skam

1. Ortalama 25 dakika süren Norveç yapımı bir gençlik dizisi ama tabii ki bizim bildiğimiz/alışık olduğumuz bir genölik dizisi değil. Her şeyden önemlisi lise öğrencilerini canım ülkemde yapılan gibi 30-35 yaşındaki insanlar oynamıyor. Karakterler çok güzel oturtulmuş hatta oynadıkları insanların instagram / snapchat hesapları var , gün içinde onlarmış gibi paylaşım da yapıyorlar. Bir adet baş örtülü oyuncumuz da mevcut ve bence dizideki en karakterli karakter , arada norveçli kızları yeriyor hatta davranışları yüzünden . Dizide güncel olaylara oldukça gönderme de var dışardan bakınca çok boş beleş gibi gelebilir velev ki öyle değil . Son olarak "Gavurlar yapmış yaw."

2. kendimden 5 yaş küçük çocukların hayatını "vay be yaşıyorlar bu hayati" diyerek izlediğim dizi. kasımın ortalarıydı, twitter anasayfamda birisi İZLEYİN İZLEYİN diye paylaşıyordu, bir çarşamba akşamı izlemeye başladım, perşembe öğlen 12'de 3.sezonun en son çıkmış olan bölümüne gelmiştim (uyumadım, okula gitmedim, evet). herkeste bir "nerden izliyorsun / link çalışmıyor" stresi telaşı vardı, ah o güzel günler... ondan 2 hafta sonra patlama yaşandı ve dizilab'da çevirileri yayınlanmaya başladı dizinin. mallory knox'un dediği gibi liselileri yaşlılar oynamıyor, hatta amerikan versiyonu çekilecek diye haberler çıktığında herkes dalga geçmişti çocukları 30 yasında oyuncular oynar artık diye. tam oturup binge watching yapılacak bir dizi. skam.p3.no'da gerçek zamanda yayınlanan mesajları, videoları, ınstagramda paylaşımları beklemek apayrı bir zevkti gerçekten.

bu arada skam "utanç" demek ve dizi gerçekten her türlü tabuya değiniyor. çok gerçekçi kısaca. dizideki karakterlerin kusursuz olmaması da bir başka güzelliği, character development'a şahit oluyorsunuz çünkü (bkz William, Vilde). Seçtikleri müzikler de çok hoşuma gidiyor. Son sezon lgbti temalıydı ve ömrümde birbirine aşık iki karakteri oynayan iki insan daha görmedim. Var olsun henrik holm ve tarjei sandvik moe <3

3. izlerken gözbebeklerinizden içinize doğru medeniyet aktığını hissedebiliyorsunuz.

çok doğal bir ergenlik dizisi bence, izlenir.

4. Sırf vakit öldürmek için başlayayım dedim çünküsü gençlik dizileri heleki liseli genç dizileri pek ilgimi çekmez..lakin norveç yapımı olması, süresinin 20-25 dakika olduğunu düşünürsek 2 sezonu 1 günde bitirebiliyorsunuz ve zaman öldürmek için birebir..

Sıkıcı olan tarafı karakterlerin mesajlaşmalarını,bakışmalarını uzun uzun seyrediyorsunuz..dolayısıyla bir bölümü sadece mesaj okuyarakta bitirebiliyorsunuz..norveçlere has mıdır bilmiyorum benim sevmediğim bir şekilde öpüşme şekilleri var..ya da o kadar çok fazla öpüşme sahneleri var ki bir zaman sonra bana itici gelmeye başlamış olabilir..tabiki sadece öpüşme sahneleri yok cinsellik sahneleri fazlaca içeriyor, rahatsız edici şekilde değil ama bu konuya önem verenleri bilgilendireyim..

Güzel olan taraflarına gelicek olursak; ana karakterlerden bir tanesi tesettürlü bir müslümanı canlandırmakta ve en güzeli de senaryodaki en sağlam ve en güzel karakteri bu müslüman karakterine vermiş olmaları..bizlere yabancı dizilerde islamiyeti zorbalık ve yobazlık olarak tanıtanlara inat,hoşgörüyü ve anlayışı veriyorlar..norveçliler bu duyarlıliklarından dolayı alkışı kesinlikle hakediyorlar..

Tabiki diğer karakterlerde es geçilecek cinsten degil..her sezon ayrı bir karakter incelendiği için karakterleri derinlemesine tanıyabiliyorsunuz..dizinin en güzel tarafı da günümüzle çok güncel gitmesi..yani bizler tinder'den arkadaş olup snap'ten yazışan gençleri izliyoruz..kılık kıyafet ve hatta makyajları bile şuanki gençlerin trendlerini baz alıyor ki bu da fazlaca diziyi gerçekçi kılıyor..çok fazla dram ağırlıklı değil, genelde ilişki bazında senaryo ilerliyor ve en bombası da müzikleri..müzikler için ayrı bir özen gösterildiği apaçık ortada..

