benim tercihim. örnek veriyorum; daft punk.

    yataktan çık ve günlük işlerini yerine getirmeye devam et. ne kadar zor olsa da günlük aktiviteler boyunca kendini daha iyi hissedeceksindir. ve arkadaşlar iyidir. durumu onlara söylememiş olsan da bir şeylerin ters gittiğini bilirler; bilmeseler bile günlük şakalaşmalar seni az da olsa güldürecek, kafanı boşaltacaktır.

    herkesin depresyonu farklı başlar; ama eğer kendini suçluyorsan birşeyler için, suçlu olmadığını tekrar et. evet, o iç ses susmayacak, yine konuşacak ama aslında suçlu değilsin ve bunu söylemeye devam etmelisin. o iç sese direnmeye çalış. zaten kafanı boşaltman bu yüzden kıymetli.

    meşgaleler konusunda; öncekilere devam da edebilirsin ama yeni birşeyler denemek de işe yarayabilir. ama bu yeni şeyler seni çok bunaltmamalı. mesela yeni bir yemek yapmayı deneyebilirsin.

    antidepresanlara "öee ilaç bu, ben ilaç almam." ya da "ben deli değilim, kalsın." deme. inan bana yardımcı olacaklar; hem de kısa bir sürede az da olsa farkı hissedeceksin. etmiyorlarsa, psikiyatristinle bunu konuşmakta fayda var. belli bir süre geçtikten sonra hala etki etmemesi halinde ilacı değiştirecektir.

    yine (yazar: hadiyandan)'dan devam ederek: allah hepimizin taksiratını affetsin, ölmüş kadar oluyor insan. direnmeye devam et, ancak pes ettiğinde gerçekten kaybedersin. unutma yalnız değilsin.

    9 kasım 2015 21:22


    4. Ustteki mutis girdilere ek olarak;

    Suslu sozluk itirafa icinden ne geliyosa yaz. Gunlugune yazmaktan daha etkili oluyor. Bazen donut aliyorsun cunku.

    Oda duzenini cekmece duzenini masa duzenini degistir. Boylece yeni seylerin eskisinden daha iyi olabilecegini anlarsin

    9 kasım 2015 21:37

    5. Puzzle yapmayi tavsiye ediyorum. O kadar iyi gelmisti ki bana, resmen beynimi o parcalari bulmakla ugrastirmistim ve 2-3 saat boyunca depresyona girdigim mesela aklima bile gelmiyordu

    9 kasım 2015 21:46

    6. Başlığı akışta görür görmez aklıma gelen seçeneklerin yazılmış olduğunu gördüm, yine de ben de bir şeyler karalamak istedim. Bu başlığı okuyacak süslülerin bir zamanlar benim gibi çare arayışında olması ihtimaline karşı birax kişisel tecrübe aktarmaya çalışacağım. Biraz günlük girdisi gibi olabilir, öyle hissederseniz şimdiden affola.

    iki buçuk sene önceki yaklaşık dört ayımı hatırlamıyorum. Beynime o günleri tamamen sildirecek kadar ciddi bir depresyon yaşadım. Hatırladıklarım yanımdaki insanların anlattıkları kadar. Durum şu; Zaten işimi, bulunduğum şehri ve çalışma konumu sevmezken, ailemle de tanıştırıp ciddi niyetimi belirttiğim adam benden ayrıldı. Kısa bir süre sonra bir arkadaşımın yakın arkadaşı ile beraber olmaya başladık, bir gün adam ortadan kayboldu! Aklınıza gelen her türlü iletişim aracından -instagram dâhil- engelleyerek ilişkiyi bitirdi. Bitmeyen bir yüksek lisans, sevilmeyen bir iş, nefret edilen bir danışman, iğrenç bir şehir ve iki üst üste ayrılık... resmen balatayı sıyırdım! Dört ayın başlangıcı ile ilgili hatırladığım tek şey, geceleri iki üç kez çığlık çığlığa ağlayarak uyanmam. Sonrası zihnimde yok, olmasın da zaten. Ciddi intihar teşebbüsleri, kıyısından dönülen iki istifa -beni seven tatlı sekreterlerimiz dilekçelerimi işleme koymadılar- , bol ağlama sızlama, ilaçlar, psikoterapi, kitaplar... geçti, geçiyor, inan hepsi geçiyor.

