yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (7)
    • medya (0)

    1. Çok sevdiğim woody allen filmidir. Kendini bulunduğu zamana ait hissedemeyen, "keşke daha eski zamanlarda yaşasaydım" diyen herkes kendinden bir şeyler bulabilir bu filmde. Tekrar izleyeyim bari, sadece salvador dali'nin gergedan muhabbetlerini görmek için bile değer.

    28 ocak 2016 01:46

    2. ne zaman huzur bulmak istesem açıp izlediğim filmdir.

    en iyi/orijinal senaryo ödülüne sahiptir. başrollerini owen wilson, rachel mcadams paylaşmaktadır. ve tabi ki marion cotillard'ın filmin büyük bir kısmını oluşturan göz kamaştırıcı oyunculuğunu da atlamamak gerekir.

    woody allen filmleri arasında (gizlinot: 4 tane arasından) benim için 1. sırada :

    1-midnight in paris

    2-magic in the moonlight

    3-irrational man

    4-blue jasmine (gizlinot: çok övülmesine rağmen ben pek sevemedim)

    28 ocak 2016 18:06

    3. yıllaaaar önce (gizlinot: sanırım 3-4 yıl önce) dvd'sini alıp erkek arkadaşıma gitmiştim. ama filmin daha başlarındayken göğsünde uyuyakalmıştım. o ise filmi çok beğenmiş, sonrasında hep üniversitede ders çalışıyorken youtube'dan midnight in paris'in müzik arşivini açıp dinledik ama ben filmi hiç bir zaman izlemedim. hala odamda dvd'si duruyor oysaki.

    sanırım o uyku hayatımdaki en tatlı uykuydu ve benim için bu filmin anlamı o ve o yüzden tekrar açıpta tek başıma izlemedim :)

    belki bir gün tekrar izleriz :) (gizlinot: güzel fikirmiş bunu programa koyayım ben)

    28 ocak 2016 18:53


    4. geçen gece izlediğim film. Filmin bir büyüsü var evet. atmosfer harika,tekrar tekrar izlenebilir yapıyor. Filmin Paris sokaklarında geçmesi zaten artı bi olay. Başroldeki beyi ben de biraz itici buldum ama üstteki girdiye katılıyorum kim oynarsa oynasın filmin büyüsü aynı olurdu. (gizlinot: ben de yağmurlu havada şemsiyesiz yürümeyi çok seviyorum ya. Umarım bir gün Paris sokaklarında ben de yürürüm:)) )

    Başka bir Woody allen filmi için (bkz: vicky cristina barcelona ) bu filmi daha çok beğenmiştim.Barselona'da geçiyor ve konusu biraz sıradışı.:)

    16 ağustos 2016 01:34 16 ağustos 2016 01:39

    5. Sanki yarım kalmış filmdir. Devamı var da ben mi bilmiyorum diye baktım ayrıca. Bu arada Woody Allen'ın karısından boşandıktan sonra 3 evlatlık çocuğundan kendinden 35 yaş kücük olan biri ile evlendiğini bildiğimden beridir sanatına saygımı taze tutmakta zorlanıyorum ama direnmekteyim. BArcelona filmi kafasını gerçek hayatta da yaşıyor demekki. Midnight in Paris in avantajı da filmin Pariste geçmesi ve halihazırda Dali'den Picasso'dan nemalanması ile vizyona 3-0 önde girmesi bence.

    Neyse, çekiştirmeceler bittiğine göre diyeceğim odur ki özetle bayıldığım bir filmdir.

    13 aralık 2016 23:16

    6. şimdi bitti,bilmem kaçıncı keresini izledim..

    yağmurlu,serin bir sonbahar gecesi paris sokaklarında yürüyüp,iki kadeh bir şeyler içip sevdiğim ressamlarla sohbet edip geldim yine

    bir film bu duyguların hepsini birden bir seyirciye daha iyi geçiremezdi.Belkide bu zamana ait olmadığımı hissettiğim içindir bu kadar içselleştirmem.Kim bilir belki bir gün ben de bir köşebaşından akarım ruhumun ait olduğu zamanlara.

    18 eylül 2018 01:25

    7. mükemmel bir woody allen filmi. senaryo yazılırken yola çıkılan nokta, filmin kafası muhteşem, çok yaratıcı. film başlar başlamaz daha ilk sahnede yüzümü bir tebessüm kapladı, pozitif enerjiyle doldum. entelektüel açıdan anlayamadığım şeyler olur diye biraz tedirgindim ama anlaşılması korktuğum kadar zor bir film değildi. genel olarak birkaç isme hakimdim ve filmle ilgili birkaç şey okumuştum, kaçırdığım noktalar olmuştur ama çoğu şeyi anladım. filmden keyif almanız için belli isimleri bilmeniz yeter, illa bir yerlerden duymuşsunuzdur zaten.

    ---spoiler---

    filmin anlatmak istediği iki önemli şey var. bunlardan ilki insanın hep geçmişte daha rahat olacağını zannetmesi, her yeni neslin eleştirilmesi ve bunların sonunun olmaması. geçmiş her zaman daha tatlı ve iyi geliyor ama değil. aynı şeyleri farklı ambalajlarla yaşıyoruz, bazen eksik bazen fazla. geçmişten beslenmek ama şimdiki zamana odaklanmak gerektiği bundan güzel anlatılamazdı.

    gil sevmediği bir yerde sevdiğini sandığı insanlarla (gizlinot: inez onu betimlerken bile akıllı ve başarılı diyor, en ufak bir sevgi kırıntısı yok. paul gibi boş teneke olduğu belli olan adama tav oluyor bir de, of...) beraberdi ve hayatının istediği bir noktasında değildi, adeta esir gibiydi. zihni onu bir şekilde kurtardı, gerçeklerden kaçarak kendi doğrusunu buldu.

    hemingway tam bir alfaymış bunu da görmüş olduk. (gizlinot: swh)

    ---spoiler---

    14 şubat 2021 23:48