yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (3)
    • medya (1)

    1. Orijinal adı (gbkz: i never promised you a rose garden) olan (gbkz: joanne greenberg) kitabıdır.

    16 yaşındaki şizofren Deborah'ın hastalık ve tedavi sürecini anlatan bu kitap aslında zamanında bu hastalığı geçirip tedavi olan Greenberg'in bir nevi otobiyografisidir. Kitabın bunca etkileyici olmasının; Şizofreninin bu kadar canlı, bu kadar elle tutulur hissedilmesinin sebebi de bu diye düşünüyorum.

    Kitabın isminin nereden geldiğini merak edenlere Deborah'ın doktoru Dr. Fried'tan gelsin: “Bak, dinle beni, sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim, ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik: savaşım.”

    Kitaptan diğer alıntılara göz atmak isteyenler (link: https://www.alintidir.com/kitap/?sana_gul_bahcesi_vadetmedim şu linke) göz atabilirler.

    Ukte: (yazar: paris kedisi).

    6 mart 2016 00:02

    2. üniversitede saygı duyduğum birinin tavsiyesiyle kendimle boğuşarak okuyup bitirmiştim bu kitabı.

    çok etkileyici olduğu doğrudur ama ruhumu tüketmişti gerçekten. çok nadiren bir kitabı okurken bezginlik hissederim, bu kitapta yaşamıştım. (gizlinot: ve başka iki kitapta daha) emin olmamakla birlikte tekrar okumayı düşünüyorum bir süredir. okursam şimdiki görüşlerimle ne hissettirdiği konusunda bir düzenleme yaparım bu gönderiye.

    6 mart 2016 14:54

    3. dün bitirdim ve etkisinden hala kurtulamadım. öyleki elime yeni bir kitap aldım, ama bu kitabı düşünmekten yeni kitabıma odaklanamıyorum.

    o kadar etkilendim, o kadar sevdim ki, deboraha sımsıkı sarılmak istiyorum. hiç bi kitabı dönüp tekrar okumak istemedim bu zamana kadar ama bu kitabı eminim tekrar tekrar okuyacağım.

    evet ilk yarı biraz yavaş ilerliyordu ama sonrası çok hızlı akıyor. içindeki cümlelerin güzelliğine ise hayran kaldım. kitabın kapağı bile başlı başına dakikalarca düşündürdü beni. bu kitaba bundan güzel bir kapak olamazdı cidden. metin altıok'un öndeyiş şiirine de ilham olmuştur

    "beni hoyrat bir makasla eski bir fotoğraftan oydular.

    orda kaldı yanağımın yarısı, kendini boşlukla tamamlar.

    omuzumda bir kesik el, ki durmadan kanar"

    hayatımda yer eden en önemli, en sevdiğim kitap oldu kendisi kesinlikle.

    altını çizdiğim cümleleri ise daha sonra ekleyeceğim buraya. şimdilik aklımda kalanlar:

    --spoiler--

    '....ben kendi gözümün içindeki saç teliyim.'

    " cehennem'in eşiğine gelmiş kişilerin şeytandan ödü kopuyordu; zaten cehennemin içinde olanlar içinse şeytan özel biri değildi, yalnızca başka biriydi, o kadar. "

    ''istersem gene deli olarak kalabir miyim?''

    ''hem de bir meyveli kek kadar deli... eğer istersen tabii.''

    "bak, dinle beni," dedi furi. "sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim..." "ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. ben yalan şeyler vadetmem hiç. kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur!"

    20 nisan 2018 16:29