yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (2)
    • medya (1)

    1. 1920'lerde Madrid'de kurulmuş bir telefon şirketinde operatör olarak çalışan 4 kadının aşk, arkadaşlık ve bağımsız olma isteklerini anlatan bir ispanyol dizisi. Bu kadınlar iletişim devrimine de birinci elden tanıklık ediyor. 

    Benim yorumlarıma gelecek olursak tam bir dönem dizisi, dekorlar, kıyafetler ve müziklere bayıldım. İspanya'da o dönemler kadın olmanın, özgür olmanın ne kadar zor olduğu ve bu 4 kadının bunlarla savaşması çok güzel anlatılıyor. 

    Klişeler oldukça bulunsa da bence tam olarak bir dram dizisi veya aşk dizisi değil. İspanya'nın siyasi geçmişi, o dönemlerde lgbti+ hakları, feminizm de konu alınıyor. İspanyolcası la casa de papel'den daha zor anlaşılıyor bence. 

    Dizi hızlı ilerliyor ben 2 sezonu 5 günde bitirdim boş zamanım şu sıralar bol olunca. Türk dizilerindeki gibi kanser eden anlamsız uzun diyaloglar, konuyu sündürmeler yok. 3.sezon 7 eylül'de başlayacak. Diziye puanım 9/10.

       Ukte: canım kendim

    ilgili medya:
    1
    30 ağustos 2018 20:44 27 mayıs 2019 15:41

    2. ilk bölümüne birkaç kez başladığım ama sarmadığı için bıraktığım dizidir. Sonrasında azmedip ilk bölümü bitirdim ve devamını izlemeye karar verdim.

    baş karakterimiz lidia(alba) ve mevzu daha çok onun üzerinden ilerliyor. kadınların 1920'lerde ispanya'da kocasından izin kağıdı olmadan bankadan para bile çekemediği bir dönemde çalışma hayatında yer bulabilmelerinin bana ilginç gelmesinin sebebi belki o dönem hakkındaki cehaletimdendir. Aynı dönem kadınlar yasak aşklar yaşıyorlar, gece klüplerine gidip içki içebiliyorlar ama temel hakları yok.

    dizinin aşk dizisi olmadığını düşünüyorum. ilk sezondan sonra aştan ziyade dört kadın karakterin vasıtasıyla onların yaşadığı zorluklar ve mücadeleleri anlatıldığından aşk sadece yan bir konu bu dizide.

    **Bundan sonrası spoiler içerebilir

    diziye gelirsek lidia karakterini sevmediğimi itiraf edeyim. marga, carlota ve angeles karakterlerinin tutarlılığı var ama lidia'nın yok. kime kızarsa öte yandakine dönüyor.

    ilk sezon francisco ile büyük bir aşkları var sanmıştım ama kısa zamanda carlos'a aşık oluverdi. yine de francisco'dan elini çekmedi. son sezonu henüz izlemedim ama sezonlar boyu bir türlü gerçekten kime aşık olduğunu anlayamadığım lidia'nın aşırı bencil olduğunu düşünüyorum. şüphelerinde haklı olsa bile carlos'un hem kardeşini, hem kızını kaybettiği bir olaydan sonra bile tavırları bencilceydi.

    senaristlerin yazdığı carmen ve düzenbazlıkları kısmını çok sevdim. kadını tam bir iblis olarak yazmışlar ve her zaman bir adım önde, sinsi ve plancı.

    elisa'nın annesinin mağduru olduğunu düşünüyorum ve tabi ki lidia mağduru bir karakter. annesi uribe'yi harcamasaydı mutlu olabilirdi. uribe sevdiğim bir karakterdi, üzüldüm gidişine.

    francisco'yu da sevdiğimi söyleyemem ama en azından başından sonuna alba'ya aşık bir karakter. her daim yanında ve de akıllı biri ama lidia'nın uydusu olması can sıkıcı.

    ve gelelim carlos, dizideki en sevdiğim karakter. belki biraz ezik denilebilir ama iyi kalpli bir karakter. genelde doğru bildiği yoldan giden, kadınların çabalarında destekçi fakat konu lidia olunca çok basiretsiz, çaresiz ve yanlış davranıyor. onca olan bitenden sonra lidia'ya ağzını açıp yaptıklarını yüzüne vursaydı dedirtti. onu terketmesin diye söylediği yalanlar değil aslında lidia'nın francisco'ya gitme sebebi. lidia maalesef bir öyle bir böyle, tutarsız, bencil biri. carlos'un annesini öldürmeye çalışıp sonra suçlulukla evlenelim dediğini unutan biri lidia. keşke carlos'u daha güçlü yazsalarmış.

    19 ekim 2020 09:45

    ilginizi çekebilecek benzer başlıklar