3.
"Bu ne uzun girdidir Allah senin belanı" diye canınızı sıkarsam şimdiden affola. İçimi dökmek isterim. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Diziyi en baştan takip etme sebebim uzun zamandır bir yerde oynasa da gül cemalini görsem diye bir umut beklediğim Cihan Yenici (Ozan karakteri) ve tee Ruhsar zamanı bir bölümcük oynadığı ve Ruhsar'ın tabi ki madara ettiği karakteriyle bile inanılmaz karizmatik bir bey olan, ses tonuna öldüğüm Kerem Atabeyoğlu (Aziz Bey) idi. Bu ikisi daha önce Kavak Yelleri'nde baba oğulu da oynadıkları için aman sabahlar olmasın modunda zevkle izlemeye başladım diziyi. Şimdi belli başlı karaterler var onların üzerinden yorum yapacağım.
Maraşlı aka Celal Kün: Çok itici. Üzgünüm. Karizmatik de değil cool da. Burak Deniz Bey oyunculuğuna Yarım Kalan Aşklar'da bayıldığım bir kişi, eli yüzü de düzgün, kirpiklerin zaten maşallahı var. Laf etmiyorum, sorun kendisinde değil. Ancak karakter çok zorlama. Tabi dizi totale yazılıyor ona göre oynuyorlar ama bu benim karakteri itici bulmama engel değil. Bir kere suskunluğu asaletindendir gibi bir hava oluşturmaya çalışmışlar, olmamış. Daha çok suskunluğu odunluğundan gibi duruyor. Her olaya maydonoz olması ve son sözü söylemesi de ayrı itici. Neden? Aslında ettiği abuk sabuk laflara verilecek yüz tane cevap var ama dizideki diğer karakterler apışıp kalıyor, hayran falan oluyor ya da morarıyor. Çünkü Celal'in karizmatik görünmesi lazım. Sen bir karakteri karizmatik göstermek için diğerlerini montofon yaparsan ben de öff derim. Eve gitti kız kaçırdı sonra hiç istifini bozmadan döndü falan. Çok haklıymış gibi laflar yetiştirdi. Dahası Mahur buna güveniyor. Yahu adam seni sırf ailenden birinin hain olduğunu kanıtlamak için dağa kaldırmış. Orada baban ve abinler hatta Ozan az daha ölüyordu. Üstelik hiçbir şeyi de kanıtlamış değil. Kusura bakmayın ama Ozan haklı. "Nereden bileceğiz Savaş'ı Maraşlı'nın çağırmadığını?" Tabi ki o çağırmamış, köstebek Ozan'mış. Ama Mahur buna neden inanıyor? Tanımıyor ki bu adamı. Ozan'ı "ben senin yerinde olsam konuşmazdım gardaşş" diye susturdu ama sorusuna cevap vermedi. Geçiştirildi o kısım. Soruyorum: Mahur Maraşlı'ya neden güveniyor? Adamın numara yapıyor olma ihtimali hala var. Onu tanımıyor. Ben olsam ailem yerine bu iki günlük adamdan şüphelenirim. Üstelik kız kaçırma kısmı romantik falan değil. Şöyle düşünelim: Maraşlı Burak Deniz tarafından canlandırılmıyor. Şöyle elli yaşında kıllı göbekli kel ama yine de merrrtttt errrkeeek bir Maraşlı tarafından canlandırılıyor. Sonra bu kıllı abimiz Mahur'u tabikisi de onun iyiliği için kaçırıp dağa kaldırıyor, çıplak kıza masaj yapıyor falan. Ne oldu? Romantik buldunuz mu? Bulmadınız mı? O zaman Maraşlı'nın yaptığı yanlış. Çünkü yanlış kim yaparsa yapsın yanlış olmalıdır.
Mahur: Öfff... Kusura bakmayın ama hem salak hem mızmız. Ayaklarının üstünde duran güçlü kadınmış. Pabucumun güçlüsü. Peşine silahlı adamlar takılmış tehdit ediyor. Babası koruma tutmuş. Bu ne gerek var diyor. İki dakka kıçını kırıp evde oturamadı. Ha babam dışarda. Tipik güzel ve errkeğe muhtaç başrol kız. Şunlara güçlü müçlü deyip asabımı bozmasınlar benim. Bir de ödül almış, başarılı fotoğrafçıymış. Babası Aziz Türel olmasa nah alırdı o ödülü. Kendini eminim çok başarılı ve idealist de zannediyordur ya asıl ona kılım.
