3. dünyanın en hazin hikayelerinden birine sahip, erken sönmüş bir yetenek, dahi.
Pink floyd grubunun kurucusu aynı zamanda grubun isim babası. grupta olduğu zamanlar grubun lideri konumundaydı. kendisinin daha 19 yaşındayken müthiş bir beste ve söz yazma yeteneği vardı.
pink floyd ile sadece iki albümde çalışabildi. ilk albümdeki bütün şarkılar onun eseriydi. grubun diğer elemanları onun gibi şarkı yazamıyordu ve şarkıların çoğunu syd seslendiriyordu.
zaman geçtikçe syd yoğun madde kullanmaya başladı ve bu madde kullanımı kendisinin genetik olarak yatkın olduğu şizofreniyi tetikledi. syd yavaşça hayattan koptu, arkadaşlarıyla, çevresiyle bağını kopardı ve kendi kabuğuna çekildi. grupla da yolları ayrıldı.
kendisinin çocukluk arkadaşı david gilmour syd gruptan ayrılmadan birkaç ay önce syd'in isteği ile gruba dahil olmuştu. david daha sonra syd'in gruptaki yerini aldı. syd'den sonra grupta koca bir boşluk oluştuğu için, o zamanlar syd kadar yetenekli olmayan grup üyeleri hayata onun penceresinden bakmaya çalışıp müzikal anlamda kendilerini geliştirip dünya tarihinin en iyi gruplarından birini yarattılar.
pink floyd'un değişik, psychedelic tarzı tamamen syd'in mirasıydı ve onun mirasını devam ettirip üstüne katarak ilerlediler. syd ise kendini müzikten tamamen kopardı ve kimseyle görüşmemeye, ailesiyle yaşamaya başladı.
seneler sonra, 1975 senesinde grup üyeleri ona adadıkları wish you were here adlı efsane albümü kaydederlerken, syd aşırı değişmiş haliyle stüdyoya geldi. eski halinden eser yoktu, çok kilo almış, saçlarını ve kaşlarını kazımıştı. tanınmaz haldeydi ve çok sağlıksız görünüyordu. senelerce görmedikleri dostlarını o halde gören grup üyeleri gözyaşlarına hakim olamadı.
o görüşmeden birkaç sene sonra bir kere roger waters syd'i harrods mağazasının önünde gördü. göz göze geldikleri an syd elindekileri bırakıp arkasına bakmadan uzaklaştı. bu karşılaşma herhangi bir pink floyd üyesinin syd'i son görüşüydü. onu vefat ettiği 2006 senesine kadar bir daha hiç görmediler, syd istemediği için.
böyle büyük potansiyel taşıyan birinin daha 20'li yaşlarının başında "delirmesi", kendini soyutlaması inanılmaz üzücü. eğer bütün bunlar olmasaydı kendisi büyük ihtimalle hayran olduğu john lennon gibi en iyi müzik dehaları arasında sayılacaktı. ki yapmış olduğu üç albümle, 1970 yılından beri piyasada olmamasına rağmen kendinden hala bahsettiren bir insan, eğer müziğe devam etseydi, müzik şu anki yerinden daha farklı bir konumda olabilirdi. acı bir kayıp.