yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (6)
    • medya (0)

    1. Polonyalı senarist/ yönetmen.

    Suda Bıçak, rosemary'nin bebeği, Chinatown, kiracı, piyanist, the lamp, dokuzuncu kapı, pompeii unutulmaz filmlerinden bazıları.

    5 kasım 2015 22:48

    2. en ünlü filmlerinden rosemary's baby'de yaşananlar bir nevi gerçek hayata sirayet etmiş ve hamile karısı sharon tate kendi evlerinde charles manson'un müridleri tarafından katledilmiştir.

    favori yönetmenlerimden birisi polanski. film-karısının öldürülmesi-charles manson üçgenini çok araştırmıştım zamanında ve konunun içinde john lennon'ın öldürülmesine kadar uzanan bir lanet hakim.

    aynı zamanda polanski bir pedofildir ve 1977'de jack nicholson'ın evinde 13 yaşında bir kız çocuğuna tecavüzden suçlanarak amerika'dan kaçmış ve yıllarca ülkeye girişi yasaklanmıştır. hatta kazandığı oscar ödülünü almak için ülkeye giremediğinden ödülün kendisine kargolandığı da bilinmektedir.

    her dahi gibi arızalı. ama sanatını severim.

    5 kasım 2015 23:04 5 kasım 2015 23:06

    3. apartman 3lemesi çok meşhur olan yönetmen. bana kalırsa çok başarılı bir yönetmendir.

    1. repulsion (iğreti)

    2. rosemary's baby

    3. the tenant (kiracı)

    3 filmi de birbirinden iyidir. ayrıca yanlış hatırlamıyorsam ilk şeytan filmi rosemary's baby'dir. (emin olamadım) the tenant okadar güzel işlenmiştir ki film kendine hayran bıraktırır manyağa bağlatır.

    filmlerin içeriğini anlatmak istemedim ama psikolojik gerilim sevenlere 3ünüde tavsiye ederim,en az repulsion'ı sevmiştim ben.

    5 kasım 2015 23:09


    4. en ünlü filmi piyanisttir. benim de izlediğim en eski filmlerdendir. izlemeyen süslülere özellikle nazi işgali sırasında polonyadaki yahudilerin yaşadıkları ilgilerini çekiyorsa tavsiye ederim.

    sonrasında apartman üçlemesi gelir benim için. birbirinden olay örgüsü olarak farklı fakat kullanılar motifler, imgeler açısından birbirine yapışık filmlerdir. uzun ve yavaş ilerleyen, az diyaloglu film sevmeyenler varsa uzak dursunlar. psiko-gerilim diyebileceğimiz tarzı vardır üç filmin de.

    repulsion: frijit bir kızın yaşadığı hayatı iç dünyasıyla harmanlayıp yalnız kaldığı anda bilinç duvarlarının nasıl çatırdadığını somut bir şekilde izleyebileceğiniz bir filmdir.

    rosemary's baby: biraz daha doğaüstü özelliklere sahip bir film burada bir kadının kocasına aşkı ve bebek isteği üzerine alenen önünde duran gerçeklere nasıl göz ardı ettiğini izliyoruz.

    the tenant : dairesinin camından atlayarak intihar eden bir kızın yerine yerleşen adamın paranoyalarının hayatının gidişatını ve rasyonal görüsünü nasıl etkilediğini izliyoruz.

    üç filmde ortak yakaladığım noktalar: ana karakterler yalnız ya da yalnızlığa eğilimliler ve aynı zamanda içlerindeki şeytanın (gizlinot: kötülüğün de denebilir) çıkmasına uzun süre direniyorlar fakat sonunda onu nasıl da kabullendiklerini film bize çok güzel işliyor. bıçak ögesi ve ayna ögesi çok fazla kullanılıyor. üç film de günlük hayattaki alelade bir durumun aslında nasıl vahşete dönüştüğünü sergiliyor bize.

    biraz da roman polanski'ye gelirsek, kendisi 13 yaşında bir kıza tecavüz etmesi (gizlinot: rıza var deniliyormuş) sebebiyle suçlu bulunmuş ve kendisi fransaya kaçmış. bu kısmı (link: https://eksisozluk.com/entry/43147827 şuradan) ayrıntılı okuyabilirsiniz.

    edöt: typo ofkors.

    23 kasım 2015 01:33 23 kasım 2015 01:42

    5. hollywood ikiyüzlülüğünün turnusolü bu adam benim için. yıllar önce, 13 yaşındaki bir kız çocuğuna uyuşturucu verip ona tecavüz etmiş bir pislik olmasına rağmen bir sürü ünlü yönetmen-oyuncu tarafından desteklenir, oscar aldığında ayakta coşkuyla alkışlanır, kendisinin amerika'ya girişi için imza kampanyaları düzenlenir. demek ki bu insanlara göre iyi bir yönetmensen ne kadar pislik bir adam olduğunun önemi yok.

    o yüzden çoğu hollywood ünlüsünün feminist söylemlerinde en ufak bir samimiyet göremiyorum. harvey weinstein skandalı da aynı şekilde, bu adam tacizciyse neden filmlerinde defalarca oynadılar? şan, şöhret ve ödül için. meryl streep bir ödül konuşmasında onu(gizlinot: harvey weinstein) "god" diye anmıştı mesela, ne kadar ikiyüzlü bir hareket, nasıl birisi olduğunu skandallar ortaya çıkmadan önce de biliyordur tabii ki ama maazallah o zaman bir duruş gösterebilseydi bilmem kaçıncı oscar adaylığını alamayıp pohpohlanamazdı yeterince.

    evet görüldüğü üzere hollywood'a ilgiliyim biraz. (gizlinot: lol)

    1 eylül 2019 00:41

    6. bu kişinin birçok destekçisi olması korkunç. filmlerine hala oyuncu bulabiliyor olması bile korkunç. bu oyuncuların aşırı ünlü ve yetenekli oyuncular olması daha da korkunç.

    cate blanchett'i eskiden aşırı severdim fakar bu şahsın ciddi bir destekçisi olduğunu öğrendiğimden beri eski sevgim kalmadı.

    13 yaşındaki bir kıza tecavüz etmiş birinin hala bu kadar saygı görmesi gerçekten kalp kırıcı. ne diye hala bu adamı sevip sayarlar anlamam. sanatını, filmlerini beğenirim(ona para kazandırmayacak şekilde izlerim) fakat asla bir yerde kendisini övmem, övemem. bahsettiğim saygı sanatına saygı değil zaten, kişiliğine olan saygı. saygı duyacağınız adam mı kalmadı? sinirleniyorum.

    harvey weinstein olayı ile bir tutamıyorum çünkü o şahıs birçok oyuncunun kariyerini bitirebilecek kadar güçlüydü. birçok insana oscar kazandırabilme gücü vardı. oyuncular birlik olmasaydı eğer o adamın pisliği asla ortaya çıkmayacaktı çünkü ciddi şekilde sinema sektörünün en önemli ismi olduğu için kadınlar ondan korkuyordu. kadınları kariyerlerini bitirmekle, mahvetmekle tehdit ediyordu. polanski öyle değil. çoktan saygınlığını yitirmiş biri düşünüldüğü zaman aslında, zorlama bir saygı üretiyorlar adama.

    12 temmuz 2021 01:06 12 temmuz 2021 01:08