5. vilde karaterini sadece ben mi güzellikvebirece'ye benzetiyorum?

tanım: kafa dağıtayım diye başladığım, acayip saran, noora'ya aşık eden dizi.

6. sadece isak'ın sezonu (3. sezon) için izlemeye başladığım ve birkaç günde bitirdiğim dizi.

açıkçası ben 3. sezon hariç diğer sezonları, özellikle de sezonların ilk bölümlerini biraz sıkıcı buldum. örneğin 10 bölümlük sezonda 7. bölüme kadar her şey ağır ağır ve gizlice ilerlerken sonrasında olaylar hızla gelişiyor ve entrikalar bir anda açığa çıkmaya başlıyor. her sezonda anlatılan ana karakterlerin duygu durumlarını yansıtabilmek adına uzun uzun bakışmaları, diyalog arası boşlukları, jest ve mimikleri göstermişler. örneğin iki kişi konuşuyor:

herhangi bir karakter: n'aber?

o sezonki ana karakter: ..................................................................

.........................................................(3 dakika geçti).........................

......(buralar bakışma, ağzını açma ama konuşmama falan)........

.............(5 dakika geçti).....................................................................

.........................................................................(nihayet cevap geldi)

ilk sezonda oldukça da güçlü bir karakteri oynayan noora'yı, ikinci yani kendi sezonunda bu mıymıntılığı sebebiyle hafakanlar basarak izledim. isak'ı ise tam tersine ilk sezonki götü bokluluğuna rağmen kendi sezonundaki oyunculuğu sebebiyle oldukça severek izledim. o uzun aralarda üstlendiği karakteri çok iyi oynadığını ve duygusal çalkantılarını çok iyi aktarabildiğini düşünüyorum. (gizlinot: bu yüzden bugünlerdeki mesleğim isak + even fangirllüğü)

ayrıca bu yıl "shame" ismiyle amerika versiyonu başlayacakmış. (gizlinot: eskild'e daha çok yer verseler bari)

7. Az önce bitirdiğim dizidir. 22 yaşında beni ekrana kilitledi resmen. Onun yüzünden her gece norveçle ilgili bir şeyler okumaya başladım. Gerçekten bana bir şeyler kattığını hissediyorum bu lise dizisinin. Evet bakışmalar vs biraz sıkıcı olmuyor diyemem ama konular, kişiler, oyuncular, senaryo bence çok çok güzel. Farklı farklı konularda bir anda düşünceler içinde buluyorsunuz kendinizi. Bir sezon liseli aşık kız gibi williama bakarken diğer sezon derin meseleler düşünür oldum. Keşke her karakterin sezonu olsaydı da hoppala bi final yapmasalardı. Ayrıca müzikler çok güzel spotifydan playlistlere ulaşabilirsiniz.

8. en sevdiğim replik yousef'den gelsin: 'but in reality, everyone’s the same. everyone thinks they’re the good guys, but in reality, there’s no such thing as good and evil. there are just lots of people trying to stand together in groups, to not be alone.'

9. Noora cok guzel degil mi ya? Fizigi tarzi falan o kadar guzel ki. O sari kisa saclarina da hastayim yakisacagini bilsem dakka beklemem kestiririm.

Tanim: turkcesi utanc olan bi norvec lise genclik dizisi. 22 yasla izlemeye skamleyen var (gizlinot: Heheh yazar kelime oyunu yapti) 26 ile arttiriyorum eger yoksa tum skami ustelenebilirim. Her neyse oldukca keyif aldim diziden. Isak sezonu beni pek acmadi ama cunku bastan kil olmustum eva'ya yaptiklari icin (gbkz: Spoiler olur mu bilemedim ama...) ne guzel hayatlar ulkeler var ulen! Ey ozgurluk!

10. dizi sitelerinde hep karşıma çıkıp ergen dizisi geç dediğim ama bir gün ders çalışmaktan buharlaşan beynimi o moddan çıkarmak için çerezlik bir şey ararken başladım; ardı ardına izledim, bağımlı oldum. ilk sezonda jonas çok ön plandaydı, iyi ki ona sinir olup bırakmamışım. abartılı amerikan gençlik dizilerine ve yerli amerikan çakmalarına kıyasla oldukça gerçekçi olaylar, gerçekçi sorunlar(gerçekçi dediysek norveç şartlarında tabi ama evrensel sorunlara da değinmişler)bu diziyi keşke tüm ergenler izlese çünkü ders alacakları çok şey var.ben kitapların,dizilerin,filmlerin insanlara bir şey katabileceğini,ufkunu açabileceğini düşünüyorum(hepsinin değil ama içlerinde bunu sağlayabilecek bir azınlık var).dizi bunu göze sokmadan güncel sorunlara değiniyor, insanlara yanlış bildikleri şeyleri gösteriyor.yanılmıyorsam dizinin yayınlandığı kanal da norveç ulusal televizyonu, o nedenle böyle bir misyonu olması mantıklı bana göre.(bizde trt o misyonu kaybetti malesef)