    Alternatifin kelime anlamı "başka, diğer seçenek". Burada "başka" tedavileri anlatmadan önce atlanmaması gereken asıl tedavi. Muhakkak bir psikoloğa git ve muhakkak ilaçlarını kullan. ilaçların etki etmesi iki haftayı bulabilir. çevrendekiler "ne gerek var bunlara, dinine yönel, namaz kıl, bu depresyon ilaçları hep israil'in beyin uyuşturma oyunu, bunlar kısır yapıyormuş, çocuğun olmaz, kimseye gösterme bari, bizi rezil etme, sen deli misin, amma abarttın" gibi şeyler zırvalayabilir -evet, israil'in oyunu dâhil istisnasız hepsini duydum, hem de ikisi de akademisyen ebeveynlerimden!-, pes etme, ilaçları sakın bırakma, sakın! Eğer senin ailen de benimki gibi psikiyatri bilimine karşı insanlardan oluşuyorsa gizli gizli kullan, ama kullan. ilaç tedavisiyle beraber maddi durumun el verdiğince psikoloğa da git.

    Gelelim alternatif yollara. Hüzünlü müziklere elveda de, kendine 70-80-90'lar boogie, disco, pop ve modern r&b şarkılarından oluşan bir playlist hazırla. (bkz: boney m.) (bkz: bee gees) (bkz: chic) (bkz: modern talking) benim favorilerim. Spotify premium üyeliğin varsa, orada da çok neşeli playlistler var. Seçtiğin şarkı listesi ile uzun yürüyüşlere çık, spor yapmak seratonin miktarını arttırıyor, bu bilimsel bir gerçek. 12 kilometre yürüdükten sonra banyo yapıp yatmak kadar sağaltıcı çok az şey var benim gözümde. Yorgun olunca insan hemen uyuyor hem, saçma sapan şeyler düşünmeye takati olmuyor. :) beyni aktif tutup depresif şeyler düşünmemek için kitap okumak da etkin bir yöntem. (bkz: yüzüklerin efendisi) (bkz: silmarillion) (bkz: hobbit) (bkz: harry potter) (bkz: stephen king)'in pek çok kitabı -Kara kule serisi hariç- gibi fantastik/kurgusal/gerilim türü kitaplar insanı müthiş oyalıyor. Bi de bunların filmleri de var, uykusuz gecelerine yoldaş olur hepsi. Bilgisayar oyunlarina sar, (bkz: the sims) gibi simülasyonlar keyifli vakit geçirmek için ideal. Evde yalnız yatma, yanında birileri olsun, hem çevrende kim kötü gün dostu anlamış olursun -ben çok sağlam arkadaşlar, dostlar seçmişim mesela-. Ben bunların hepsini yaptım fakat bana bu dört ayda en iyi gelen şey bağıra bağıra modern talking şarkıları söylerken bir yandan da puzzle yapmak olmuştu, şu an yarısını dağıtmama rağmen evin her yerinden bitmiş, yapıştırılmış ve paketlenmış puzzle'lar çıkıyor. :)

    Kısaca evde boş oturma, kendini sürekli oyala ve fazla yalnız kalma. Biliyorum ki beynin bunları tam tersini yapmak için direnecek, lütfen onu dinleme.

    Bir gece ağlamamı durduramamış yanımda kalan arkadaşım, taksiyle hastaneye götürmüş. Hayal meyal hatırlıyorum acilde yerlerde süründüğümü, acildeki doktor kendime zarar verdiğim için triyaj sırasında beni öne çekmiş. Geçti gitti hepsi işte, neredeyse izi bile yok. Geçmeyecek sanıyorsun ama geçiyor, valla bak. :)

    9 kasım 2015 23:36

    7. Spor yapın. Mesela koşun. Koştukça açılırsınız açıldıkça koşarsınız. Açık havada bisiklet sürün. Kimseniz yoksa bana gelin beraber koşalım.

