1.
Acıdığım güruh. Sebepleri şöyle:
- kaç milyon takipçileri olursa olsun uluslararası markalardan ilgi ihtimam görmüyorlar, çünkü lokaller. Tc sınırları dışında bu insanları kimse tanımıyor.
- birkaç yıl önce iyi kötü var olan ihtimam da dövizin yükselişi ve pandemi ile tamamen bitti. arada estee lauder bir serum gönderirse ne âlâ, tuvalet kağıdına kadar düştüler: “Teşekkürler tuvalet kağıtçı, hem de üç katlıymış ve inanılmaz yumuşak, favorim oldu ilk günden”
- türk lirası değer kaybedince hedef kitlelerinin alım gücü de düştü. Pek çok marka ülkeden çekilmeye başladı. Öyle olunca yabancı markalar nezdinde bir değerleri de kalmadı. Zara, mango bile lüks gelmeye başladı insanlara.
- bu değersizlik yüzünden trendyol’a abandılar. Hem de çok kreatif beyinler ve özgür ruhlarmışçasına “kurumsal hayat bize göre değil” dedikten sonra trendyol’un maaşlı çalışanı haline geldiler. Bir maaşlı çalışan bu kadar adanmış olamaz ama napsınlar başka bir şey de yok. İsveçli ortalama influencer’a ysl’den çanta hediye gidiyor, bizimkiler süt ısıtma tenceresi linki veriyorlar.
- bütün gün ekmek bıçağı, çamaşır suyu linki vermiyormuşçasına cool görünmeye çalışıyorlar. Hanımlar beyler, bu işi uluslararası düzeyde yapmıyorsanız hiç kimsesiniz. Biraz gerçeklerle yüzleşip kendinize, beyninize, eğitiminize yatırım yapıp niteliğinizi geliştirmeye, vasıflarınızı zenginleştirmeye, gerçek değerler üretmeye bakın yoksa silinip gitmeniz çok yakın.
2.
çok sevdikleri, her şeyi onlar için yaptıklarını iddia ettikleri, aşkları böcekleri yani biricik takipçilerini içten içe aşağılayan influencerlardır. neden mi? kendileri gider 700 liralık mont giyerler sonra gelip size "daha uygununu" buldum diye link atarlar. çünkü onlar her şeyi alabilirler ama siz takipçiler asla o montu alamayacağınız için anca daha uygun fiyatlı bir mont alabilirsiniz.
kendi paylaştıkları fotoğraflarda dior çanta takıp bilmem kaç bin liralık bot giyerler sonra gelip yine "çok daha uygunu, yemin ederim ki muadili" diye adı sanı belli olmayan markalardan kıyafet paylaşırlar. e muadiliyse ve aynı kalitedeyse sen niye gidip onu almıyorsun? influencerların hiçbirini takip etmiyorum ara ara birkaçının profillerine girip bakıyorum ama hiçbirinde koyduğu linklerden parçaları giyeni görmedim. yani olsa da çok az, gördüklerim de sonra bi anda bakıyorum çekiliş postlarında takipçilere gidecekmiş. anladık trendyol linki hazırlamak sizin işiniz (!) ama bari paylaştıklarınızdan biraz kullanın da gerçekçi olsun. hele bikaç tanesi var size kocaman bi çekiliş yapıyorum diyor bakıyorum gidecek ürünler nivea yüz yıkama jeli, dove deodorantı essence makyaj malzemeleri. madem samimisin koysana huda beauty makyaj malzemeleri, dior çantaları. bi de yanlarında koca bir kutu trendyol kıyafetleri. böyle şeyleri çekilişle vermek yerine gitsinler ihtiyacı olan insanlara versinler valla, ben olsam öyle yapardım. çünkü böyle yapmak resmen insanların akıllarıyla dalga geçmek. markalar da bunları görünce ne hissediyor merak ediyorum valla. "flormardan harika bir paket gelmiş bayıldım bu size gidecek" demeleri yok mu bi de. o kadar harikaysa sen kullansana bacım düşünme bizi. şimdi de yeni moda şey çıkarmışlar; fotoğraflarına düzenli olarak -bakın daima onları pohpohlamak zorundasınız- yorum yapanlara, yok storysine kalp atanlara, dm atanlara seçip hediyeler yollayacaklarmış falan filan. bu nedir abi, siz daima benim k.çımı yalayın ben de size birkaç bi şey yollayayım mı? valla ben bu güruhtan git gide tiksinmeye başladım süslüler. iyi niyet gibi gözükse de alttan alttan biz sizle aynı kulvarda olamayız, işte daima bana yalaklık yapın ki size belki bi şeyler yollarım mesajı veren insanlar. ve bunları fark etmeyip "yaaa iyi ki varsınnn linklerine bayılıyorum hep bizi düşünüyosun" diyen takipçiler. kendi aklınız fikriniz yok mu gidin kendiniz araştırın edin alacağınız şeyi. böyle yaparak da alt tarafı bi link veren influencerların bi taraflarını kaldırıyorsunuz. "aşklarım böceklerim size şunu yaptım" deyip triplere giriyorlar. alt tarafı ürün öneriyosun nerden senin aşkın böceğin olduk.
