1.
Eve çıktığı arkadaş konusunda şanslı olanlardanım. Üniversitenin ilk yılında yurtta kaldım. Ev arkadaşımla orada tanıştım zaten bir yıl boyunca yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi aramızda hiçbir şeyin lafı olmadı. 2 yıldır aynı evdeyiz ve tek bir sorun bile yaşamadık. Bence bunun püf noktası maddi manevi fark etmez karşımdakini kırar mıyım diye düşünmeden gözünüze çarpan her şeyi birbirinizle paylaşmak. Eve çıkmayı düşünen arkadaşlara tavsiyem aman herkesin zaten kendi odası olur masrafları paylaşırız gibi düşünmeyin. Yeri geliyor bir derdiniz olunca en yakınınızdaki kişi ev arkadaşınız oluyor. Bu yüzden eve çıkmadan önce her detayı her soru işaretini arkadaşınızla paylaşmak gerekiyor. Bence herkes hem yurt hem öğrenci evini yaşamalı.
2.
çay, makarna ve yumurta üçlüsünün asla eksik olmadığı evdir. yaratıcılık sınır tanımaz bu evlerde her şey, başka bir şeyin yerine kullanılabilir bulaşık deterjanıyla tüm evi temizleyip, ütü derdinin genelde olmadığı evlerdir. özellikle erkek öğrencilerin kaldığı bir evse en taze yemek en az bir 3-4 günlüktür. sigara, nem ve yer yer küf kokusu evin organik bir yaşam alanı olduğunun göstergesidir adeta. metrekareye düşen insan sayısının belli dönemlerde artışı bir yana, tamamen bu durumdan bağımsız olarak en az 3 katı kadar teki bulunamayan, bir kısmıysa asla bulunmak dahi istenmeyen çoraplarla örülüdür dersem abartmam sanırım. vize ve final dönemlerinde içeriye girmek biraz cesaret ister, her an her şey çıkabilir çünkü. koltuğun altından yaz günü bere, kışın da dondurma külahı çıktığına şahit oldum.(gizlinot: swh )
temizlik konusunda erkekler müthiş titiz davranıyorlar, mesela temizlenmiş bir evde ekstra bulaşık çıkarmamak adına bir bardak tanınmayacak hale gelene kadar kullanılabilir ki bu sık rastlanan bir durum zaten.günlerce bulunamayan çay kaşıklarının kalemliklerden çıkabiliyor oluşu da yaratıcı insan zekasının minik bir örneğidir yine.
işin esprisi bir yana insanları gerçekten tanımak istiyorsanız öğrenci evleri bunun için en uygun alanlardır. eve çıktığınız insanın, sizin tanıdığınızdan çok farklı bir birey olabilmesi, hayat boyu edinilen en önemli tecrübeler listesinde sağlam bir yer edinir kendisine. bunun yanında sohbeti çok güzel, içilen bir bardak çaydan bile ayrı lezzet almanıza sebep olan insanlarla bir şekilde yolunuz kesişirse o evler size amacının yanında en büyük kazanımı sağlamış demektir zaten. vaktiyle edindiğim en iyi arkadaşın, o dönemki erkek arkadaşımın ev arkadaşı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. kendisinden bana kalan en önemli şeydir o çünkü.
3.
bir kısmı pis oluyor tamam ama arkadaşlarımın evlerinde geçirdiğim zamanlar hep başka bende. üniversite hayatımın en güzel zamanlarının bir kısmı öğrenci evlerimizde geçti. kız arkadaşlarım için aynı şeyi çok söyleyemeyeceğim, çoğu titizdi ama erkeklerin evi fena oluyor ya. bir dönem mutfak ağzına kadar bulaşık dolar. su içecek tek bir şey kalmayıncaya kadar bekliyorlardı. sonra yıka babam yıka. e kapı arkaları evin boş kısımlarında illa ki tozlar birikir, uçuşur. yemek sonrası bulaşık birine kitlenmeye çalışılır. yatıya bir misafir varsa çekyatın altından bir battaniye bir yastık verilir ama allah bilir o yastık ve battaniyeyle daha önce kimler yattı:) sabah kahvaltısında ya yumpat olur ya da patates kızartılır. oturulan apartmanda gıcık bir kapıcı ya da hacı amca varsa girip çıkarken dikkat edilir. sabah kahvaltı için alınacak ekmek yine birinin üstüne atılmaya çalışılır. şimdi kim gidecek markete. en güzel zamanları da; kalabalık cümbür cemaat doluşursun eve herkes bir taraftan sofrayı kurar, iyi yemek yapanlar ocağın başına alınır. pişen yemek belki kötü olur ama yine de eğlendiğin, sevdiğin insanlarla aldığın tat çok güzeldir.