    10 kasım 2015 00:16


    8. İki kez oldukça ağır depresyonlar yaşadım. İkinciden sonra başladığım psikoterapi sürecim de hala devam ediyor. Benim 2006’dan bugüne süren ve aştım artık zannederken aslında patlamaya hazır bir mayının üzerinde yürüdüğüm günlerden edindiğim ders yaraya neşteri vurmak oldu. Depresyon bir çeşit diş ağrısı gibi. “alternatif” olarak ağrı kesici içebilirsiniz, rakılı pamuk koyabilirsiniz, günde bin kere fırçalayabilirsiniz ama bir noktada o ağrıya neden olan çürüğün bulunup tedavi edilmesi gerekiyor. o yüzden burada yazılan bir çok gayet güzel yöntem ancak asıl sorunun çözüm süreci devam ederken kötü hissetmeye devam ettiğiniz günler boyunca hayatınızı daha çekilir ve konforlu kılacak yöntemler olabilir bence. Yukarıdaki makyaja, kişisel bakıma,spora sardırma fikirlerine sonuna kadar katılıyorum benim kurtuluşum pixiwoo izlemek olmuştu. Onun dışında :

    1.İçinde bulunduğumuz durumu net bir şekilde idrak etmek ve neyle yaşamak zorunda olduğumuzu bilmek çok önemli. Yani bacağını kırdığını ve alçıda olduğunu düşün. Evet hayatına bir yere kadar devam edebilirsin ama örneğin o dönem illa koşmak için çaba harcamana gerek yok. Kimsenin de senden bunu beklemeye hakkı yok. Bu bir süreç ve iyileştiğin zaman bitecek. Daha önce, henüz hazır değilken sırf o gün kendini iyi hissediyorsun diye zorlama, çünkü günün sonunda daha kötü olabilirsin. Kimseyi de üzeceğini,kıracağını,ayıp olacağını düşünme illa bacak mı kırmak gerek senin de kalbin kırık nedir yani? Mesela ben 2 sene önce evimin dibindeki avm’ye gittiğimde gördüğüm insan kalabalığı karşısında kendimi o kadar yalnız ve o kadar çaresiz hissediyordum ki alacağımı alıp nerdeyse “kusura bakmayın bir sap olarak evden dışarı çıkmamam gerekirken bir de aranıza karıştım” diye özür dileyesim geliyordu bu yaz yalnız tatillere çıkacak kadar şerbetlendim artık. Zamanla, yavaş yavaş.

    2.Dünyada tek dert sahibi biz değiliz. Ne insanlar, ne hayatlar var. Çok korkunç olaylara maruz kalan yine de devam edenler var, hayatının bir dönemi boka batmışken silkinip zirveye çıkanlar var yada tam tersi herkesin üzerine basa basa zirveye çıktığını sanarken tepe üstü gidenler de var. O yüzden bol bol okumak, araştırmak, dünyada neler oluyor insanlar neler yaşıyor duyarlı olmak lazım. İlham verici insanların biyografilerini okumak iyi geliyor. Bazen hiç tanımadığın insanlarla muhabbet etmek de çok iyi geliyor. Sosyal medya illa “like” etmek için yok, bazen en yakınınla paylaşmak istemediğin bir şeyleri anonim şekilde anlatıp rahatlamak için de var.

    3.Beyni boş bırakmamak lazım. Kendimden örnek vereyim yabancı dillere merakım vardı ama kursa gidip gelesim yoktu. Duolingo indirdim. İnanılmaz oyalıyor beni. Sevdiğim şarkıların sözlerini çevirtip kelime kelime neye karşılık geldiklerine bakıyorum bazen de. Google translate vs derken bir sonraki dinlediğim şarkıda bir kaç kelimeyi içlerinden seçmek bile mutlu edebiliyor beni. Küçük mutluluklar iyidir.

