1. kapitalizm balığa çıktığında yem olarak kadını kullanır.
Bugün ne yaptığını anlatayım sana.
Önce takip ettiğin bloggerların paylaştığı makyaj videolarını izledin. O sana "Bak, bu son fondöten yüzde pul pul olmuyor, bebeksi bir yüzün oluyor, kadife bir ten için yarı mat bitiş sunuyor, kesinlikle öneriyorum, sivilce de yapmadı" dedikten sonra, onun önerdiği fondötenin adını aklına kazıdın.
sonra takip ettiğin moda trendleri sayfasında "bu sene kesinlikle yılın rengi bebe mavisi ile şeker pembesi kızlar. bebe mavisi bir elbise ve lilaya yakın renklerde pastel bir mantoyu gardrobunuza koymanız şart." önerisini okudun.
aklına takıldı, markafoni'ye baktın. aman tanrım, ayakkabılarda feci indirim var. zaten ihtiyacın da vardı. şu çanta da son aldığın elbiseyle beraber öyle güzel kombin olur ki...
ardından gündelik diğer işler ve ihtiyaçlarını hallettikten sonra, aynaya baktın. burnun biraz eğri sanki. saçların sönük. yeni sivilce de çıkmış yüzünde. vermek istediğin o 3-5 kiloyu da vermek bir yana, basenlerin şişip göbeğinde katlı katlı bir görüntü mü var ne? off spora yazılman lazım, hem de yaz gelmeden!
kendini iyi hissetmek için bir makyaj yaptın, üzerine bir şeyler geçirip dışarı çıktın. keyfini yerine getirmek için tek bir şey var aklında: alışveriş! ee, bunu hak ettin. kendini şımartman lazım biraz. üstelik bir de kahve içersin üzerine, olması gerekenden pahalı kahveni yudumlarken de son model telefonundan nette olup bitene bakarsın arada, mis...
her yerde indirim var! mağazada gördüğün montun üzerindeki etikette 300tl'nin üzerine bir çizik atılmış, yeni fiyat 220tl! Gerçi geçen hafta aynı montun üzerindeki fiyat 200 müydü ne? yok yok, yanlış hatırlıyorsundur. üstelik o monta ihtiyacın var! eski montunun modası geçti, üstelik bu renkte bir montun da yok.
hazır kendini şımartma modundayken, bir de dergi aldın öylesine. içi boş bir dergi, bir kadın dergisi. sana bu hayatta kullanmaya değer hiçbir şey öğretmeyecek, aksine seni kendi vücudundan nefret ettirecek bir dergi. sayfalarını karıştırdıkça photoshop işlemi görmüş bedenlerin kusursuzluğuyla kahroluyor, sende aynı fizikten olmadığı için çok kıskanıyorsun. belki de bugün kendini olması gerekenden fazla şımarttın, o son waffle'ı yemese miydin, neydin?
eve mutsuz dönüyorsun, günah işlemiş gibi. bu günahı telafi etmek için tahta tadında bisküviler ve yeşil çaylar aldın marketten. odana girip satın aldıklarını yatağın üzerine serince bu keyifsizliğin yok oluyor. yeni cicilerini hemen deniyorsun üzerinde, çok da yakıştı hani. hevesini aldığın için dolaba kaldırılıp iki üç seferden fazla giyilmeyecek ürünlere yenilerini ekledin ama olsun, bunu hak ettin.
sonra internette geziniyorsun biraz daha. gratis'te indirim varmış, kesinlikle almam lazım o far renginden, gözlerime çok yakışır. aa, bak şu blogger şu şampuanı övmüş, saçları güzelleşmiş, muhakkak denemem lazım. ayy bayıldım şu kombine, yeşil ile mor rengi ne güzel yakıştırmış. bende yeşil bir etek vardı, bir de mor bluz alayım en kısa zamanda. aa yeni diyet önerisi, kesinlikle işe yarıyormuş.
Merhaba, ben kapitalizm.
Küçük kızlarınızı barbie bebeklerle büyüttüm. büyüdüklerinde estetik operasyon isteyecek kadar özgüvenlerini sarstım.
mankenlerin kendilerinin bile sahip olamadığı sahte vücutlara ulaşmanızı talep ettim sizden. yeteri kadar zayıf, yeteri kadar büyük göğüslü, yeteri kadar beyaz tenli, yeteri kadar ince belli ve uzun bacaklı değilseniz; kendi bedeninizden nefret etmeniz için eğittim sizi.
mükemmel değilseniz, çirkinsiniz benim gözümde.
Sonra "şımart kendini" deyip ihtiyacınız olmayan ürünlere saldırttım sizi. son çıkan fondöteni, yeni moda olan rengi, bu sefer yeni formül kullanılan şampuanı aldırttım size. "bir kereden bir şey olmaz" diye fast food yedirdim, ardından kendinizi kötü hissetmenizi sağlayıp spor salonlarında fazla yağlarınızdan kurtulmak için koşu bandının üzerinde koşturttum sizi. ünlülerin incecik fiziklerini gösterip "onlar başardı, sen niye başaramıyorsun?" diye depresyona soktum sizi, dünyada her yıl binlerce çocuk açlıktan ölürken.
dergilerde "seksi hisset", "erkeğini baştan çıkarmanın yolu" gibi taktikler verdim size; böylelikle erkeğinizi zekanızla değil, vücudunuzla etkilemenin daha makul olduğunu düşünüyorsunuz.
dolabı tıklım tıkış giysi dolu olan bir kadına "giyecek hiçbir şeyim yok" dedirttim. küçücük bir fara 100tl vermelerini fısıldadım kulaklarına. erkeğini elinden kaçırmaması için daha büyük göğüslü olması gerektiğine inandırdım. yaşlanmanın çirkinleşmek olduğunu empoze ettim, bir cilt kremine bir servet ödemenin normal olduğunu anlattım.
görünüş her şeydir! lütfen görünüşe önem vermeye devam edin. lütfen satın almaya, para harcamaya devam edin. lütfen ihtiyacınız olmayan şeyleri alın ve kredi kartı borcunuzu kapatmak için her ay para yatırmaya devam edin bankaya.
lütfen o son çıkan ruj rengini de deneyin, bu kez cidden o dergideki mankenin dudakları gibi görünecek dudaklarınız. lütfen lütfen lütfen, devam edin. etrafınızdaki insanları görünüşleriyle yargılamaya, giyimlerini incelemeye, ucuzcudan aldıkları ürünleri küçümsemeye, kısacası kendinizi olmadığınız şımarık hollywood ünlüleri gibi hissetmek için kibirli bir şekilde yaşamaya devam edin. "Mac'ten aldığım rujla aşk yaşıyoruz" deyin, aşk bu kadar basit bir kelimeymişcesine.
merhaba, ben kapitalizm. siz kendinizi aynada beğenmedikçe, siz kendinizi çirkin hissettikçe, siz güzel hissetmek için alışveriş yaptıkça sömürüyorum sizi.
haydi, "şımart kendini".