hometown cha cha cha

9. sıcacık, içinizi ısıtan, sahil kasabasında geçen, izlerken yumuş yumuş olduğunuz muhteşem bi kdrama. sizi alıp günlük dertlerinizden uzaklaştırıyor, kendinizi ben de istemeyerek gittiğim bir şehirde böyle bir aşk yaşasam, böyle samimi insanlara denk gelsem diye düşünürken buluyorsunuz. dizinin özellikle 3. bölümden sonrasını falan baya sırıtarak izledim.

başrollerin kimyası çok uyumlu, aşkları çok güzel işlenmiş, kız ilk başta toksik mi diye düşünürken aslında baya sağlıklı bir aşk hikayesi izliyorsunuz. birbirinin kararlarına saygı duyan bir çift, bir laftan yanlış anlaşılma oldu mu günlerce uzatılmıyor falan.

şimdi biraz spoiler vericem.

ilk 1-2 bölümde oğlanın tavırları bana çok sert geldi. tamam enemies to lovers izlicez ama kıza bence gereksiz yüklendi. kız onlara yabancıydı ama onlar da kıza yabancıydı ve maalesef oğlan daha sert davrandı kıza. kız bence yine naif kaldı. neyse, çok uzun sürmeden oğlan da kızı daha iyi anlamaya basladı, onun kasaba halkıyla kaynaşması için her şeyi inceden inceden yaptı falan bunlar izlemesi çok tatlı şeylerdi.

amaaa.... gelelim işin ama kısmına. dizide çok fazla hikaye var. evet bu aslında güzel bir şey, her hikayenin verdiği dersler de güzel ama özellikle o yönetmen çocuk geldikten sonra hep bir kaos oldu. çekimler, kasaba halkının tepkileri vs izlemesi çok yorucuydu o kısımları biraz atladım. zaten birkaç bölüm sonrasında ana çift şekillenmeye başlayınca sadece onları izlemek istiyorsunuz, en azından benim için öyleydi.

benim için dizinin bir diğer olumsuz yanı son birkaç bölüme kadar gayet romantik komedi olarak ilerken dizi bir anda ağır bir drama evrildi. tam olarak mahsun kırmızıgül'ün onun arabası var şarkısına isot kattığı o ikonik perfomansı izler gibi oldum. o dram bir anda diziye dahil edilmek yerine önceden de araya serpiştirilseydi bence daha güzel olurdu. 

ama her şeye rağmen dizi çok çok çok tatlı. kim seon ho'ya ayrı bir düştüm, rolü resmen yaşamış, asla sırıtmıyor. shin min-a da aynı şekilde. ikisine de bayıldım. sıcacık çok güzel bir dizi olmuş, insallah ikili başka bir yerde daha partner olur, aşırı seyir zevki verdiler.

dizinin sahil kasabasında geçmesi de çok güzel. her yerde muhteşem deniz manzaraları. sadece biraz fazla ayak görüyorsunuz, bu biraz rahatsız ediciydi.(gizlinot: swh)

neyse yine de tavsiye edilir, ben de bitirdiğimden beri bazı sahneleri tekrar tekrar sırıtarak izliyorum.

8. İyi hissettiren Bir dizi izlemek için bu diziyi seçmiştim ama ben başrol kıza tahammül edemedim sırf yarım bırakmayı sevmediğim için bitireceğim ama bu tarz bir dizi arıyorsanız our blues bana daha iyi hissetirmişti

Devam ettikçe kıza ısındım, baştaki bencilliği vs geçti. Ve o iki küçük çocuğa bayılarak izledim çok tatlı ve komikler, özellikle erkek olanın oyunculuk müthişti

7. Baştan sona izleyip bitirdiğim tek Kore dizisi oldu, iyi ki de izledim. Çok naif çok tatlı tam bir yaz dizisi. Tabii ki arada baya bı saçmalıklar ve nasıl desem "cringe" sahneler var ama o kadarına takılmıyorum. Böyle huzurlu, bir şeyler yerken izlemelik, kafa açmayan bir şeyler izlemek istiyorsanız tavsiye ederim. Aşk dizilerindwn nefret eden ben bile keyifle, yer yer sırıta sırıta izledim. Bı son 4 bölüm biraz gereksizdi, yersiz dram koymuşlar ve hikayede bence meh duruyor ama yine de izlenilir.