    10 kasım 2015 16:02

    9. lütfen kimse üzerine alınmasın, ama "sevgilimden ayrıldım, çok üzgünüm, sürekli çikolata yiyorum .s.s.s" tadındakı arkadaşları kenara bir ayıralım öncelikle. siz gidin instagram'a ağlayan fotoğraf falan koyun. hadi bakalım.

    bundan önceki girileri okudum ve aslında yalnız olmadığımı hissettim, meğer ne kadar çok kişiyle aynı geçmişi paylaşmışım, oysa ki bir dönem kendimi dünyadaki en yalnız ve en önemsiz şeymiş gibi hissediyorsunuz. sanki varlığınızla yokluğunuz birmiş gibi, sanki artık hayatta hiçbir şey sizin için değer kazanamayacakmış, hiçbir şeyi ve hiç kimseyi bir daha sevemeyecekmiş gibi, kendin dahil olmak üzere, geçirdiğin her dakika boşa geçiyormuş gibi hissediyorsun.

    valla, şaka değil.

    yakınlarım uyarıyorlardı, destek almam gerektiğine dair, çünkü inceden inceye hiçbir şey beni mutlu etmemeye başlamıştı, standartları yüksek bir aileye mensup olmak böyle birşey herhalde, ben de aynılarını sevdiklerime uygulayıp, sürekli hayal kırıklığına uğruyordum, çünkü kimse belirlediğim insanüstü stadartlara yaklaşamıyorlardı.

    buradaki 1 numaralı tavsiyem, yakınlarınızın uyarılarını dinleyin. "abartıyorsun"ları dinlemeyin tabii ki, "destek alman gerek" leri dinleyin.

    hatta 2 numaralı tavsiye de geliyor, abarttığınızı düşünen herkesin canı cehenneme. gerçekten. bu ruh halini ve bu çaresizliği yaşamamış hiç kimse sizin ne düşündüğünüzü anlayamaz. "benim de üzgün dönemlerim olmuştu", "gel içelim kanka geçer", "abartıyorsun/takma/sen halledersin" tarzı geçiştirici yorumlara kulaklarınızı kapayın. siz kendiniz biliyorsunuz neyin içinde olduğunuzu, ve çok komik ama resmen kendinizle savaşıyorsunuz. anasını satim sanki ben o kadar ruhsal çalkantılarımı bitirmek için karşımdakinin "abartma" demesini bekliyordum. haklısın abi, hemen abartmıyorum. aa bak geçti?! tövbe tövbe ya...

    velev ki yakınlarınızı dinlemediniz ve her şey iyice rayından çıkmaya başladı. artık kendinizi tanıyamıyorsunuz, o kadar adanmış ve takıntılı bir insansınız ki, görev adamı gibi yapmanız gereken her şeyi yapıyorsunuz, gülümsemeniz gereken yerde gülümseyip, çalışmanız gereken yerde çalışıyorsunuz. insanlar size problemlerini anlatıyorlar, kafa yoruyorsunuz, destek oluyorsunuz onlara falan. okulu bitirip mezun falan oluyorsunuz. ama duygusal açıdan yürüyen bir enkazsınız. içiniz ölmüş. sanki tık tık diye vursam göğsüme yankı yapacak. kafamın içine kadar çıkıyor o yankı. bunları düşündükçe hala gözleriniz doluyor. neden ve nasıl bu hale geldiğinizi açıklayamadıkça deliriyorsunuz, hele ki etrafınızdakilerin sizi anlamayacakları korkusu, anlayacak olsalar da ne anlatacağınızı nereden başlayacağınızı bilememek, kimseye açılamamak, yakınlarınızda sizi yanlış yönlendirmekten zevk alan, hata yapmanız düşüncesiyle, tökezlediğiniz düşüncesiyle ağzı sulanan kendini bilmez ve kıskanç (böyle insanlar hep varlar) 1-2 manyağın da desteğiyle birlikte inanılmaz büyük bir hata yapıyorsunuz. yani size göre. millet ne haltlar yiyor her gün ona bakılırsa da, neyse...