3.
özellikle indirim zamanında hepsi bana (link: https://www.youtube.com/watch?v=ulncsMqlDQY şu) sahneyi anımsatıyor.
4.
türk influhınzırlar olarak değiştirsek hiçbir şey kaybetmeyecek olan başlık. indirim dönemleri, 'gel vatandaş gel 5₺ 10₺' modunda reklam yapmaları ve üstüne link paylaşılan platformun yaptığı agresif reklam politikasıyla birlikte artık tanımlanamayan bir tiksinme ve iğrenme olarak bizlerde tezahür etmeye başladı. bir negin'e bakıyorum bir chiara'ya bakıyorum ve gerçekten buradaki geri kalmışlığımız da hayal kırıklığına uğratmıyor diyorum. tüketim çılgınlığı da son 10 yılda önünü alamadığımız bir hale ulaştığı için bu noktadan sonra bu kızlar işsiz kalmayacaktır diye düşünüyorum. başka bir reklam metoduna ve başka birşeye evrilecektir muhakkak, ama her ay farklı ülkede gezip tozup para kazanarak bu işin kaymağını yiyenler baki kalacaktır diyerek hayatımda gidemeyeceğim yerlerin hayalini tc simülasyonundan kurmaya devam etmeye geri döneyim.
5.
Hiçbirini takip etmiyorum çünkü hiçbiri beni "etkilemiyor".
Trendyol linki paylaşan kimseyi takip etmiyorum. Bir kere neredeyse hepsi sonradan görme bu yüzden sonradan buldukları paralarla alabildikleri pahalı çantaları vs takipçilerinin gözüne sokup yine çok sevgili takipçilerine trendyol linki veriyorlar. Kendi alıp giymedikleri ya da kullanmadıkları kozmetikleri öneriyorlar. Dürüst olmayan ve iş ahlakına sahip olmayan kimseyi takip etmem. Nur bilen yavuzeri takip ederim. Hayvan farkındalığı ve önerdiği kozmetik markaları reklamsız tavsiye ettiği için güveniyorum. Bir de yasemin özilhan ve yabancı bir kaç moda bloggerı o kadar.
Zaten genç olanların hepsi birbirine benziyor. Kirpikler,dudaklar,burun hatta çene bile yapma hiçbiri doğal değil. Kültür desen yok. Bazısı var lise mezunu diye neredeyse davul çalacak. Kociş paylaşımı yapanları da fenomen terörü sayfasından gördüm hele onlarla hiç işim olmaz.
6.