Firuzan: Bu yavruma çok yükleniliyor bence kocasını aldattığı da yok. İlk bölüm telefonda konuşuyordu eşinin "ehem" yatak performansından şikayetçiydi sanırım. Haklı kadın. Daha çok genç. Aziz Bey oğullarına çemkirmekten karısıyla ilgilenemiyor belli ki. Amca gelmişsin 65 yaşına amca, bırak bu işleri. Kızcağızla ilgilen. Bu kadın kocasını aldatsa bu tarz şikayetleri olmazdı sanıyorum. Ayrıca Mahur'la kavgalarında da haklı. Evlenmiş, çoluğu çocuğuyla yaşayan bir adamın evine gelin gitmiş ses etmemiş. Bir de adamın 30luk kızından trip yiyor, orası anamın yeriydi voyy anamın kemikleri diye. Bu tribin muhatabı Firuzan mı Mahur Hanım? Ayrıca bunlar niye hep birlikte yaşıyorlar? Kaç yaşında insanlar. Özel hayat yok bir şey yok. Firuzan'ın da en büyük zevki kapı aralığından birilerini dinleyip göz süzmek. Bırakınız yapsın.
İlhan: Ben buna çok üzülüyorum, kız saf bu yazık buna. İleride başına gelenlerden sonra kötü biri olur mu bilmem ama şu anda hain olmayan o ailenin en masum kişisi. Kardeşlerini de seviyor ve değer veriyor. Ne yapsa en çok kız kardeşi Mahur'a düşkün babasının gözüne girmek için çabalayıp duruyor ve sonunda kimseye yaranamıyor. Karısı benimle ilgilenmiyorsun diye çemkirir, babası şirketi batırdın diye çemkirir, Necati sen ne salak şeysin öyle eheh gibi imalarda bulunur. Hakikaten ailenin yükü üstünde. Şirketle o ve Ozan ilgileniyor. Yani değirmeni döndüren kişi o ve şirket de zor durumda tabi. İlhan'a yazık. Üstelik hem babası, hem abisi, hem karısı ve hem de en yakın arkadaşı tarafından hançerlenmekte. Üzüldüm ben bu çocuğa. Gönlüm seninle benli çocuk.
Necati: En kıl olduğum karakter. Bir de sevmişler bunu. Bir kere felsefe yaptığı falan yok, geçin bunu. Yaptığına boş boş konuşmak deniyor. O laflarla ancak mutfak eşrafını eğlendirir ve o salak hizmetçi kızı etkiler. Babası yüzünden maruz kaldığı duruma üzüldüm ama o kadar. Bir kere gerçekten de bir işe yaradığı yok. Sürekli içiyor 45 yaşında herif ve ona buna laf sokuyor. Hiç gereği yokken. Kim sever ki böyle bir adamı? Ozan'a "Sen aslında Celal'in adını biliyorsun çünkü burnunu kırdı keh keh bilmiyormuş gibi davranma" diyerek havalı mı oldu? Ozan'a orada saldırma, utandırma amacı neydi? Seyirci Ozan'ı sevmediği için mest olmuş olabilir ama gerçekten Necati'nin Ozan'ı bozma amacı ne? Hepimiz çok umursadığımız şeyleri umursamıyormuş gibi yaparız, insanidir bu. Uyuzun tekinin gelip laf soktuğunu düşünün. Tabi Ozan'da da var hata. "Haa demek ondan öyle Necati Abi. Şimdi anladım neden dünyayı umursamaz göründüğünü. Kimse seni takmıyo. Baban bile sevmiyo, ondan bu halin tavrın" diyemedi. Deseydi görürdüm ben Necati'yi adam bozmak nasıl oluyormuş. Ayrıca tam bir hain. 4. bölümde İlhan'ın karısının onu aldattığını ya da aldatabileceğini ima etti. Eğer bu herif Dilşad'ın Ozan'la olan ilişkisini bilip susuyorsa Ozan'dan daha büyük şerefsizdir. Kardeşin o senin. Baban bile seni kurtarmazken canını hiçe sayıp almış o arabadan. Sen böyle bir şeyi bilip susuyor musun gerçekten? Zeka böyle bir şey mi? İlhan saf ama bu sinsi. Hiç sevmiyorum seni Necati. Ayrıca çok yılışıksın.
