1.
içerisine ilk girdiğimde aman bizim bahçeşehir pazarında da çok benzer şeyler var, burdan istanbul'a taşımaya değmez, çok oyalanmadan birazdan çıkarım diye düşündüğüm (gizlinot: ve hayal kırıklığına uğradığım: baya buradan alışveriş yapmaya hazır gitmiştim, yanımda fazladan çantam ve buna ayırdığım bütçem ve yarım günüm ile) ancak aksesuar ve ev eşyaları bölümüne girmemle bu düşüncemi bana yutturan mağazalar zinciri.
çıkarım dedikten yaklaşık 3 saat sonra falan çıktım dükkandan elim kolum dolu olarak. ve resmen londra'dan istanbul'a iki yastık / kırlent (gizlinot: yastık kılıfı demiyorum bakın), bir battaniye, bir polar zebra kostümü ve bir takım ıvır zıvırlar taşıdım bavulumda. hayır utanmasam baykuş şeklinde kapı ağırlığı da alacaktım ama malumunuz kilo sınırı...bazı ürünlerin fiyatı bence pahalı sayılabilir, ancak bazı ürünler var ki hem çok uygun fiyatlı hem de çaput değil.
ayrıca özellikle bazı serilerindeki erkek tshirtleri oldukça kalıteli ve yumuşacık kumaşlardan üretiliyor. türkiye'de uygun fiyatlı erkek kıyafeti bulma derdine ilaç gibi geliyor.
2.
Emojili her türlü şeyi satan markadır. Keşke türkiye'ye de getirseler artık yetkililere sesleniyorum.
3.
en sevdiğim mağaza zinciri.
stradavarius, pull and bear falan hak getire, primark'ın varlığını bir kere keşfettikten sonra hiç biri haz vermiyor.
ilk gittiğimde mağazada elime ne gelse şok geçiriyordum, 'nasıl ya, bu nasıl bu fiyata' şeklinde.
ürün çeşitliliği baya geniş. Bavuldan tut monta, ayakkabıya, mutfak bezine kadar her şey var. Tasarımları gayet güzel ancak malzemeler o kadar da dayanıklı değil.
kendilerinden 30 liraya bu yaz bot aldım, deri görünümlü siyah. bayılarak giyiyiyorum. beni yarı yolda bırakmadı sağolsun.
18 liraya aldığım indirimli çizme ise azucuk su geçiriyor kabul, ama ayak taraklarının ordaki polar içlikleri ayağımı sıcacık tutuyor.
montlarıda buradaki mango'nun, zara'nın paltolarına taş çıkarır.
Benim bildiğim almanya'da, ispanya'da ve ingiltere'de vardır. En güzel ve büyük mağazası ise londra'dadır.
mesela londra'ya mı gittiniz, ciddi söylüyorum 1 gününüzü buraya ayırın bence. biz annemle sabah kalkıp primark'a gidip öğle yemegi arası verip mağazaya geri döndüğümüzü bilirim. aklımızda kalan tişörtü almak için ikinci gün gittiğimizde 4 torbayla çıktığımızı bilirim.
ama dikkat, 3 pound, 5 pound oldu sana 200 pound. gacırttt.
4.
londra'yı aşırı sevme sebeplerimden biri :)
hem trend hem ucuz hem de o fiyata görece kaliteli ürünler satar. tam bir cennet
5.
sırf pijamaları için bol bol ziyaret ettiğim mağaza zinciri. londra'da hemen hemen her mağazası tıklım tıklım oluyor. ama pijama takıntınız varsa çeşit çeşit, birbirinden şirin baskılı pijamalar bulabilirsiniz. parça başı 3-8 pound arasında değişiyordu. bir çok ürün %100 koton. ayrıca home kısmından gayet makul fiyatlara çok güzel tealightlar, çerçeveler, battaniyeler vs. alabilirsiniz.
ayrıca basic kıyafet ihtiyacınızı da buradan karşılayabilirsiniz. düz t-shirtler, sweatshirtler vb..
benim için yine de primark demek pijama demektir.(gizlinot: <3 )
5 ocak 2016 13:58
5 ocak 2016 14:08
6.
Barcelona'dan 3 Euro'ya dünyalar güzeli bir sandalet aldığım yerdir.
7.
Yurt dışında bulduğunuzda kaçırmamanız gereken mağazalar zincirinden biri. H&M tarzında ve geniş bir ürün yelpazesi olduğu için aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Buraya gelmesini en çok istediğim mazağalardan ikincisidir. Birincisi ise tk maxx.
28 ağustos 2016 12:48
29 ağustos 2016 19:21
8.
"Her şey çok ucuz" algısını yeniden yorumlayan mağaza zinciri. Kozmetik ürünlerinden ojesini denedim. İlk sürüşte mat bir görünüm ortaya çıksa da, tırnakta bekledikçe doğal parlaklığına geri dönüyor. Tırnaktan çıkması ise çok zahmetli, özellikle koyu renk ojelerinin.
9.
sol frame'de görmemle hüzünlere gark etmemi sağlayan, ingiltere'nin sosyete pazarı diyebileceğimiz ucuzcu markası.
inş bu sözlüğün jargonunda sol frame vardır da hata yapmamışımdır.
7 aralık 2016 11:41
7 aralık 2016 11:42
10.
aklıma geldikçe ağlatan mağazadır. o kadar özledim ki seni... londra'da erasmus yapmamdan dolayı baya içli dışlı olmuştum kendisiyle zamanında. başlığı görünce ben de anılarımı yazayım dedim.
sterlin ile türk lirası arasında o zamanlar 1/4 gibi bir kur vardı ve tahmin edersiniz ki erasmus bütçesi ingiltere için hele de londra için asla yeterli değildi o nedenle pahalı yerlerden alışveriş yapamazdım. ilk gittiğimde bana primark'tan bahsettiler, hatta yastık yorgan falan almıştım oradan. tanışmamız öyle oldu. daha sonra gerek oxford caddesi sonundaki devasa primark'tan gerekse tottenham court road'taki yine devasa sayılabilecek primark'tan çok şey aldım. içeriye girip bir saatte çıkmanız imkansıza yakın bence. ayrıca kasa ve kabinleri her zaman dolu olmasına rağmen çalışanları sistemlidir sizi çok bekletmezler.
-gelelim ürünlere... bahar geldiğinde ayakkabı aldım, evet ayakkabıları kaliteli değil pek ve tek sezon beni idare etti. dönerken atıp da döndüm. renk renk bağcıklı "sneaker" denilen ayakkabıları 3£a alabilirsiniz (kalp)
-aksesuar kısmı fena değil idare etmelik. 1£'a kolye seti aldığınız yer burası, şaka gibi.
-makyaj ürünü hiç almadım.
-çantaları da aman aman kalite beklemeyin ama güzel bakarsanız sizi götürür.
-iç çamaşırları kalp ben. setlerden de aldığım oldu, sütyen de aldığım oldu. hepsi sağlam hala.
-kıyafetlere bir şey olmadı. birkaç tanesinde çok kullanmaya bağlı bozulmalar oldu attım ama geneli çok iyi.
türkiye'ye gelecek markalardan bir tane seçme hakkım olsa primark derdim. gerçi türk lirasının ingiliz sterlini karşısındaki şu anki durumundan ötürü fiyatlar çok da uygun olmazdı. canım primark.