1. Hande Altaylı’nın Kahperengi isimli kitabından uyarlanan, başrollerini Özgü Namal ve Burçin Terzioğlu’nun paylaştığı Türk dizisi.
İzlediğim en güzel dostluk dizisiydi. Narin- Deniz dostluğunun dizinin temelinde yer almasıyla diğer dizilerden ayrılmıştır benim için. Tüm oyuncular rollerine cuk oturmuştu bu dizide. Narin, Deniz, Sermet, Fırat, Şadiye, Moskof Recep..
Ve Kavaklar eşliğinde son bölüm, Deniz ve Narin’in kumsalda koşturmaları, konuşmaları. Akşam akşam aklıma geldi yine.
“
+ Durduk işte, al.
- Nerdesin sen? Arabanın içinde misin? Dışında mısın?
+ Bilmiyorum ki. Her şey ters görünüyor. Narin, annemler de böyle ölmüştü.
- Biliyorum. Biz ölmedik ama. Sanmam yani.
+ Anlamadım ki. Ölünce konuşulabiliyor mu?
- Senin konuşmaya devam edeceğine eminim.
.....
-Deniz, ya insanın dünyadaki ağırlığını nasıl hesaplıyorlar?
+ Nerden aklına geldi şimdi bu?
- Yani ne bileyim, bu terazileri neye göre yapıyorlar?
Böyle doğuyorsun, ölüyorsun bir yer kaplıyorsun dünyada.
Sonra anıların, yaşadıkların, sevdaların, çocukların, yılların falan. Bütün bunlar.
Böyle ağırlığın gittikçe artıyor.
Bedeninden daha fazla bir insan oluyorsun. Ruhun ağırlaşıyor.
+ Bence bunları düşünmene sebep kaburgalarının kırık olması. Sen nefes alabiliyor musun?
- Evet, eveet. Derin derin hem de...
+ Narin, ben hamileyim biliyo musun?
- Çok sevindim bitanem..
+ Ağlama..
- Çok sevindim..
+ Ağlamaa..
- Çok sevindim...”