yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (12)
    • medya (1)

    1. Stephenie meyer'in yazdığı vampir ve insan aşkını konu alan 4 kitaplık seri.

    Şimdi televizyonda görünce yazmak geldi içimden. 13-14 yaşlarımda bayağı ünlüydü bu seri ben de alıp okumuştum hem de defalarca. Çoğu kız gibi edward'a aşıktım. Sonra filmleri çıktı ben yine heyecanla izledim. Geçenlerde tekrar okuyayım dedim ve sadece ergenlik dönemine özel bir kitap olduğunu anladım. Bu stephenie ablamızı kraliçemiz j.k rowling ile karşılaştıranlar, twilight harry potter'ı döver diyenler vardı Aynı cümlede adlarının yan yana geçmesi rowling'e yapılan bir hakarettir diye düşünüyorum. Rowling daha ilk kitabı yazarken son kitapta olacak şeyleri hesaba katmış, karakter analizlerini kendi kafasında kurmuş ama okuyucuya asla tüyo vermeyen bir yazar (gizlinot: snape bunun en büyük örneği) stephenie'ye gelecek olursak Cümleler çok basit, ben kitap okurken cümlelerin karışık olmasını bana birşeyler düşündürmesini isterim. Olay örgüsü yok. Tek konu bella'nın edward'a olan sayko aşkı. İngilizce versiyonunda herkesin eleştirdiği nokta ise grammar yanlışlıkları.

    İlk filmi ve ilk kitabı bana kalırsa serinin içinde en başarı olanlar. İlk heyecan olduğu içindir belki bilemiyorum. Aynı şekilde ilk filmdeki o hafif mavimsi kamera efektlerini daha çok sevmiştim, vampir konulu bir filme daha çok uyuyordu. Savaş sahneleri vasat ötesi. Son kitabı ikiye bölmüşlerdi sanki çok başarılı bir kitapmış da işlenecek konu bolmuş gibi.

    Sonuç olarak ergenliğimle ilgili en güzel anılarımdan öteye gidemeyecek, bana birşey katmamış seri. Buna rağmen harry potter serisini hala okurum çünkü olay örgüsü,dialoglar, karakterler harika bir dille anlatılıyor. kitaplarımı çocuklarıma verecek kadar çok seviyorum, bende çok ayrı bir yere sahip.

    20 şubat 2016 01:02

    2. çok güzel bir uygulama. benim gibi elindeki telefondan sürekli uyumayı erteleyenler için. ekranı mavi filtreli şey yapıyor (gizlinot: şaapıyor) gözü dinlendirme açısından çok iyi tavsiye ediyorum süslüler.

    14 kasım 2016 00:08

    3. ergendim okudum filmlerini izledim, ergen hormonlarima verin diyecegim ama, 2008 yiliydi universite son siniftaydim. resmen butun kitaplarini bir haftada falan okudum. sonra internetten edward'in pov sinden okudum ilk 12 chapteri falan, manyaklar gibi takipteydim. twilight asagi twilight yukari.

    sonra fimleri cikti, onlarida cilgin bir sekilde bekledim, dvdlerini falan aldim. simdi ispanyolca twilight aldim okumasi kolaydi ingilizce, ispanyolcasida kolay olur diye. takintili biri olmak bunu gerektirir cunku.

    14 kasım 2016 07:15


    4. 11 yıl sonra ilk filmi twilight ve devam filmi new moon'u tekrar izledim. şöyle söyleyeyim, hâlâ bu kadar linçlenecek bir olay örgüsü olduğunu düşünmüyorum. evet gerçekten çok basit ve bazı sahneler 'ne alaka şimdi' dedirtiyor, ama çoğu gençlik filmi/dizisi bu şekilde ilerliyor zaten. edebi değeri yüksek bir kitap değildi ve filmi de kitapla paralel ilerliyor denebilir.

    bella karakteri gerçekten çok soğuk ve karakter özellikleri yok denecek kadar az. sanki basit bir tipleme gibi. babasıyla ilişkisi çok boş, bu nedenle aralarındaki sahneler de hiçbir şey katmadan akıp geçiyor. edward ise zaten her daim sadık, güçlü, yakışıklı esas oğlan. aslında robert pattinson gayet iyi iş çıkarmış. jest ve mimikleri, tonlaması her ne kadar filmin arkasında kaybolmuşsa da çabası olduğunu görebiliyorsunuz. onun dışında alice ve jasper karakterleri yapışık ikiz gibi, her sahnede kol kola duruyorlar. zaten jasper'ın iki filmde toplam 3 cümlesi falan var, daha da derinleştirilebilirdi.

