1. yüksek miktarda ciroların döndüğü kozmetik sektöründeki en sinir olduğum durum. örneğin yurt dışında Sephora mağazalarında Black Card sahipleri bir sürü indirim alabiliyor, yeni çıkan ürünleri hediye olarak alabiliyor ve puanlarıyla inanılmaz güzel ve oldukça iyi markaların setlerini alabiliyorlar. gelelim Mac'e. Amerika'da çok yaygın olan back to mac olayı burada niye yok mesela? alışverişlerimizle yüksek miktarda paralar kazandırdığımız bu şirketlerin bence pr larına mail atıp bu durumdan doğan sıkıntımızı paylaşabiliriz. bu konuda özellikle blogger sahipleri seslerini duyurabilir diye düşünüyorum. konuyla ilgili daha farklı ya da başka bir fikri olan yazarlarımız lütfen yazsın.
- süslü
- moda alışveriş
- kuaför & güzellik merkezi
- sağlık
- spor
- gönül işleri
- aile arkadaş ilişkileri
- cinsellik
- eğitim & kariyer
- seyahat
- pet
- sanat
- bürokrasi
- diğer
- linki kopyala
- şikayet et
- girdiler (31)
- medya (0)
cinsiyet: | kadın |
ten rengi: | beyaz tenli |
göz rengi: | açık kahverengi |
yaş: | 37 |
cilt alt tonu: | cool |
saç rengi: | koyu kestane |
2. sanırım sadece gratis in yaptığı indirimlerden dolayı the balm markasında olmayan durum. herkes bu konudaki şikayetlerinde haklı. ama tüketim çılgınlığı sadece bizim ülkede yok, kozmetik ve marka bağımlılığı yurt dışında da yaygın ama bizim ülkedeki gibi firmalar şark kurnazlığı yapmıyor. tamam vergiler yüksek onu anlarım da, fiyat politikalarında resmen eşşeğin kulağına su kaçırıyorlar. şikayetlerle beraber çözüm önerileri de sunarsak çok mutlu olurum. sonuçta bu firmalar tüketici aldıkça var olacaklar. adam akıllı 2-3 bloggerla iş birliği yapılıp, organize ve toplu bir şekilde tepki konulabilirse en azından farkındalık yaratırız diye düşünüyorum. firmanın merkezlerine mail atma fikri oldukça mantıklı geldi bana. bu konuda diğer süslüler de düşüncelerini yazarsa çok mutlu olurum.
cinsiyet: | kadın |
ten rengi: | beyaz tenli |
göz rengi: | açık kahverengi |
yaş: | 37 |
cilt alt tonu: | cool |
saç rengi: | koyu kestane |
3. back to mac olayını yabancı bloglarda okuduğumda burada da var zannedip büyük bir hayalkırıklığı yaşadığımı hatırlıyorum. onun dışında sephora'da uzun süredir black kart sahibi olmama rağmen daha hiç bir indiriminden yararlanabilmiş değilim çünkü indirimle ilgili zahmet edip bilgilendirmiyorlar yada kupon elime ulaşana kadar indirimin son günü falan oluyor. aynı şekilde sephora ve boyner'in parfüm dışında bu zamana kadar çok dişe dokunur bir kampanya yaptıklarını da görmüş değilim.
bu durumda türkiye'ye gelen too faced gibi, essie gibi markalar fiyatlarının yüksekliğinden ve hiç kampanya yapılmadığından ilgi görmüyor/göremiyor maalesef ve türkiye pazarından bir bir gidiyorlar.
kalan markalar da sınırlı seçenek olduklarından fiyat politikalarını değiştirmek, promosyonla, kampanyayla müşteri çekmek gibi zahmetlere hiç katlanmıyorlar. onun yerine bloggerlara bir iki bedava ürün göndererek ürünlerini delice övdürmeyi başarabiliyorlar nasıl olsa. son zamanlarda benefit ürünlerinin bir sürü mecrada övüldükçe övülmesi bunun en güzel örneklerinden biri.
bu konuda bilinçli bir kaç blogger dışında destek veren olacağını sanmıyorum. kişisel olarak firmalara mail atmak bir yöntem olabilir tabii ama sözlükte de konuyu gündemde tutmamızın fark yaratabileceğini düşünüyorum.
cinsiyet: | kadın |
cilt alt tonu: | cool |
saç rengi: | kızıl |
ten rengi: | beyaz tenli |
göz rengi: | koyu kahverengi |
4. Sürekli yurt dışına giden birisi olarak aradaki uçurumları her defasında gözlemliyorum. Türkiye'deki sephora ' ya adım atmaz oldum. Amerika'daki sephora'da çok sevdiğim bir olay var. Ürün satın almak için Sıraya girdiğinizde sağ ve Solda raflar vardır. Bu raflarda en popüler ürünlerin minik boyları bulunur. Fiyatı Daha uygundur. Belki de sonradan beğenmeyeceğiniz bir şeye çok para vermektense önce bu boyu alarak uygun fiyata deneme şansı elde edersiniz.