    kendinizi affedememeyle beraber tamamen çöküyorsunuz dibe. dönüp her kendinize baktığınızda nerede ne halt yediğinizi açıklayamıyorsunuz. düşünsenize, aynaya her baktığınızda kendinizi görüp "bu beden benim, bundan sorumlu olan benim, ve ben bu yükü istemiyorum, yapamıyorum" diye düşünüp ağlamaya başladığınızı... bu insanlar kim etrafımdakiler, ben ne yapıyorum? diye soruyorsunuz. nasıl da kaçmaya çalışmışsınız kendinizden... ama kaçmakla olmuyor. hissetme yetinizin yok olduğunu düşünüyorsunuz. hissedebilmek için yeniden, sırf insan olduğunuzu kendinize kanıtlamak için hayatta asla yapmayacağınız şeyler yapıyorsunuz ama olmuyor tabii ki.

    tavsiye 3 geliyor, sanırım en zoru bu; lütfen ama lütfen kendinizden kaçmayın. kendinizi oyalamakla çok vakit kaybetmeyin, parça parça kendinize maruz kalın. siz bile size tahammül edemiyorsanız, yakınlarınız sizi ne yapsınlar ki?? kendinizi dinlemeye çalışın, biliyorum çığlıklar var kafanızın içinde, birer birer dinlemeye çalışın. neden acı çekiyorsunuz, sizi asıl üzen ne? neyin eksikliğini veya fazlalığını çekiyorsunuz? kendinizi oyalayarak hangi duygularınızı gözardı ediyorsunuz? bunlar çok önemli sorular...

    4 numara; utanmayın. utanma ablacım, sen de utanma kardeşim. yaşadıklarından, hissettiklerinden utanma. kendini de kimseyle kıyaslama. bunlar da insanlar için. üzülmeye hakkınız bal gibi de var. kimsenin size bu hakkı vermesine de ihtiyacınız yok. karnınız tok sırtınız pek diye şen şakrak gezmek zorunda da değilsiniz ayrıca. pekala da üzülebilirsiniz. napalım anasını satim ben keyfimden mi burada ruhsal işkence çekiyorum? beyin kimyam yerlerde sürünüyor, elimde değil ki...

    5 geliyor; yardım alın. en kısa zamanda. hemen, şu an. ben bütün maaşımı psikoloğuma vererek yaşadım aylarca. ciddi anlamda bütün maaşımı. ayda 400 tl gibi bir meblağ ile istanbul'da hayatımı devam ettirdim o şekilde, hem de aylarca, ki çalıştığım iş de böyle günde 1 simit yiyerek insanlar tarafından saygı görebileceğiniz bir ofis ortamına sahip değil. yapan yapıyor, bahanesi yok. vaktiniz mi yok? yalan söylemeyin. ya da o zamanı yaratın. ben yarattım, hala haftada 2 saat gidiyorum, bunları yaparken bir yandan okuyup bir yandan çalışıp bir yandan da spora gidiyordum. sonra mezun oldum allahtan. ayağınız kırılsa "ay vaktim yok" deyip kırıkla mı yaşayacaksınız? tabii ki hayır. ruhunuz kırılmışsa niye o kırıkla geziyorsunuz? afedersiniz ama salaksınız o zaman. böylelerini gördükçe "ruh hastası olmak size müstehak" diyorum. depresyona anlayış var, ama dedikoduya vakit yaratıp tedaviye vakit ayırmayanlara anlayış yok. asla yok.

    6; tedavi işe yaramıyormuş gibi gelecek. hayır yarıyor, sadece size yaramıyormuş gibi gelyor. gelecekten spoiler vereyim şu anda.

    7; psikoloğunuz sizi psikyatriye yönlendirdi, destek gerektiğini düşündü ve ilaca başladınız. 6 ay kadar kullandıktan sonra kendinizi cillop gibi hissetmeye başladınız. yalana bak. anan cillop. o ilacı kafanıza göre bırakmanız, uyuşturucu geri çekilmesiyle aşırı benzerlik gösteren bir durumdur. o nedenle benim yaptığımı yapıp "iyiyim yeae" deyip ilacı kafanıza göre küt diye kesmeye kalkmayın. yaşayan bilir, fazla detay vermeye gerek yok.

    pes etmemeye çalışın. duygularınıza göğüs germeyin. yapmayın. yazın, çizin, ağlayın ama bir şekilde kendinizi ifade etmeye çalışın, dünyanın geri kalanına değil, kendinize. zaten psikoterapi de aşağı yukarı bunu yapmayı amaçlıyor en başta.

    bütüüün bunların yanı sıra, aşağıda size kallavi bir liste sunuyorum;

    sümük, gururla sunar!!

    ve işte karşınızda, g*tünüze dinletmeniz gerekenler listesi!!

