yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (5)
    • medya (0)

    1. hayatınızda size acı veren şeyleri atmaya, sizi darlayan, boğan eşyaları uzaklaştırmaya yönelten düşünce şekli. benim aklıma aşağıda ki eski bir yazıyı getirdi bu, sizinle paylaşmak istedim. yazının kaynağını bilmiyorum, bulursam editleyeceğim.

    o neden aldığımı bilmediğim saçma sapan renkli ojeyi,

    kilo alınca giyerim elbisemi

    sadece bir taşı düşmüş ben bunu takarım kolyemi,

    masanın altına itiştirdiğim bir boyasam pırıl pırıl, giyerim ki ben bunu botlarımı,

    dolapta gün yüzü görmeden bekleyen o kulpu kırık çok sevdiğim fincanı,

    neyse halim diye aldığım o rengi bana hiç yakışmayan çirkin ötesi ruju,

    o hiç sevmediğim insanla çekilen sırf güzel çıkmışım diye silmediğim fotoğrafı,

    hani çekmecenin en dibinde ben bunu kullanırım diye tuttuğum broşu (broş mu kaldı allasen), attım ben.

    oh şöyle bir kendime geldim.

    sen de at.

    şimdi de belki'leri at. hele ihtimalleri dök eteğinden gitsin.

    olacaktı, son anda dağlar denizlere paralel olduğu için olmadı. kesin olurdu çin'de bir kadın öylece hapşuruvermeseydi'leri de at. olmamış işte.

    takılıp kaldığın o geceyi,

    düşünüp durduğun o günü,

    kanayıp durduğun o yaratılmışı, at.

    yanında olmayanların o aklında kalan görüntülerini, seni hala kırdıklarının farkına varamadıkları o olayları da at gitsin bu defa.

    o hiç yapmadığın yüz maskesi tarifini,

    gazeteden kesip sakladığın o diyet listesini,

    içini oyan o son cümleyi at.

    içinde kalan ukdeyi at.

    o azimle, inançla zamanı gelince yemeyi beklediğin intikam yemeğini de dök gitsin. soğudu mu tadı olmaz bir kere.

    cevabı olmayan soruları unut.

    kaçırdığın fırsatları,

    yürümeyen ilişkileri,

    ucuz aşk romanlarını, bir de o yıllardır sakladığın antalya'dan kalma şarap şişesini at.

    yolunu beklediğini,

    yolunun tam ortasında bekleyenleri,

    o bir türlü alamadığın tüvit ceketin hayalini,

    arkandan konuşanları,

    aldığın ilk mektubu hatta aldığın son mektubu,

    hatıra defterini de at gitsin.

    çalışmayan o kol saati var ya onu kaldırıp at.

    kaçan vapuru,

    yersiz acıları, zamansız hem yaş aldıran hem gözü yaşlandıran o konuşmaları at,

    "o gün" var ya, işte tam o günü at gitsin.

    yastığın altında sakladıklarını, yorgandan önce üzerini örtenleri, o gelmeyecek gemi klişesini at.

    bak şimdi aydınlandı değil mi?

    at gitsin, kıymetli olan sensin.

    23 ağustos 2018 05:12

    2. Ben olaya atmak olarak değil de güncelleme olarak bakıyorum. Evet herşeyi güncelliyorum.                                                                     Mesela arkadaşlıklarımı güncelliyorum. Birlikte olmaktan keyif almadığım, kaprisli insanları güncelleme yaparak hatayımdan çıkarıyorum.                                                                        Mesela kıyafetlerimi güncelliyorum. Bir yıl boyunca hiç kullanmadığım kıyafetlerimi eğer yeni durumdaysa giyisi kumbaralarına bırakıyorum. Eski ise kıyafetlerim temizlik işlerinde kullanıyorum.                                                                                       Mesela ev eşyalarımı güncelliyorum. Gereksiz yere kalabalık yapan eşyalarımı evden uzaklaştırıyorum illaki kullanacak birileri oluyor.                                                            Mesela makyaj malzemelerimi güncelliyorum. Tarzım belli. Bir hevesle alıp kullanmadığım ve de kullanmayacağım ürünleri atıyorum. Başkasının ürünlerini kıllanmayan bir insan olarak makyaj malzemelerimi de kimseye vermiyorum. Maalesef direkt çöpe gidiyor.                           Her anlamda güncelleme yaptığım için mutlu ve huzurluyum. Kabul ilk başlarda güncelleme yapmak çok zor. Harcanan emekler, paralar ve ya lazım olursa mantığım vardı. Ama lazım olmuyor işte. Bir kaç yıldır hayatım güncel durumda. Fazlalıklardan kurtulmak, hafiflemiş olmak çok güzel. Daha mutlu ve daha huzurlu bir insanım.    Edit: neden satır başı yapamadım ya da neden paragraflara bölemedim bilmiyorum. Düzenleme yapamıyorum.

