1.
19. yüzyılda yaşamış İngiliz roman yazarı.
dönemindeki kadınlara oranla babasının desteği ile iyi bir eğitim almış ve ilk romanını 14 yaşındayken yazmaya başlamıştır. romantik bir üslup ile kaleme aldığı eserlerinde kadın haklarına yer veren ilk yazarlardan biridir. aldığı evlenme tekliflerini geri çevirmiş ve 42 yaşında ölene kadar ailesiyle beraber yaşamıştır.
2011 yılında kendisinin hayatını anlatan Becoming Jane filmi çekilmiştir.
romanlarının baş kahramanları hep kadındır ve kendisi hiç evlenmese de karakterleri aşk evliliği yaparak mutluluğa kavuşurlar.
ayrıca romanlarının isimleri çeviri hatalarına da kurban gitmiştir. Sense and Sensibility romanı sağduyu ve duyarlılık'ın yanı sıra Aşk ve Yaşam; Pride and Prejudice romanı gurur ve önyargı'nın yanı sıra aşk ve gurur; Persuasion romanı ikna'nın yanı sıra inanç adıyla da çevrilmiş ve basılmıştır.
eserleri:
Sense and Sensibility - Sağduyu ve Duyarlılık - 1811
Pride and Prejudice - Gurur ve Ön Yargı - 1813
Mansfield Park - Mansfield Park'ı - 1814
Emma - 1815
Northanger Abbey - Northanger Manastırı - 1818
Persuasion - İkna - 1818
ukte sahibi (yazar: pinkoplaque )
2.
Emma isimli kitabıyla tanıdım Jane Austen'ı, Emma'dan sonra çoğu kitabını bitirdim sadece Northanger Manastır'ı kaldı onu da okumayı erteliyorum çünkü Jane Austen dünyasından çıkmak istemiyorum. Kitaplarındaki güçlü kadın karakterlerini ve onların iç dünyalarını o kadar iyi anlatıyor ki sadece okumuyorsunuz aynı zamanda olayları onlarla beraber yaşıyorsunuz. Benim gibi iflah olmaz bir romantikseniz kitaplarını seveceğinizi düşünüyorum. Ayrıca tüm romanları sinemaya uyarlanmıştır. İçlerinden favorilerim Emma'nın dört bölümden oluşan mini dizisi ve 2005 yılında uyarlanan Aşk ve Gurur filmidir. Kitapları okuduktan sonra uyarlamaları izlemek daha bir keyifli oluyor.
3.
Nice güzellerin gençliğini çalan kadın. Yalnız olmadığımı biliyorum, dünyanın her yerinde yetişme çağında Jane austen evrenini keşfedip oradaki gerçek hayattakiyle asla alakası olmayan "aşk"ın bir gün kapısını çalmasını bekleyen pek çok kadın var. Arkadaşlarımızla Aşktan bahsederken Britanya kırlarında gökkuşağı altında tatlı çöreklerle piknik yapan birer austen kızıydık adeta. Bir gün darcy'mize kavuşup tamamlanacağımızdan emindik. Ama hayat karşımıza wickham'lar çıkardı hep. Sonunda bronte kardeşlerin kızları gibi kederlendik. Onlar gibi sevilseydik ne ala, biz sevilmedik de. Ben de kendisi gibi aşk aşk diye delirip fantezilerini yazan bir kadın olmayı planlıyorum zira hayat beni oraya sürüklüyor.