1. (gbkz: sertab erener)'in sertab gibi isimli üçüncü albümünün benim için en özel, en mükemmel (link:https://www.youtube.com/watch?v=H-tsqQPwivs şarkısı )
açık konuşmak gerekirse bir şarkıdan çok daha fazlası. o döneme damgasını vurmuş, doksanlar türk pop müziğinin neden bu kadar çok sevilip, neden hala bugün bile dinlediğine bir cevap niteliğinde adeta. ilk çıktığı zaman dinlediğimde tüylerim
nasıl diken diken oluyorsa, 22 yıl sonra bugün, hala dinleyince aynı şeyleri hissedebildiğim çok derin bir şarkı. sertab erener harika bir ses, apayrı bir yorum zaten ona ekstra bir şey demeye gerek yok. yalnız parçanın girişi, içindeki keman soloları, o yaylıların şarkıya kattığı hava, sezen aksu ve pakize barışta'nın insanın içine işleyen sözleri, hatta klibi bile zamanın çok ötesinde. bir şarkı bu kadar güzel nasıl olur dedirtiyor her seferinde.
ne zaman kendimle baş başa kalmak istesem, gece uyku tutmasa, eskilere gitsem açıp dinlediğim şarkılardan. geçmişle hesaplaşmak, incindiğin halde hayata karşı meydan okumak hele hiç kolay değil.
'artık beni asla yaralayamaz
hayat eğer istemezsem
yıllar beni kolay yakalayamaz
ben durup beklemezsem.'
derken, beni yaralayanın aslında yine ben olduğum gerçeğiyle yüzleşmek ve kendinden kaçmaya çalışmak ne tuhaf bir çelişki aslında. zaten hayatta birçoğumuz en çok bu incelikler yüzünden incinip, ne yani buna mı kırıldın denmesin ya da kırıldığım belli olmasın diye bir şeylerden kaçmıyor muyuz? işte böyle de insana kendini sorgulatan bir şarkı. eğer bir sertab erener şarkısıyla kendini anlat deselerdi, tartışmasız bunu seçerdim.