    1- "psikoloğa neden gidiyorsun ki? ne derdin var ki?"

    2- "o ilaçları kullanma kötü onlar, komşumun kızı merve xxx kullanmıştı yyy oldu sonra."

    3- "bence abartıyorsun. bu kadar kafana takacak ne var?"

    4- "1 yıldır psikoloğa gidiyorsun, acaba artık gitmesen mi? çok para gidiyor." (kendi kazandığım para, ama neyse...)

    5- "hayırdır yüzün gülüyor depresyondan çıktın galiba? "

    6- "ben de xxx yaşamıştım çok üzülmüştüm, seni anlıyorum" (b*k anlıyorsun, bir kere anlıyor olsan gelip karşıma "anlıyorum" demezdin. sığır.)

    7- genel olarak yaşadıklarınızı kabullenemeyen aile bireyleri.

    8- size dengeliymişsiniz ve mantıklıymışsınız gibi davranan insan evlatları.

    ve bu liste uzar gider, şimdilik aklıma gelenler bunlar...

    peh, amma da yazmışım. bu yazılanlar geçen yılların binde birini bile anlatmaya yetmez ama, belki size yardımcı olur ümidiyle yazdım.

    hanımlar ve beyler, yaşadıklarınız çok zor. kolay olmayan güler geçiriyorsunuz, belki aylar, belki yıllar. bana güvenin, size söz veriyorum ki, ancak bazı şeyleri aşabildiğiniz ve affedebildiğiniz zaman fark edeceksiniz ne kadar güçlü bir insan olduğunuzu... nelerin üstesinden geldiğinizi falan... herkesin başına gelen bir şey değil bu, tabii ki herkes anlayamaz. yaşadığınız duygusal gelgitler yeterince zor değilmiş gibi, çevrenizdekiler durumu daha da zorlaştıracaklar. garanti veriyorum ki ümitsizliğe kapılacaksınız, her seferinde dibe mi vuracağım diye soracaksınız. buna kesinlikle hazır olmanız, ve bunu kabullenmeniz gerek. her şey bununla başlıyor zaten. pes etme demek çok kolay, her şeyi demek çok kolay, ama iş sizde bitiyor.

    kendiniz güçsüz ve zayıf, işe yaramaz, değersiz, kusurlu, beceriksiz hissedeceksiniz. ben öyle olmadığımı şu aşamada ancak mantıksal düzeyde kabul etmeyi başardım, yıllarımı aldı, ama sorun değil, duygusal olarak da kabullenirim bunu bir gün, umarım sizin için daha kolay olur. doğru olan bir şey var ki, bugüne kadar güçlü olduğunuz için bir yerde patlak verdiniz, bugüne kadar direndiğiniz için bir noktada yıkıldınız, siz insanların saatlerce ağladıkları şeylere yıllarca göğüs germişsiniz, içinize atıp bunlarla yaşamışsınız. çevrenizi inciteceğinize kendinizi incitip, kendi isteklerinizi uygulayacağınıza onlara göre şekillenmişsiniz. ve kırılmışsınız da sonra. ruhunuz size küsmüş, onu bu kadar sıkıştırırsanız, trip atması en doğal hakkı değil mi?? bunlar hep insanlar için, ey süslüler.

    sınırlarınızı zorlayana kadar, ne kadar güçlü olduğunuzu asla bilemezsiniz.

    sevgiyle, sabırla ve huzurla kalın, hayat hep yüzünüzü güldürsün. eminim ki böyle hissetmeyi en başından beri hak etmemişsinizdir zaten, böyle nalet şeyler etrafındakileri umursayanların, sorumluluk sahibi olanların başına gelir hep...

    sümük.

    10 kasım 2015 17:35

    10. bkz: (gbkz: süslülerin depresyondan çıkma yöntemleri)

    bkz: (no:137507)

    10 kasım 2015 23:20