    öte yandan bu nasıl 17 yaş allah aşkına? gerçi bunun da bilinçli bir tercih olduğunu düşünüyorum. edward sözde genç ama hareketleriyle tam bir orta yaşlı beyefendi. hem genç kızlara hem de orta yaş kadınlara hitap ediyor. zaten o dönemde serinin fan kulüplerinin hem genç kızlardan hem de 'twilight moms' (gizlinot: cidden böyle bir topluluk var :d) adlı hanımlardan oluşmasının sebebi de bu bence.

    son olarak, soundtrack açısından çok başarılı buldum. muse, thom yorke, linkin park, paramore, death cab for cutie, lykke li, the killers... bu açıdan daha iyisi olamazdı bence. (link: https://www.youtube.com/watch?v=g4gEFZ0TJ8o bella'nın depresyon sahnesi ) mesela.

    25 haziran 2020 11:40

    5. Seriyi ilk okuduğumda 8. sınıftaydım. Yeni ergenliğe girmiş minnak kalbim mutlulukşa dolup taşmıştı. Ana karakterin gözünden anlatıldığı için kendimi bella yerine rahatça koyabilmiş ve deneyimlediği her duyguya kapılmıştım.Yorgan altında tuşlu telefon ışığında okumuşluğum bile var.

    Liseye baslamak üzere olan ben lise bitene kadar kitapları okudum. Yazar karakteri bana aktarabildi ve o dünyanın parçası olabildim. Üstelik vampir gibi karanlık bir temayı yumuşatarak anlatmıştı. Vampir edebiyatı o dönem asırı populerdi ve ben her kitabı okudum süslüler. Onca kitap arasında en güçlü varlıklar bu seridekiler. Yazar kusursuz vampiri yaratmış. Pardon, aşık olmaları dışında kusurları yok onu da zaten bir kere deneyimliyorlar.

    Filmi ise aşırı boktandı. Bir yönetmen bu kadar mı başarısız olur? Oyuncuları suçlayamıyorum bile çünkü birini harry potter'dan diğerini ise panik odası'ndan tanıyordum. Hatta ikinci oğlan'ı bile o dönemlerin ünlü filmlerinde görmüşlüğüm vardı. Yönetmen sanki bilerek filmi sabote etmişti.

    Öncelikle jacob karakterinden başlamak istiyorum. O çirkin peruğu kim taktı o cocugun kafasına ve yönetmen nasıl buna izin verdi. Peruklar yüzyıllardır var olan aksesuarlar. Tül peruk için bütçelerimi yoktu sanki. Sabotaj 1.

    Bella karakteri için ise özellikle aktris donuklaştırılmış. Yönetmenin oyuncuya "mimik yapma sen bir malsın ve etrafındaki hiçbir şeyi algılayamıyorsun. Git birkaç gün bağımlılardan ders al." dediğini düşünüyorum. Karakteri bu kadar ters anlayabilirdi bir yönetmen. Ya da genç kızları bu şekilde gören bir gerizekalı da olabilir. Sabotaj 2.

    Yan karakterler ise tam cinnetlik. Kitapta okuyup aşık olduğum, tam bir karanlık prens olan jasper karakterini casper yapmışlardı. Ya sen sevimli gudubet misin? Sen ki vampir savaşçısın, sevdiğin minik kadını korumak için sayısız savaşa girmiş kan arzusu olan bir vampirsin. Aradan onca sene geçti halen sinirleniyorum. Sabotaj 3

    Gelelim esas oğlana. Edward. Depresyonda ve mutsuz. Bella onu daha cok depresyona sokuyor gibi davranıyor. O aşk ateşi, paranoyak derecede koruyuculuk, kendini açmanın heyecanı, ilk defa huzuru bulmak yok. Sanki böcekle zorla nişanlandırılmış soğuk ingiliz havası var. Karakter mutsuz ya. Reklam amaçlı bile olsa sevgili olduğu basrolu yönetmen kuytu kösede elliyor falan. Oyuncunun yerinde olsam bende film bittikten sonra iyiki o ortamdan ayrıldım derim. Sabotaj 4.