    23 ağustos 2018 08:02 23 ağustos 2018 08:08

    3. evet, at, bugüne kadar atamadıysan atmayı dene. atmaktan kastım hoop kullanmadığın, giymediğin şeyleri çöpe at değil. diğer yazarların da söyledikleri gibi bağışla, geri dönüşümü kullan, ya da 2.el ürünler sitesinde sat.

    istifçi olma potansiyeli olan biri olarak söylüyorum; atttıkça rahatlıyorsun, hafifliyorsun.

    üniversite bittikten sonra eve geldiğimde odamda dolapların dipleri köşeleri demeden aradım heryeri. minik minik takı kutuları, boş parfüm şişeleri (şekilleri güzel ya) ve daha aklıma -şuan- gelmeyen neler buldum neler. attım. son 1 sene içinde giymediklerim, büyük gelenler, küçük gelenler. attım. fazla ayakkabilarım. attım. 1 veya 2 kere kullanıp beğenmediğim kozmetik ürünleri. attım. rahatladım.

    Not: attım derken çöpe atmadım. giysileri ve ayakkabıları bağış kutularına, kutuları cam şişeleri geri dönüşüm kutularına, kozmetik ürünlerini isteyen kişilere verdim.

    atabiliyorsan sen de at, rahatla.

    23 ağustos 2018 08:54


    4. bu aralar gezegenler mi tepişiyor nedendir bilinmez bende de bir atma sevdası zuhur etti. kıyafetleri elden geçirmek, temiz temiz katlamak, dolaba düzenle asmak.. kara poşetler doldukça sanki zihnim boşaldı, orada da bir şeyler atıldı, düzenlendi. bu sefer o isimsiz huzursuzluğu geçirmek için almadım, attım.

    ama kendime bir konuda kızdım, o simli pastel ruj neydi sarıbez ya?(gizlinot: swh)(gizlinot: pastel klasik 64)

    23 ağustos 2018 12:21

    5. 1 yıl önce falan yapmıştım bunu ve buraya girdi gitmiştim. dün gece koltukta oturup televizyon izlerken darlandığımı hissettim yine ve tekrar bu akıma döndüm.

    hayatımda bana hiç bir katkısı olmayan, ayıp olmasın diye takip ettiğim insanları instagramda takipten çıkardım.

    beni üzen, hatıralarımda güzel yeri olmayan insanları da sildim rehberimden.

    ne zamandır toplamak istediğim bir çekmece vardı. açtım içini, gereksiz şeyleri attım. bir sürü ojem varmış... mesela aynı ojeden iki tane alıp ikisini de açıp kullanmışım (gizlinot: bu nasıl bir kafa ya) ikisini birleştirdim tek oje yaptım. bozulan ojeleri attım, az kalmış bir iki rengi de karıştırıp çok güzel ojeler elde ettim. Instagram da bi oje rengi paylaşım sayfasını takip ediyordum, ne zaman patlaştığı fotoğtafları görsem oje açlığım tutuyordu, o sayfayı takipten çıktım. bir sürü ojem var zaten yaptığım resmen aç gözlülük.

    bitmeye yakın ürünleri de makyaj masamda ön plana koydum, önce onları bitirip atacağım bi yer açılsın artık. sonra istediğim diğer şeyleri alırım zaten.

    birbiriyle aynı yapıda, az kalmış iki kapatıcımı iyice sıyırıp birleştirdim, mis gibi yeni kapatıcım oldu.

    bu akşam makyaj masama ve giysi dolabının önüne oturup her şeyi ayıklayacağım. sıkıldım her şeyi sıkış tıkış kullanmaktan.

    bu arada bu akım minimalizm ile benzer ama aynı değil, minimalizm az ile yetinmeyi desteklerken (en kısa tabir ile), bu akım gereksiz şeylerden kurtulmayı destekliyor. yani 10 tane far paletin olabilir, eğer kullanıyor ve seviyorsan sıkıntı değil ama kullanmıyorsan at gitsin diyor kısaca.

    9 mayıs 2019 13:31 9 mayıs 2019 13:33