yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (2)
    • medya (0)

    1. bernardo bertolucci'nin yönettiği 2003 yapımı bir film.

    1968 paris'inde, üniversite öğrencisi bir kız bir erkek iki kardeşin aileleri şehir dışındayken evlerine aldıkları bir erkek öğrenci ile aralarında geçen aşk/seks/kıskançlık üçgenini konu alıyor. ensest sahneler rahatsız edici olsa da, benim sevdiğim bir filmdi. hala koleksiyonumda dvd'si durur.

    (yazar: gokchelito) uktesiydi.

    16 aralık 2015 03:16

    2. jenerik akarken ''ben ne izledim ya şimdi?'' dedim, bu film için. daha önce de hakkında ensest içerdiğini duymuştum, konusuna baktım filmin fransada(gizlinot: fransızların film anlayışlarıyla bir türlü barışamadım) geçtiğini öğrenince çok ilgimi çekmedi. fakat dün arkadaş ortamında tekrar konusu geçince, dedim kozmet bir izle bakalım. Velhasıl izledim ve eva green'in vücuduna hayran olmaktan başka bir çıkarım yapamadım. ta ki filmi izlediğim sitede aşağıda alıntıladığım 'kafabinndunya' adlı kullanıcının yorumu okuyana kadar.

    -----------------------------------------------------------spoiler---------------------------------------------------------------

    “Film berbat, neden çekildiği belli, tamamiyle erotizm ve ensestlik” vs. diyerek saçma sapan yorum yapan gerizekalılar…

    Öncelikle bu filmi izleyip de ensestlikten bahsediyorsanız filmi anlayamamışsınızdır. Filmin ensestlikle bir alakası yok.

    Filmin adından başlayalım. “The Dreamers” adı direkt filmin bize gerçeklikten kopmuş karakterler izleyeceğimizin sinyalini veriyor. (Bizim gerizekalı çevirimiz olan Düşler, tutkular falan değil yani filmin adı.)

    Siyasi konuşmalar ve çocukların sürekli film izlemeleri de yine gerçek dünyadan, diğer insanların normal hayatlarından kopuk bir hayat yaşadıklarını gösteriyor.

    Bu çocuklar toplumun değer yargılarına göre yaşamıyorlar. Toplumdan kopmuşlar.

    Çocuklar özgürdür. Toplumun değer yargılarını umursamazlar. Bu insanlar da çocukça yaşıyorlar. Toplumun değer yargılarından kopuklar. Elbette toplumun değer yargılarını biliyorlar. Anne ve babaları onların nasıl yaşadığını bilse bunu anlayamayacaklarını düşünüyorlar. Isabelle bu nedenle böyle bir şey olursa intihar ederim diyor.

    Ama kendisi yanlış bir şey yaptığı görüşünde değil. Theo ile kardeş oldukları için aralarında cinsel bir çekim yok. Aralarında cinsel bir ilişki de yok. Bu nedenle ensestlikten bahsedemeyiz. Aralarında cinsel bir ilişki olmadığını kızın bakire olmasıyla yönetmen gözümüze sokuyor. Ve yönetmenin cinsel organlar dahil hiçbir şeyi göstermekten çekinmeyen özgür doğası gösteriyor ki, eğer oral bir ilişkileri olsaydı bunu da bize gösterirdi. Aralarında hiçbir şekilde cinsel bir ilişki yok. Cinsellik içermeyen sonsuz bir sevgi ve bağlılık var.

    Kardeşler birbirlerinden utanmıyorlar. Tabuları yok. “Farklı bedenlerde yaşayan tek bir kişisiniz ” diyor yeni arkadaşları olan Theo. Gerçekten de öyle. Bir insan kendi bedeninden nasıl utanmıyorsa onlar da birbirlerinin bedenlerinden utanmıyorlar.

    Filmde ensestlik değil, olsa olsa nüdizm var.

    Film hakkında ilginç karşıladığım bir nokta, anne babasının 3’ünü çıplak görüp uyandırmadan oradan çıkmaları. Buradan anlıyoruz ki anne ve babaları aslında çocuklarının arasındaki bu ilişkinin farkındalar. Zaten anne babaları evde olduğu akşam birlikte aynı yatakta yatmışlardı çıplak olarak hatırlarsanız. Anne ve babaları bunu büyük ihtimalle zaten uzun zaman önce fark etmiş. Bununla yüzleşmelerinin yıkıcı olacağını düşünmüşler ki salağa yatıyorlar. Ancak yine de rezil durumda olduklarından ve paraları bittiğinden çek bırakıyorlar. Artık yüzleşeceklerini biliyorlar belki ama böyle bir başlangıç yaparak çok da umursamadıklarını gösteriyorlar.

    Isabelle’de anlık bir duygu patlaması ve büyük bir korkuyla intihar gibi bir yola giriyor. Odaya giren taş Isabelle’i gerçek dünyaya bağlayan bir tokat oluyor. Saçmaladığını fark ediyor.

    Yaşadıkları toplumdan, yani soyut dünyadan çıkmaya karar veriyorlar. Sokak olaylarına katılıyorlar.

    Burada sürekli “I am againts violence” diyen birinin nasıl eline kolayca molotof alabildiğini görüyoruz. Bu sahne de, Isabelle’in intihar girişimi sahnesi de bizlere anlık duyguların, korkunun, nefretin ne kadar beklenmedik hareketlere itebildiğini gösteriyor. Ya da burayı aynı zamanda şöyle yorumlamak lazım, bir odanın içinde düşünerek, hayal kurarak “I am againts violence” demek kolay. Gerçek dünyaya, sokağa çıkınca karakterlerin nasıl değişebildiğini görüyoruz.

    Hatta bu konu hakkında eleştiriyor Matthew Theo’yu. “Madem böyle düşünüyorsun niye sokakta değilsin?” diyor. Bunun sebebi düşündüklerine inanmaması değil, zaten hayatını o toplumdan kopuk yaşaması.

    Toplamak gerekirse,

    Bunfilm bize dışarıdaki dünyadan ve o dünyanın değer yargılarından kendini soyutlamış, özgürlüğün, sevginin ve bağlılığın yoğun bir şekilde işlendiği karakterleri izletti. Ancak ensestlik bunun parçası değildi. Film orada sınırlarını çizmiş.

    İçimizdeki çocuk içimizde kalmasaydı, toplum tarafından büyütülmeseydik ve hep aynı kalsaydık nasıl olurduk bunu işlemiş.

    Ve filmin finalinde karakterleri çadırından çıkartıp gerçek dünyaya bağlamış…

    Şimdi umarım filmi izleyip idrak edemeyen, sürekli bir cinsellikten bahseden tipler anlatmak istediğimi idrak edebilmiştir.

    ------------------------------------------------------spoiler bitiş-------------------------------------------------------------

    1 mayıs 2018 12:21