yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (2)
    • medya (0)

    1. 1993 yapımı Atıf Yılmaz'įn yönetmenliğini yaptığı, bașrollerinde Derya Arbas ve Uzay Heparinin oldugu film travestilerin, fahiselerin, uyusturucu saticilarinin hayatlarini konu alir, nasil dislandiklarini ya da hayatin onlar icin ne kadar zor oldugunu dusunurken bulursunuz kendinizi filmi izlerken. Bir de ask tabi ki var filmde.

    Benim cok sevdigim bir filmdir. Izlerken Derya arbaș'in guzelligine hayran kalmamak elde degildir.

    Gokhan kırdar'ın söyledigi ayni isimli sarkisi vardir filmin, filmi cok guzel anlatir; link(link: https://youtu.be/fajKFUyeIno sarkı)

    "Gece üşür meleklerine seslenir

    Sarmaş dolaş arka sokak çocukları

    Bıçaklar çekilir yüreklerimiz hep tetikte

    Bu sokaklar korkulara dar..."

    Ukte: (yazar: seblatanik)

    15 şubat 2016 12:27

    2. çekildikten yıllar sonra izlemenin insanı ayrıca hüzünlendirdiği filmdir. çünkü filmin iki başrolü derya arbaş (serap) ve uzay heparı (hakan) çok genç yaşta hayatlarını kaybetmiştir. oyunculukların bir harika olduğu bu filmde fulya isimli bir transeksüeli çok iyi canlandıran deniz atamtürk şimdi nerelerdedir ne yapar bilmiyorum ama keşke sinemaya devam etseymiş. çünkü bu filmin parlayan yıldızı oydu.ayrıca deniz türkali de rolünü oynamamış, yaşamış. çok farklı bir dünyaya farklı açılardan bakmak için bu filmin mutlaka izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

    çok sevdiğim müzisyen gökhan kırdar'ın şarkısı için de bu filmi ayrıca severim.

    bu arada bu film kültür ve turizm bakanlığı tarafından da desteklenmiştir. senaryosu da yıldırım türker'e aittir.

    --spoiler--

    serap, beyoğlu'nda yaşayan bir seks işçisidir. çok ama çok güzel bir kadındır. evine döndüğü bir gün kapıda birini bulur. kapıdaki kişi başka bir kadını soran bir transeksüeldir: fulya. fulya'nın sorduğu kişi orada artık oturmadığından ve fulya da sokakta kaldığından serap ona acır ve o gece evini açar. ama fulya serap'ın paralarını alarak sabah evden kaçar. ertesi gün serap gün barda bir çocukla tesadüfen tanışır. çocuğun ismi hakan. hakan'la gezerken fulya'yı barda görürler, işte kavga dövüş bir şekilde parasını alacak ama o sırada polis gelir,bunlar kaçar. o hengamede kaçmaları sonrası fulya ile serap çok iyi dost olurlar. fulya serap'ın evinde kalmaya devam eder filan fıstık.

    hakan serap'a aşıktır. serap da hakan'a aşık olur ama yaptığı iş ve hakan'ın parasızlığı yüzünden hakan'ın hayal ettiği gibi bir evlilik filan düşünmemektedir. ilerleyen zamanlarda hakan onun hem patronu gibi bir şeyi olmayı dener, hem sevgilisi. ama serap'ı kıskandığı için başarılı olamaz. bu arada hakan'ın ilişki yaşadığı bir de orta yaşlı bir adam varmış, daha sonra öğreniyoruz ki. hakan'ın ne iş yaptığını pek söylemeyişi de buradan geliyor galiba. bir de şunu söylemek isterim. hakan başta fulya'ya çok mesafeli, onunla fazla konuşmak bile istemiyor. sebebi de onun deyimiyle "ibne" olması. hep düşünmüşümdür kendi kendime, aşırı homofobi sahibi olan insanlarda bence kesinlikle içten içe eşcinsellik eğilimi var ve bunu başkalarında gördüklerinde kendilerini gördüklerinden rahatsız oluyorlar. kaçış yani bir nevi, ne gerek varsa. bakın hakan da çok maço filan gözükmeye çalışıyor, milleti dövüyor sevgilisine baktı diye filan ama meğer o da başka bir adamın para karşılığı fuckbuddyliğini yapmaktaymış. akla gelir mi, gelmez-di.

    son olarak melek, o da eski seks işçilerinden. onun "menajerliğini" yapan eski belalısına aşık olmuş, adamın peşini bırakmıyor. ve ölümü de seve seve o adamın elinden oluyor. melek'le ilgili asla unutamayacağım sahne tecavüze uğradığı sahneydi. resmen tüylerim diken diken oldu. hiçbir tecavüz sahnesinden bu kadar etkilendiğimi hatırlamıyorum. o çığlıkları kulaklarımdan gitmiyor.

    filmin bir yerinde kendisini arabayla yoldan alıp lüks bir otele (divan oteli) götüren zengin adam (kaan girgin) sayesinde serap ilk defa müthiş bir doğumgünü partisi görüyor ve diyor ki "bir gün ben de öyle yerlerde doğum günümü kutlayacağım". bu yüzden hırsla para biriktiriyor, zengin olmayı kafasına koymuş, oluyor da. serap'ın avantajı var, çok güzel. adana'ya şarkıcılığa gittiğine göre sesi de güzel. peki bu şansa sahip olmayan seks işçileri ne yapacak? kimin umrunda? çünkü kimse insana sadece insan olduğu için bakamıyor bu toplumda. ön yargı, fişleme, ötekileştirme...

    --spoiler--

    özetlersek, film "ötekileştirilen" bir kesimin ne kadar büyük sorunlarla mücadele ettiğini, kendi iç mücadeleleri yetmez gibi bir de çevreyle uğraştıklarını gösteriyor. aşklarını bile yaşamıyor bu insanlar. onlara toplumda daha fazla şans verilse, seks işçiliği yapmayı neden istesinler ki? hiçbirimizden farkları yok. cinsel yönelimlerinin sadece kendileriyle ilgili bir konu olduğunu anlamak istemeyene anlatmak imkansız. ama gerekirse kafalarına vura vura anlatılacak. dünya üzerinde, yaşayan her bireyin, başkalarına zarar vermediği sürece istediği gibi davranma özgürlüğü olduğunu bir gün herkes öğrenecek. bu insanlara yüzünü buruşturarak bakanlar önce kendi iğrenç dünyalarını temizlemeyi bir gün öğrenecek.

    (yazar: seblatanik)'ın önerdiği ukteydi.

    15 şubat 2016 20:38 15 şubat 2016 20:42