1. Başlığının açılmamış olmasına şaşırdığım, 1960’lı yıllarda geçen ve bir otobiyografi kitabından uyarlama olduğu için ayrı sevdiğim, 1999 yılı yapımı james mangold filmi. filmin adını aklım karıştı diye çevirmişler. ben olsam ben de bu ismi tam çeviremezdim ama aklım karıştı da demezdim şahsen.
filmin konusu ise intihar teşebbüsü sonrasında borderline kişilk bozukluğu teşhisiyle ailesinden ayrılarak claymoore psikiyatri kliniğine yatan genç yazar adayı susanna kaysen’in hastalarla ve klinik çalışanlarıyla yaşadığı bazen komik, çoğu zaman iç burkucu hikayesi. Karakterler gerçek hayattan olduğu için sanırım abartısız ve doğal geldi bana. hemşire valerie, doktor wick, susanna’nın gıcık anne babası hepsi dozunda, sırıtmayan, gerçekçi karakterlerdi. Filmin tek eksi yanı klinikte yatan hastaların rahatsızlıkları hakkında pek bilgi verilmemiş olmasıydı bence. Yani yalan söyleyen kız, yüzü yanan kız ve diğerlerinin hastlıkları üzerine çok eğilmemişler filmde, borderline bile pek işlenmemiş havada kalmış biraz.
Filmin oyuncu kadrosu çok iyi. lisa rolüyle izlediğimiz angelina jolie’nin filmdeki oyunculuğuna bayıldım. Başta en iyi yardımcı oyuncu oscar ödülü olmak üzere topladığı bütün ödülleri sonuna kadar hak etmiş. susanna kaysen rolünü oynayan Winona ryder, brittany murphy(gizlinot: rip), whoopi goldberg, jared leto ve karizmatik doktor hanım vanessa redgrave ve diğer bütün oyuncuları izlerken zevk aldım. Çabuk sıkılan, film izlerken hemen dikkati dağılan biri olarak bir an bile sıkılmadım.
Kısacası güzel müzikli, psikolojiye ilgi duyan insanların kaçırmaması gereken keyifli bir film.
(link: https://www.imdb.com/title/tt0172493/ buraya da imdb linkini çizelim)
----çok fena spoiler----
Toplanıp dondurma yemeye gittikleri ve lisa’nın profesörün karısına ağzının payını verip “Sana tavsiye: Lanet olası parmağını delilere sallama” demesinden sonra bütün kızların aynı anda tuhaf tuhaf sesler çıkarmaya başlayıp uğuldamaları, havlamaları ve profesörün karısı ile kızının ödünün bir taraflarına kaçmasına ben de susanna gibi koptum, defalarca başa sarıp izledim.
Lisa haline acısam da sana kızdım ve laflar hazırladım. Daisy’nin hali içimi parçaladı, sana evini açtı o kadar, zaten ensest ilişki gibi berbat bir şey yaşıyor, gıybetçi tipler gibi ben olanı söyledim, zaten intihar edecekti ney lan? Zaten susanna bile anladı en sonunda: “Ölmen kimsenin umurunda değil, çünkü sen zaten ölüsün. Kalbin buz gibi! Bu yüzden buraya dönüp duruyorsun. Özgür değilsin. Buraya ihtiyacın var. Yaşadığını hissetmen için. Acınası bir durum. Hayatımın bir yılını harcadım. Ve belki dışarıdaki herkes yalancı. Belki bütün dünya aptal ve cahil. Ama o dünyada olmak isterim. Onun içinde olmayı yeğlerim, seninle burada olmaktansa…”
Son olarak; “bacaklarını traş ederken beni hatırla.”(gizlinot: valerie ne güzel hemşireydin sen)
----çok fena spoiler----