Türkiye'de sistemin en tepeden bozuk olduğu ve bu tarz şeylerin bir domino taşı etkisi yarattığını düşünürüm. Birçok konuya da böyle bakar böyle yaklaşırım . Nereye giderseniz gidin disiplin görmek mümkün değil. Herkes işini kılıfına uyduruyor. Klasik Türk mantığı. Bizde öncelikle "insana değer vermek" diye bir şey yok. Yine Amerika'da no 7 kozmetiğin aldığım ama renginden dolayı kullanmadığım fondöten için görevli bayan ne yapacağını şaşırdı. Süresi geçiği için götüremediğime çok üzüldü. En son cilt tonuma uygun fondöteni bulup yüzümde denedik ve bana o fondöteni minik bir kaba sıkıp verdi. Bunu kullanın hoşunuza giderse alırsınız dedi (gizlinot: hala kullanıyorum ). Yani bana bir şekilde no 7 kozmetik "değerli olduğumu" hissettirdi. Bunu bir firma çalışanı ile yapmayı basardı. Türkiye'ye dönüp bakarsak daha benim cilt tonunu bile bilmeyen insanlardan bahsediyoruz. Tester'ları eşe dosta dağıtan veya "kızım sen üç beş tane koy" diyen kadına "Üzgünüm herkesin faydalanmasını için sınırlı sayıda tester verebiliyorum" diyemeyen çalışandan ve bu çalışana bu bakış açısını, gerekli eğitimi vermeyen firmalardan bahsediyoruz. Demem o ki bir şeyler bozuk. Sistem bozuk. Bakış açısı "insanlara faydalı olmak" değil. Amerika gibi tüketim çılgını toplumda çok mu önemli insanlara faydalı olmak ? Orada da değil sonuçta mantık aynı "satın al ve tüket" ancak en azından beklediğimiz şu, başka ülkelerde para verirken bir şekilde karşılığında hediye veya kampanyalar alabiliyorlar burada neden almayalım?
Bana öyle geliyor ki bu biraz gelişmişlik ve vizyon ile ilgili. Elbette firmalar kampanyaları artırabilir. Elbette ikinci ürüne % 50 indirimler yapılabilir ve yapılsa ne de hoş olur. Zaten başlığın konusu bu :) ben farklı olarak bu milletin bahsettiğim kafada olacağına inanmadığımı da dile getirmek isterim. Oldukça karamsar bakıyor olabilirim. Umut verici cümleler duymayı gerçekten isterim. Sürekli mukayese eden birisi olarak gerçekten durum vahim.
Yarın bir gün kampanya da olur bedava ürün de olur ki umarım olur. Fakat bir nokta var hala o amerkadaki no 7 kozmetik çalışanı gibi gerçekten "benim faydama" bir hizmet alır mıyım yoksa hala kozmetik mağazasında yürürken alakasız fondötenleri Cildime deneyen kimseler ile muhatap mı olurum işte büyük bir soru işareti. Bu sadece cilt tonu ile ilgili değil birçok şeyi kapsayan bir örnek.
Özet; çeşitli şekillerde talebimizi dile getirebilir ve kampanyalar olmasını sağlayabiliriz buna inanıyorum. Eğer istersek ve çoğunluk buna ses olabilirse. Ama sistemin tepeden bozuk olduğunu düşündüğüm bu ülkede kozmetik alanında -konumuz bu olduğu için -"insana bakış, insana değer verme" şeklinde bir adım olacağını pek sanmıyorum. Kısaca bu indirimlerin yurt dışındaki gibi bize "vuaaav" dedirteceğini, kendimizi öyle değerli hissettireceğini sanmıyorum...
cinsiyet: | kadın |
cilt alt tonu: | cool |
alerjik cilt: | hayır |
saç rengi: | koyu kestane |
saç kalınlığı: | kalın telli |
kepekli saç: | hayır |
ten rengi: | buğday tenli |
cilt tipi: | karma |
göz rengi: | koyu kahverengi |
saç şekli: | dalgalı |
saç tipi: | kuru |
5. kesinlikle katılıyorum bu kadar alışveriş yapıp bir de üstüne %18 KDV ödüyoruz. Elbette ki para kaynakları olan biz tüketicilere minik jestler, indirimler, puan biriktirme kartları yapmalılar. Kızlar bu sektörün hedef kitlesi biziz. Biraz daha talepkar olabiliriz diye düşünüyorum. Sevgili bloggerlar bi el atın…
cinsiyet: | kadın |
cilt alt tonu: | warm |
alerjik cilt: | evet |
saç rengi: | sarı |
saç kalınlığı: | ince telli |
kepekli saç: | hayır |
ten rengi: | beyaz tenli |
cilt tipi: | karma |
göz rengi: | koyu kahverengi |
saç şekli: | dalgalı |
saç tipi: | normal |