    Twilight gibi dünya çapında başarılı olmuş bir serinin, bir grup insan tarafından nasıl sabote edildiği konulu girdimi sonlandırıyorum.

    ilgili medya:
    1
    25 haziran 2020 13:00

    6. serinin en güzel filmi bana göre. new moonda da hikaye uyumlu bir şekilde gidiyor ama tutulma, şafak vakti 1-2 çok gereksizdi bana göre. hayatımın 3-4 yılını bu seriye adamıştım resmen, robert pattinson hayranlığım da eskisi kadar olmasa da devam etmekte. ne zaman twilight izlesem mutlu oluyorum, filmin mavi efektle sunulması çok güzel bence. keşke tek film olarak bu kalsaydı diyorum artık izleyince. tek başına izlenildiği zaman tatlı bi film. özellikle ergenliğinizde izleyip hayranlık dönemi geçirdiyseniz size çok güzel şeyler hatırlatır. önceden çok batmıyordu ama artık bella gözüme çok batıyor izlerken resmen cringe oluyorum. kristen zaten mimiksiz bi oyuncuydu, üstüne bella karakteri eklenince iki saat bir buz dolabı izlemiş gibi oluyorum artık. 

    robert pattinson oyunculuğu beni hiç rahatsız etmedi sanırım bu filmde.(gizlinot: tabii ki de kendisine hep aşık olduğum için) ama kendisi de bu işi çok ciddiye almamıştı zaten, paraya ihtiyacı olduğu ve -maalesef- kristen'a aşık olduğu için bu filmde oynamak istemişti.(gizlinot: gereksiz bilgiler köşesinde bugün) neyse.

    kitabına gelirsek, üç günde bitirdiğimi hatırlıyorum. bazı şeyleri okurken neler hissettiğimi de. kitap kesinlikle filmden daha güzeldi, daha ayrıntılıydı. yalnız o dönem bu kitap ateş pahasına satılıyordu. o derece popülerdi resmen.

    soundtracklere gelince, twilightın en güzel yanı kesinlikle müzikleri. beyzbol sahnesindeki supermassive black hole şarkısında gaza gelmeyen oldu mu ki hiç? ya da flightless bird dinlerken kendisinin de o şarkıda sevdiği insanla dans ettiğini hayal etmeyen? 

    şu an bu kadar yerilmesinin sebebini açıkça anlayamadım. yani tamam film saçma ama bi anda herkes nefret etmeye başladı filmden. ilginç. aynısını ben de yaşadım bi nebze nefret etmek değil ama biz neler izlemişiz dediğim olmadı değil. ama istesem de hala twilightla ilgili bir şeyler okuduğumda gördüğümde heyecanlanmadan edemiyorum. hayatımın en tatlı dönemlerinden biriydi twilight hayranı olduğum dönem. serinin diğer filmlerinden hep yeri ayrı olacak benim için twilight'ın çünkü edward cullen'ı ilk gördüğüm anda hayranlığım başlamıştı hiç abartmıyorum.(gizlinot: he is edward cullen sahnesi) filmin en güzel yanı o mavi efektin doğayla birleşimiydi. diğer filmlerde doğaya pek yer vermediler maalesef. bir de ilk filmde sadece edward ve bellanın olması filmi diğerlerinden özel yapıyor benim için. ha edward'la bella arasındaki aşk çok mu güzel yansıtıldı? hayır. bella'nın bi kere edward'a içten sarıldığını bile görmedik, hatta doğru dürüst gülümsediğini. hadi edward vampir kasıyor, senin sorunun neydi bella? bana kalırsa alice-jasper, ya da rosalie-emmet filmde gözüktükleri o kısa anlarda bile edward-belladan daha aşık gözüktüler. diğer filmlerde konuya kurt adamların, yeni doğanların, reneesme denen   yaratığın dahil edilmesine hiiiç ama hiç gerek yoktu bence. izlediğim bir youtube eleştirisinde tek film olarak kalsa efsane olabilecekken, seriyi uzata uzata bomboş bir seri olarak akıllarda kaldı demişti birisi twilight için. bu eleştirin altına aynen imzamı atarak girdiyi bitiriyorum.

