1. 1971 yapımı bir türk filmi. filiz akın, cüneyt arkın, zuhal aktan ve önder somer'in başrolünü paylaştığı ve bülent oran'ın hayal gücüyle coşturduğu değişik bir film.
---spoiler---
senarist bir buçuk saatlik bir filme ne kadar acı sığdırabilirse sığdırmış. filmin başındaki dış sesli anlatım filmin devamında da olsa olurmuş, bu tarz filmleri seviyorum. fatoş (filiz akın), herkesin çok sevdiği, iyi kalpli bir hemşiredir. ekrem (cüneyt arkın) de iyi kalpli bir şarkıcıdır. (gizlinot: yeşilçam filmlerinde en sevdiğim çekimlerden biri de oyuncunun fotoğrafının üstüne 45'lik plaklar atılması, dönemin dergilerinin ve kartpostallarının gösterilmesi vb. bu sayede karakterin ne kadar meşhur olduğu gösteriliyor.) çok iyi olduklarını anlamışsınızdır umarım, melek gibiler, sıfır falso.
fatoş, ekrem'in kariyerine engel olmamak için düğün günü kaçar. (gizlinot: evleniyorsunuz diye niye işlerinizi bırakıyorsunuz kuzum? insanın yuva kurunca daha çok çalışması gerekmez mi, nereden geliyor bu değirmenin suyu?) ekrem, fatoş'un bir uçak kazasında öldüğünü öğrenince (aslında fatoş uçağı kaçırmıştır ve hayattadır) ona aşık olan amcasının kızı jale'yle (zuhal aktan) bir mantık evliliği yapar. ekrem, bir araba kazası geçirip kör olur ve bir tesadüf sonucu onu bulan fatoş onun hemşiresi olur. önder somer'i bininci kez ikinci adam olarak kullanıp bir aşk dörtgeni yaratmadığı için senaristi tebrik ederim.
absürt tesadüfler ve can sıkıcı klişeler (gizlinot: fatoş'un hisarın tepesinde olduğunu ve intihar edeceğini nereden anladınız? kamil'in fatoş'la karşılaşma olasılığı yüzde kaçtır?) her zamanki gibi bolca mevcut ama filmi beğendim. jale'nin annesi ve fitneci arkadaşı dışında her karakterin şaşırtıcı biçimde olgun ve nazik oluşu; esas kızın ve esas erkeğin neşe içinde kavuştuğu bir final yerine yerine jale'nin koltuğunun boş kalması, aşkı yüzünden denize doğru yürüyerek intihar etmesi (gizlinot: değmezdi, keşke etmeseydi orası ayrı konu ama o zaman da melodram olmazdı.) gibi duygusal bir finalin tercih edilmesi; çekimlerin ve kurgunun başarılı olması gibi unsurlar göz önüne alındığında kayda değer bir iş olmuş.
''murat: 'evet'lerin en güzelini söyledin yavrum... ama ağlaman üzdü beni.
fatoş: heyecandan ölmediğime dua et.''
---spoiler---