Aziz Bey: Ben bunu çözemedim. Kesinlikle kötü bir baba. Bir tek Mahur'u seviyor gibi. Necati'yi sallamıyor. İlhan'a da çok yükleniyor. Necati'den nefret ettiğini de düşünmüyorum ama o araba sahnesindeki hali, yaptıkları ve mimikleri bir an Necati'den kurtulmak istediğini, sonra da neden böyle bir şey yaptım ki ben diye hissettiğini hissettirdi. Kilit bir karakter ama çözemedim. Fakat baba kötü. Kötü bir baba. Necati'nin haklı olduğu tek konu. İnsan düşmanını bile yanarak ölüme göndermez be Aziz Bey.
Dilşad: Kocanın en yakın arkadaşıyla? Gerçekten mi? Madem öyle adamı niye darlıyorsun bizimle vakit geçir diye (Bizimle dediği de o ve Ozan ha. Üçlü takılalım dedi resmen ahah) Yok kocanı seviyorsan Ozan'la işin ne? İlla aldatacaksan ondan başkası mı yoktu? Bu nasıl ihanet? O oğlun da aynı Ozan'a benziyor zaten. Resmen sevgilinle bir olup kocanın kanını emiyorsun. Firuzan gibi çenesine vurmadığı için hanımefendiden sayılıyor. Asıl bunlardan korkacaksın, sinsi yılann.
Ozan: Kurban olduğumu sona sakladım. Ozan sen nasıl bir şerefsizsin. Cihan'ım seni canlandırıyor diye, o güzel yüzün hürmetine çok tuttum seni. Ama yani gerçekten mi ya? Seni harcayacaklar zaten. Herkes bir şekilde kurtulacak olan sana olacak Ozi. Hayır senin kendi ailen yok mu? Yok belli. İlhan'ınkilerin hepsini kendine aile edinmişsin. Hazır aileye konmuşsun. Yetmemiş kardeşiyle sevgili olmuşsun. Ne ettiysen kızı kendinden soğutmuşsun kız seni terketmiş. Ama hala peşindesin. Abisini darlıyorsun bana dönsün, yardımcı ol aşığım diye. Bir taraftan da o abinin eşiyle berabersin. Bu ortaya çıkmasın diye de evlenmek istiyorum dediğin kızı onu öldürmek isteyen adamlara satıyorsun. Yetmiyor, kardeşim dediğin ama bir taraftan da karısıyla yattığın adamın şirketinin bir kısmını Savaş'a satacaksın ve Ceo olacaksın? Bunlar ortaya çıkmayacak? Şimdi bu adam salak mı diye düşünüyorum. Aslında hayır. Sadece plan yapacak biri değil. Ozan düz adam. Bir koz buldu mu da hemen kullanıyor. Tutayım, biriktireyim, sonraya saklayayım yok. Çok pot kırıyor o yüzden de. Haliyle herkesin plan yaptığı, alttan savaştığı ortamda da hem sırıtıyor hem de salak gibi kalıyor. Ama işte madem sinsiliğe aklın ermiyor, kırmayacaksın cevizleri. Maraşlı haklı. İlhan'ın yüzüne bakamam, Aziz'in yüzüne bakamam. E yani. Başka kadın mı yoktu birlikte olacak? Bu Ozan bence İlhan'ı hem seviyor hem kıskanıyor. Sahip olduğu her şeyde gözü var buna karısı da dahil. Dilşad eğer İlhan'ın karısı olmasa Ozan'ın ilgisini çekmezdi. Mahur'u da sevmiyor. Tek derdi o eve oğul olmak. Hem hırslı hem de beceriksiz bir karakter. Bildiğiniz Behlül.2 . Yalnız Aziz Bey, Adnan Ziyagil'e benzemez Ozancım. İkinci bir Ömer vakası olabilirsin. Bu hırsının sebebini de ileride öğreniriz umarım. Yani Amerikalarda okumak check, boy pos yakışıklılık check, para pul check, iyi bir holdingde en önemli iki kişiden biri olmak check. Daha neden belanı arıyorsun? Bi de çok konuşuyorsun sen. Necati gibi boş konuşmuyorsun aslında ama yine de çok konuşuyorsun. Seni yakarsa dilin yakar. Hem soğukkanlı da değilsin, olayları lehine çevirecek kapasite de yok sende. Yol yakınken vazgeç diyeceğim ama yol yakın da değil. RIP sevgili Ozan. Seni özleyeceğim.