Her şeyin son moda ürününü alan, bottega, gia, dior vs ürünlerden aşağısına tamah etmeyen biri (gizem sarı tekin) pastel far övüyor, swipe-up diyor. Yabancı influencerlar bu kullandıkları markalarla iş birliği yaparken bizim influencerlar (milyonlarca takipçisi olan duygu ve danla bile) size muadilini buldum diye link paylaşıyorlar. Gizem'i buradan okudum ve profiline baktım. Influence falan etmedi beni valla. Leonie diye bir inf. var kadından öğrenseler nasıl influencer olunur diye keşke. Kadına özenseler, çabalasalar yine takdir ederim. O kadar amerika özentisiyiz ki her konuda. Kendini elit olarak lanse eden duygu bile Sex sells akımına uyuyor. Leonie'ye o kadar saygı duyuyorum ki gerçek bir profesyonel. Bizimkiler anca shop yapsınlar, sahte hayatlarını paylaşsınlar, yabancı bloggerları copt paste yapsınlar. Tarz namına bir şey yok. Hepsi o kadar sıkıcı ki. Mesela ben melodi'ye de saygı duyuyorum. Öğretim görevlisi iken dürüstçe ben bu işte daha çok para kazanıyorum diyor dürüstçe ve bunu yapıyor. Biz de çoğunluğu eğitimsiz, kültürsüz, ingilizce bile bilmeyen insanlara para kazandırıyoruz. Zengin görünmek için pinterestten fotoğraf alan kendininmiş gibi paylaşan mı dersin, sponsorlu olmayınca asla bir şey paylaşmayan mı dersin, boyunu, fiziğini tamamen olduğundan farklı yansıtan ve buna kendini inandıran mı dersin, ananas yediği için bunu çok zengin bir olmak sanan ve paylaşıp ananas yazan mı dersin. Her türlüsü var. Yağmur vardar'a da saygı duyuyorum. Bence hayatımızı eğitimli ve bilinçli kadınlar influence etmeli, eğer birileri etmek zorundaysa.
7.
birkaç tanesi hariç kalanına maruz kalmak bünyemde çok tuhaf hislere yol açan güruhtur kendileri. hani dandik yaka mikrofonuyla dolaşarak kültür tanıttığını zanneden ama gariban köylünün rızkını yiyen aç programları olur. ne yöreyi tanıtır ne de bir işe yarar ama çok büyük şeyler başardığını zannederler. işte bu sunucularla bizim dandik influencerlarımız arasında çok bir fark yok.
geneli link kaydırtarak bunun iş olduğunu iddia ederler. bana göre küççük ya da büyük tüm işler bir kültür gerektirir ancak bizimkilerde ne bu hayat görüsü var, ne de aktaracak bir tecrübe. yabancı bloggerlara baktığımda, yaptıkları işe dair bir iki kelam edecek birikimleri olsun var. "ama bu benim işim!" diyerek savundukları şeyin iş olmadığını öğrenmeleri gerekir. mesela, sevin ya da sevmeyin ama görkem karman, sebibebi hatta selin ciğerci ürün tanıtarak başladıkları işi aynı sektörde kalarak çok başka boyutlara taşıdılar.
bazen yurtdışındaki influencerlara bakıyorum. tati olsun, olivia palermo olsun, chriselle lim olsun bu olayı iş olarak benimseyip çok başka noktalara taşıdılar. ekipleri, ofisleri ve uluslararası işbirlikleri var. iş dediğin böyle olur, diğer türlüsü parazit hayat tarzını benimsemekten başkası değil. dünya düzeni çok başka bir yöne akıyor ve bize yine vasatın altı düşüyor.
8.
Aşı olsalar da bi işe yarasalar. Malum ülkenin yarısı aşı ve bilim düşmanı. Gerçi onu da bedavaya yapmaz bu aç tayfa.
- ben biontech oldum ama size daha uygun fiyatlı benzerlerini buldum, sinovac için kaydırın(gizlinot: Lol)
9.
Güzide ülkemizde "bitaraf olan"ın "bertaraf" olacağının en güzel kanıtlarından biridir. Apolitiklikleri dönüp dolaşıp kendilerini vurmak üzere zira sosyal medya yasası meclisten geçerken hiçbirinden bir tepki görmedim. Şimdi ekmeklerini kazandıkları sosyal medya mecraları devlet tarafından birer birer yasaklanırken ne yapacaklarını merak ediyorum.
10.
Eleştirileri kaldıramıyorlarsa, yorumlardan ya da hayatlarıyla ilgili sorulardan hoşlanmıyorlarsa bu "işe" girmeliler. Konuşulmak istemiyorsan influencer olma, hayatını herkese gösterme. Evde yatmanızın tek bedeli buyken her yoruma laf yetiştirmek de garip. Bu konuda da yine en iyisi duygu. o da konuşulmak için çok çabaladığı için ciddiye almıyor yorumları eleştirileri hatta hoşuna gidiyor.