yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (2)
    • medya (0)

    1. Başrolünde Cillian Murphy'nin bulunduğu 2023 filmi, bilim adamı ve 'atom bombasının babası' olarak tanınan Robert Oppenheimer'ın hikayesini anlatıyor.

    Açıkçası Nolan'ın filmlerini pek sevmesem de arkadaşımın da isteğiyle sinemada izlemeye gittim. 3 saat sürdüğü ve yavaş seyirli olduğu için izlemesi zor bir film. Sinemadaki karanlıkta filmin bitmesini beklerken dakikalar yavaş geçiyor. Film benim gözümde genel kültür kazanmak ve o zamanın şartlarını algılamak için başarılı bir belgesel gibiydi.

    En merak ettiğim kısım ise bu filmin Japonya'da sinemalarda olup olmadığı. Eğer varsa da film hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum. Japonya kendisi de büyük savaş suçları işlemiş bir ülke ancak yine de resmen deney kobayı olarak seçilen şehirlerini gördüklerinde tetikleyici olmuştur diye düşünüyorum.

    Benim filme puanım 5/10, belgesel olarak değerlendirilirse 7/10. İzlenebilir.

    /spoiler/

    Benim için Oppenheimer'a antipati duyulabilecek bir filmdi. Ne kadarı gerçek ne kadarı kurgu bilemesem de hocasını zehirleme teşebbüsü, atom bombası sebepli aslında 'gerçek' bir vicdan azabı duymayışı, birçok kadınla olan ilişkisi ve meslektaşlarıyla olan çalışması vs bana uzak bir karakter olduğunu hissettirdi.

    /spoiler/

    26 temmuz 2023 12:52

    2. İzlediğim en iyi filmlerden biriydi. Kitaptan kurgulandığını duydum. Oppenheimer- atom bombasının babası olarak bilinen, tarihi öneme sahip bilim insanının hayat hikayesini anlatıyor. Filme neden bayıldığımı şu şekilde anlatayım:

    1- Christopher Nolan klasik lineer hikaye anlatıcılığından uzak, "flashback" ve "flashforward" tekniği ile anlattığı hikayeyi ortalama bir seyircinin, instagram ve tiktok gibi mecralarla 5 dakikaya inmiş konsantrasyon gücü ile takip ve takdir etmesi zaten zor. İnsanların epey renkli, epey aksiyonlu marvel filmleri ile uzun yıllardır beyinlerinin uyuşturulduğu düşünüldüğünde 3 saatlik filmler gerçekten uzun gelebiliyor. Uzun yıllardır film festivallerinde koşuşturan bir sinemasever olarak, ben bu tarz farklı hikaye anlatım tekniklerini çok başarılı buluyorum. Christopher Nolan'ın inception, interstellar, memento gibi birçok filmde başarıyla kullandığı tekniğin burada da başarıya ulaştığını düşünüyorum. Filme gitmeden evvel oppenheimer'ın hayat hikayesi hakkında videolar izleyip bilgi edinmiştim, o yüzden film esnasında benim adıma anlaşılması zor bir nokta olmadı. Bilim adamının, kadın düşkünlüğü, New Mexico'da yaşama isteği, atlarla vakit geçirmesi, egoist ve psikolojik sorunlu yapısı ve devamlı zayıf, hastalıklı, sigarakolik görünümü çok iyi işlenmiş.

    2- Film dava sahnesinden başlıyor ve devamlı bu sahneye geri dönerek anlatılıyor, dava kısmını sona erdiğinde Strauss hakkında yürütülen senato görüşü sahnesi esas alınarak anlatılıyor. Tarihte o noktalara gelinceye kadar neler olmuş, üst üste gelmiş ve Oppenheimer'ın itibarını yerle bir etmiş anlıyorsunuz. Hikaye tekniği bu sebeple bence çok başarılıydı.

    3- Filmin uzunluğu beni etkilemedi. Ne yazık ki imaxte izleme fırsatı edinemedim, ama daha evvel sinemalarda filmin ortasında ayağa kalkan, film esnasında telefonundan tiktok videoları izleyen, çocuk çığlıklarını susturmayan ailelerle, jelatinli yemekleri tüm film boyunca haşırdatarak yiyen insanlarla ve hatta film ortasında kendi evinin salonundaymış gibi devamlı yüksek sesle konuşan insanlarla izlemek durumunda kalmamak adına (barbie filminde birebir yaşadığım durumdur) vadi istanbul'da goldclass'ta izledim. İmax olsa, filmden aldığım hazzı 10 katına artıracağına eminim, ama goldclass'ta 10-15 kişiyle filmi izlemek de çok iyiydi. Bundan sonra çok heyecanla beklediğim filmleri yılda 1-2 kez goldclassta izlemeyi tercih ederim.

    4- En şaşırtıcı olan oyuncu kadrosuydu. Hiç beklenmedik karakterleri o rollerde görmek insana keyif veriyor, insanlar illa ünlü diye oynatılmamış, gerçekten rolün hakkını vermişler. Cillian Murphy'nin oyunculuğunu zaten çok beğenirim, ama Oppenheimer'a fiziki benzerliği filmi başka boyuta taşımış.

    5- Filmde birkaç sahneden gerçekten çok etkilendim: sahnelerden bir tanesini Oppenheimer'ın atım bombası patlatıldıktan sonra Los Alamos'ta bu işe gönül vermiş diğer bilim insanlarına konuşma yaptığı sahne. Konuşmayı yaparkenki hisleri, aynı zamanda ortamda atom bombası patlamış gibi hissetmesi vs çok güzel yansıtılmış.

    6- Jean Tatlock hikayesinin Tarihi olarak doğru olmadığını ve koskoca bir psikiyatristin sadece bir erkek için bunalıma girmesinin de gerçekçi olmadığını söyleyenlere var. Hikayenin o kısmına çok vakıf olmadığım için yorumum yok.

    7- Nolan'ın filmi çekerken hiçbir CGI/özel efekt kullanmamış olması, buna rağmen atom bombasının patlatılması efektini verecek şekilde sahneler çekmiş olmasını ayakta alkışladım. Çünkü CGI gerçekten işin kolayına kaçmak. Bu sahneleri nasıl ve nerede çekmiş epey düşündürdü.

    8- İnsana bilimi sevdiren, bilimi çekici gösteren bir film. Amerikalılar genellikle abartılı ve suni espirili filmler çekerek bilimi seksi göstermeye çalışırlar. Ama bu film oldukça gerçekçi- acısıyla tatlısıyla bilim insanı olmanın etik ve ahlaki boyutlarını da gözler önüne sermiş. Bu açıdan da gerçekçi olduğu için çok başarılı.

    Filme puanım 9/10.

    26 temmuz 2023 14:11