    25 haziran 2020 19:19 25 haziran 2020 19:21

    7. Ortaokul yıllarımda deli gibi fanı olduğum kitaplarını hıncımı alamayıp 2 şer kez okuduğum ergenlik serim. Şu an bile 23 yaşıma geldim hala arkadaşlarla arada nostalji yapıp izleriz( ve ben hep team jasper idim). Edebi açıdan başarılı bir roman mıydı? Hayır. Senaryo orijinal miydi? Modern vampir aşk serilerinin öncüsü olduğu doğru ancak vampir bir erkekle insan kızın seksi aşkı teması yıllardır işleniyor. Oyunculuklar iyi miydi? Güzel ve yakışıklı. Yani diyeceğim o ki bu serinin tutkunu olanlar ya oğlanlardan birine aşıktı ya da kızlardan biri olmak istiyordu. İçinde bulunulan yaş dönemine göre oldukça normal bir hareket kendini başka biri gibi hissetmek. Her ergen serisi gibi bu serimiz de anasının karnından Tarkovsky izleyerek çıkmış kesim tarafından yuhalanıyor. Evet sanatsal açıdan kötü bir filmdi ama benim aklıma malesef daha farklı şeyler geliyor bu linç kültürü ile ilgili. Farkında mısınız ne zaman özellikle 9-13 yaş grubu kızların ilgisini çeken bir şey moda olsa, bir sanatçı çıksa ya da akım oluşsa hemen '' aptalca ve ergence'' sıfatı konulup kalitesiz etiketi yapıştırılıyor. Her ne kadar hiç sevmemiş olsam da Justin Bieber, Kore dizileri, K-pop erkekleri, her zaman istisnasız dalga konusu oluyor insanlarda, biyolojik olarak ergen kişilerin ruhlarının da hayal dünyası içerisinde olduğu doğruluğu neden bu kadar yabancı geliyor insanlara? Yoksa bizler büyük egolarımızı tatmin etmek için kendi geçmişimizi mi siliyoruz? Özellikle kız ergenlerin hayran olduğu oğlanları linçlemek de çok ayrı bir konu tabi.

    26 haziran 2020 01:35 26 haziran 2020 01:35


    8. Sinemaya girdiği gün arkadaşımla bu değişik bir filme benziyor gidelim dememizle hayranlığımız başlamıştı. Daha 2. Filmi çıkmadan kitapları alıp bitiriyorduk. Edward'ın Bella'yı terk ettiği sahnede ağlamıştım. :( jsjshshs Son filmi çıktığında 2 kez aynı kişiyle toplamda 4 kere izlemeye gitmiştik shshsh. Arada sırada özledikçe açar izlerim. Her sahnesini ezbere bilirim. Ne zamanlardı be diyorum. Sonra Kristen ve Robert ayrılınca büyük buhrana düşmüştüm. Neyse gideyimde bari izleyeyim filmi aklıma düşürdünüz şimdi shshshshsh

    26 haziran 2020 11:33

    9. utanarak söylüyorum ama izliyorum çok da seviyorum hehe.

    biraz kristen stewart ın acemi oyunculuğu sinirimi bozuyor ama o da yavaş bir ivmeyle de olsa daha iyi hale geliyor 5 tane film çekmişler artık olsun o kadarı da.

    özellikle son film favorim. bence gayet başarılı. imdbde niye 5.5 vermişler hiç anlamış değilim.

    -burdan sonrası büyük spoiler içerir-

    .

    .

    .

    .

    savaş sahnesi çok keyifli. renesmee nin bir kural ihlali olmadığını ve tehlike oluşturmadığı bildikleri halde sırf savaşa susadıkları için savaşmak isterken alice in aroya olabilecekleri zihninde göstermesi, aronun tüm ordusunu ve en sonunda da kendi ölümünü gördükten sonra hala savaşmak isteyen kardeşine dönüp koluna dokunarak başını "hiç bu işe kalkışmak istemezsin" dercesine iki yana sallaması sonra da kendi ordusuna dönüp "there is no danger here" demesi yok mu.. çok iyi ya asdfg sırf son bölümü açar açar izlerim yani bence 5.5 puandan çok daha fazlasını hak ediyor.