O değil de başrol oyuncusu kız ve erkek karakterlerin yaşlarını merak edip baktım da ikisi de +35 yaşlarındaymış. Maşallah gençlik, güzellik iksiri içmiş gibiler, çok da zarifler. Bı kıskanmadım değil. Bunun sebebi aşırı ince olmaları ise ben bu diyet işini bı ciddiye alacağım ya. Kore diyet kültürüymüş, toksiklikmiş falan bilmem ne. Zarifler mı zarifler. Güzeller mı güzeller. Ben baya bı beğendim şekil şemallerini :/ diyetle cebelleşmeyi bıraktığım şu dönemde benim için iyi olmadı. Daha bı şefklendim :/

6. sadece dizinin gectigi kasabayi ve basroldeki kadinin kiyafetlerini cok begendigim icin izledigim, ara ara "ben neden bu diziyi izliyorum" diye dusuncelere sevk eden ama kafa dagitmak icin izlemeyi birakmadigim dizi. "cheesy" diye tabir edilen dizilerden

5. Geçen hafta bir arkadaşımın önerisiyle izlemiştim. Bence çok tatlı bir dizi. Oyuncuları da yakıştırdım, gayet uyumlulardı. Kafa dağıtmalık izlenebilir.

4. Ben bu diziye başladım ilk 4 bölüm falan izledim. Hanım kızımızın muayenesi açmaya kadar falan ama başroldeki çocuk bence yakışıklı değil çocuğu beğenmedim. Tavırları ve tipi hoşuma gitmedi. Daha iyi bir aktör bulabilirlerdi. Çok sarmadı ama tekrar izleyebilirim hiçbirsey bulamazsam.

Bide yaşlı karakterler çok fazla onların konularına giriyorlar o anlamda biraz sıkıcı oldu

3. instagramda ecmel soylu öve öve bitiremediği için bi şans verdim ama ilk bölümü bile böle böle 1 haftada inat ederek izledim. devam etmeye dayanamadım.

konusu tam bizim yaz dizilerine uyarlamalık, hatta yazayım senaryoyu, istanbul'da yaşayan lüks düşkünü ama işinde idealist genç güzel di hekimi bir kadın fakirlere ucuz tedavi uyguladığı için kötü patronu tarafından kovulur ve yolu bir gün bir sahil kasabasına düşer, orada tanıştığı tüm kasabanın sevgilisi her işine koşturan yakışıklı balıkçı delikanlı ile aralarında aşk-nefret ilişkisi başlar. bu arada idealist diş hekimimiz kasabadaki insanların iyi yüreklerinden etkilenip orada muayenehane açmaya karar verir ve olaylar gelişir. erkek başrol can yaman ya da türevleri, kadın başrol de çıtı pıtı kadın oyunculardan biri olur. balıkçı erkeğimizin bol bol üstsüz ve ıslak görselleri ve dişçi kadınımızın "ihi ihi ben kırsal yaşamdan anlamam ki" saflıklarıyla olaylar gelişir.

2. aktörün gözlerinin küçük olması ve bana itici gelmesi nedeniyle iki-üç bölüm dışında izleyemediğim dizi.

1. mü-kem-mel bir diziydi. kasabada geçmesi ve yan karakterler sebebiyle gilmore girls sıcaklığını aldım. ara ara bazı olayları uzattıkları için atladığım yerler oldu ama başroller o kadar tatlıydı ki dizi hiç bitmesin istedim. her eve bir du sik lazım...