6. Türk milleti zengindir onlara 5 desek de alırlar 10 desek de alırlar gibi bi mantık var dağıtıcı (distribütör) firmalarda. Müşterilerin gönlünü yapıp uzun süreli satıştansa tek seferde ürün satıp müsterinin bir daha gelmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Firmalar o testerlerı satıcı kişiler kullansın diye göndermiyor. Ki o satıcılar da bizlere denememiz için vermeleri gereken ürünleri bize vermeyip kendileri kullanarak bile kul hakkına girmiş oluyorlar. Hadi tester muhabbetini geçelim. Gratiste kasa yanlarındaki deneme boy ürünler satılıyor gayet uygun fiyatlara. denemek istediğim ürünlerin önce küçük boylarından alıyorum beğenmediğimde zaten çok para vermedim diyerek içim yanmıyor. Ama begendiysem ertesi gün gidip o ürünün büyük boyundan alıyorum ve her büyük boy ürün bitirdiğimde gidip aynısını tekrar alıyorum. Bunlar müsteri memnuniyeti için uzun vadede para kazanmak için lazım olan seyler, zaten yapılması gerekenler. Sephoradan örnegin high end marka bir ürün aldığımda ve ürünü beğenmediğimde param tamamen boşa gidiyor ve bir daha ürün alacağım zaman yüz bin kere düşünüp araştırıyorum hem zamanıma hem de parama yazık oluyor. Halbuki sık sık kampanya yapsalar, testerları müşterilerle paylaşsalar, onu da geçtim en azından ürünlerin deneme boylarını satsalar iki taraf da memnun kalır. Kısa vadede belki cok para kazanıyor bu şirketler ama uzun vadede düşününce işler öyle olmuyor. Türkiyeye Daha çok marka gelmesini isterken olanlar teker teker cekiliyorlar piyasadan. Cünkü müsteri dilinden anlamayan, ne koparsam kar diye iş yapan dağıtıcı firmalar mevcut bu ülkede. Halbuki kararında bonkörlük içeren satış politikaları olsa, sattıkları ürünleri tanıyan anlayışlı müşteriyi kıyafetine göre yargılamayan kişileri işe alsalar, müşteriye denemesi için belli miktarda ürün hediye etseler veya satsalar hem firma kazanıcak hem de müşteri severek memnuniyetle alışveriş yapıcak. Bu konuda sesimizi duyurmalı şikayetlerimizi dile getirmekten cekinmemeliyiz
7. (gbkz: yurtdışı kozmetik yasağı) ile şımaran firmaların türkiye'deki kozmetik kullanıcılarını parmağında oynattığı bir gerçek. bu konuda gerçekten örgütlü bir kozmetik diyetine girmemiz ve tepkimizi belli etmemiz gerekiyor, ancak genel tüketici profili güç gösterisini kozmetik alışverişi ile de sağladığı için önce o güç gösterisini bitirmek gerekiyor.
cinsiyet: | kadın |
ten rengi: | beyaz tenli |
göz rengi: | ela |
yaş: | 40 |
cilt alt tonu: | warm |
saç rengi: | kestane |
8. ya hediyesini geçtim de şu tester olayı çok saçma gerçekten. ben makyaj konusunda tok gözlüyüm, önceliğimi eksiklerime veririm ama cildim biraz farklı olduğundan her ürün uymuyor. en doğal hakkım benim tester istemek. bir kaç kez denemeden ürün alma gafletinde bulundum yazık günah duruyor orda boş boş. en basitinden ruj alacağım, bilmem lazım dokusunu, kalıcılığını, çizgilere dolup dolmadığını. e tester yok? mecbur "biraz kalsın eğer beğenirsem dokusunu alacağım" diyorum. böyle olunca "pis fakir" bakışlarını bu sektörde hakediyorum sanırım. zaten 3 dolarlık ruju 15 liraya satıyorsunuz allah aşkına bu neyin havası. ya fondoten alacağım ulan belki sivilcelendirecek beni?
bence bu işin sonu internetle gelecek. insanlar tüketim çılgınlığına kaptırsa da kendilerini en azından bilinçleniyorlar. verginin vergisini ödüyoruz ya bu ne saçmalık?
cinsiyet: | kadın |
cilt alt tonu: | cool |
saç rengi: | siyah |
ten rengi: | beyaz tenli |
göz rengi: | yeşil |
9. Sözlük biraz daha geniş çevrelere yayılınca bu başlığın etkisinin bol olacağını düşündüğüm mevzu. Ya yasak kalksın ya da bir şeyler yapın, biz salak mıyız?
Up!
cinsiyet: | kadın |
cilt alt tonu: | cool |
alerjik cilt: | evet |
saç rengi: | kızıl |
saç kalınlığı: | ince telli |
kepekli saç: | hayır |
ten rengi: | beyaz tenli |
cilt tipi: | kuru |
göz rengi: | mavi |
saç şekli: | dalgalı |
saç tipi: | kuru |
10. türk insanını söğüşlemenin kolay olduğunu keşfeden firmaların ufak çaplı oyunlarından biri. tek yol boykot gibi görünüyor.
yani bu firmalardan hiçbir şey almazsanız... mecburen kampanya yapacaklardır ve fiyatlarını indireceklerdir.
sorun şu ki, yapabilecek olan var mıdır?
cinsiyet: | kadın |
ten rengi: | beyaz tenli |
göz rengi: | ela |
yaş: | 36 |
cilt alt tonu: | nötr |
saç rengi: | kızıl |