    21 ocak 2021 11:38

    10. edit: entry'i şu başlığa (bkz: alacakaranlık serisi) taşısalar çok mutlu olurdum. :(. yoksa ben silip geri yüklemek durumunda kalıcam.

    ayrı ayrı başlıkları açılmadığı için ayrı ayrı entrylerde yorumlamak gerektiğini düşünüyorum. ve yarın sabah işe geç kalmama sağlam bir bahane olmasa da, bu gecemi breaking dawn'a ayırdım.

    bu film seride en sevdiğim 2. film. ilki new moon, çünkü aşırı insancıl ve drama içerdiği için çok hoşuma gidiyor. bu film de onun tam tersi insanlık dışı işleniyor. bir yerde bebek bella'yı parçalayacak veya bebek uzaylı gibi bir his veriliyor. neyse

    en başında düğün sahnesinde bella aşırı heyecanlanıyor. o kadar heyecanlanıyor ki ben neredeyse kristen düğün sahnesini o dönemki sevgilisi robert'la içselleştirdiği için bu kadar iyi yansıtabildi diye düşündüm. serinin makyaj ekibiyle zaten ciddi kavga etmeye meyilliyim. bella'nın saçı makyajını kardeşim yapmış gibi. saç zaten iki saat sonra nanay. bununla birlikte düğünde herkesin çift için neşelendiğini hakkaten hissediyorum.

    balayı sahneleri ve makyajları sanki özellikle bella'nın insanlığını vurgulamak için bronz bronz yapılmış. ayrıca o çok gülünen sahne için de şunu söylicem: kocanla cima eylemek için ağlarsın ulan. herif neredeyse taşla çükünü ezecek bella'ya yaklaşmamak için.

    bununla birliktee.... gelelim soru-cevap apartının da en ateşli kavgalarının döndüğü "ilk ilişkimde hamile kaldım" sorusuna. edward... 117 yıllık yaşam... 15'te ergenliğe girsen... 2 sene keyfin keka takılsan... 17'de vampirlik... kardeşim sen 100 yıl hiç kendine dokunmadın mı? o zehri hiç atmadın mı sen kardeşim... ilk günkü gibi kalabilir mi o orada? hiçbir şey olmasa kuruma... neyse... bari ikincide.... neyse.... kızımız cidden insan hayatını kısmi yaşayıp geri dönüyor evine. (ara not: kayınbabam sonradan vampir yaptığı eşine ada aldı, biz de kullanıyoruz ama bize ada verilmedi tabi. sy)

    tüm vampirler salonun ortasında salatalık gören kediler gibi bella'yı sarmış, kadının ortasında kristal küre gibi bebek var. yarı vampir. kimsenin aklına kan isteyebileceği gelmiyor, jacob durgun akıllısının aklına geliyor bir tek. hele carlise... 1000 yaşındasın abi sen ya... hiç unutmadan söylim; seth arkadaşımız kurt yerine golden'a dönüşüyor olabilir mi? sadece soruyorum.

    ben galiba bu filmi sinemada izlemiştim çünkü bella'nın lades kemiği gibi kırıldığı kısımda bir tür şok yaşadığımı hatırlıyorum. bu noktada size göstermek istediğim bir şey var: (link: https://www.youtube.com/watch?v=oW4wbbO71iI&ab_channel=BraveWilderness bir yılan'ın zehrinin çıkartılma videosu). bu noktadan hareketle, edward'ın kendi zehrini çıkarttığı kısmı da görmek için para verirdim ben aadsfafdafadsfas.

    jacob köpüş'ün mühürlenme işini başka bir entry'de detaylı deşmek isterim. bundan sonra serideki en sevdiğim ikinci sahne geliyor: bella'nın dönüşme sahnesi ve saçına keratin bakımla ipek kirpik yapılması. makyaj ekibi yine devrede.

    hani tüm donduğu, kemiklerin bağlandığı, zehrin bu evrende nasıl işlediğini az çok görüyoruz. bu esnada tüm hayatın gözler önünde geçmesi ve yine filmdeki en güzel ikili olan bella'nın beğenmediği anası ve bıyıklı babası <3.

    tüm seriden isteğim aslında bebeğin bir tık daha vahşi olmasıydı. kontrolsüz, ana sütü bekler gibi kan bekleyen canavar vampir resume'nin cgi'ını bir sonraki filmde göz kanatarak izletiyorlar bize. yine de puanım 10 üzerinden 6.5.

    26 ocak 2022 01:20 26 ocak 2022 13:30