1.
"Bütün hayvanlar eşittir, bazıları daha eşittir." sözünü akıllara kazıyan güzide eser.
hayvan çiftliği, 1984, ada, sineklerin tanrısı temelde aynı fikrin farklı taraflarını gösteren kitaplardır, tamamlayıcıdır..
2.
celal üster çevirisi ile, can yayınlarından çıkmış olan, george orwell'in yazdığı fabl tarzında hiciv romanıdır. çok kolay okunan akıcı bir kitaptır ancak sıkı bir tarih ve komünizm bilgisi gerektirir. kitabı okuduktan sonra kitapla ilgili daha çok okuyunca bunu anladım.
kitabın konusundan bihaber olarak okumaya başlayanlara önsözü spoiler olabilir.
.................................spoiler.....................................
Kitaptaki her hayvanin ve her olayin aslinda gercek kisi ve olaylari temsil etmesi açisindan zamaninda orwell' in gayet de cesurca kaleme aldigi ve inandigi komunizm düşüncesine belki de en ağir eleştiriyi yaptiği bir kitaptir. koca reis lenin ya da marx'dır, snowball troçki, napoleon ise stalin'dir. kitabın başındaki hep beraber kazandıkları ideal eşit yaşam, domuzların bize daha fazla yiyecek, daha iyi yatacak yer gibi önce ehh denilebilecek ayrıcalıkları giderek diktatör bir yaşama dönmüş ve hazin bir sona ulaşmıştır.
Kitaptaki eşek benjamin her şeyden vazgecmis, alayci entellektuel bir karakterdedir. Bu da orwell'in yansimasidir. Okuma yazma bilmesine rağmen bunu hiç bir şekilde dile getirmeyen benjamin kitabin başinda koca reis'in söylediği "bütün hayvanlar eşittir" i, çiftlikteki hayvanların uğradiklari hazin sonu idrak etmeleri icin, domuzlar tarafindan "bütün hayvanlar eşittir ama bazi hayvanlar daha eşittir" şeklinde değiştirilmiş haliyle okumuştur artık.
Kitabin bir özeti de (link: https://www.facebook.com/theanarchycats/photos/a.454466214589167.92920.451734584862330/1022445617791221/?type=3&theater "komünizm sadece teoride çalışır") budur.
(gizlinot: kedi hakli) (:
...............................Spoiler..............................
3.
(gbkz: can yayınları)'nın çevirisinden okuduğum, çok beğendiğim bir devrim trajedisi öyküsüdür.
bir amacın nasıl saptığını, insanların alıştığı düzenin çarklarına nasıl kolay uyum sağladığını öyle yalın anlatır ki..
incecik bir kitap, bir çırpıda biter ama belki de daha önceleri inandığınız bir çok şeyi temelinden sarsar
4.
Hayvan Çiftliği, Çarlık devrimi, sosyalizm ve Stalin dönemine sert bir eleştiri olarak yazılmış ama yıllar geçtikten sonra dünyanın diğer yerlerinde de düzenlerin nasıl şekilleneceğini ve sistemin nasıl işlediğini anlatıyor. Kitap kokuşmuş düzeni, adaletsizliği ve ayrımcılığı, gücü eline geçirenin diğerlerini nasıl sömürdüğünü çok güzel benzetmelerle anlatıyor. Aynı zamanda günümüzden de bir çok ortak noktayı görebiliyorsunuz. Bulundukları konuma göre hayvanların seçilişi de çok zekice yapılmış.peksuslusayılmam'ın da dediği gibi kolayca okunan bir kitap, herkesin okumasını öneriririm.
5.
George Orwell'ın Hayvan çiftliği kitabı hep bahsini duyduğum ama hakkında pek fazla bilgimin olmadığı bir kitaptı. Bu yüzden önyargısız bir şekilde başladım okumaya.
---spoiler---
şimdi biraz kitabın içeriğinden bahsetmek istiyorum. Kitap yaşlı ve bilge bir domuzun önderliğinde, çiftliğin sahibine ve çiftlik sistemine karşı çıkarılan bir isyanla başlıyor. önder bir domuz olsa da çiftlikteki bütün hayvanlar katılıyor ve birlik oluyorlar. amaçları adil ve huzurlu bir hayvan çiftliğinde yaşamak. ama sayfaları çevirdikçe hayvanlar insanların bazı özelliklerine özenip sahip olmaya, haksızlıklar yapmaya, ''hayvanlar kardeştir.'' ilkesini bırakıp domuzlara ayrıcalıklar yapmaya başlarlar.
kitabın sonu benim için çok sarsıcıydı. son sayfaya kadar gelişen olaylar sinyaller yaksa da en sonunda hayvanların yani domuzların da insanlarla aynı masada sandalyelerde, çatal bıçak kullanarak iş konuşması, pazarlık yapması, espriler yapıp gülüşmesi, diğer hayvanları işçi hatta sömürdükleri köleler gibi görmeleri beni çok etkiledi.
kitabın son sahnesindeyse diğer hayvanlar dışarıdan masadaki domuzlar ve insanları izlerken korkunç bir gerçeğin farkına vardı: domuzların yüzleri yavaş yavaş şekil değiştiriyor, en sonundaysa insanlarla domuzları birbirinden ayırt etmek imkansız hale geliyordu.
---spoiler---
bu kitap çok uzun olmasa da benim için çok anlamlı bir kitap oldu. bana birçok konuda farkındalık kazandırdı. çevirmenin (gizlinot: celal üster) yazdığı önsözdeyse hayvanların birer ülkeyi sembol etmesi özellikle kitabı bitirdikten sonra ufkumu fazlasıyla açtı.
6.
iletişim fakültesinde okuyanlara ilk okutulan kitaplardan biridir. ikincisi için (bkz: 1984)
müthiş bir sistem eleştirisi kitabıdır. kurgusu hayvanlar üzerinden kapitalizm sistemini eleştiri şeklindedir. bu alandaki en sevdiğim kitaplarda ilk beşe girer. yazarı goerge orwell'ın hayatı da okunasıdır, tavsiye ederim.
7.
(bkz: Hayvan çiftliği)
Pembe kapağının üstündeki domuzcuk, içini okumaya başladığınız an hayvanlar üzerinden yapılan kurgu ile çocuk kitabını andırsada, tam manasıyla yaşadığımız hayatı anlamak ve anlamlandırmak için okumamız gereken bir kitap. İnsanların iktidar uğruna nasıl değişebileceği, uğruna canını feda edebileceği ideallerinden çıkar için nasıl vazgeçebileceği hayvanlar üzerinden anlatılmasıyla dahada ilginç kılıyor bu kitabı. Kitabı okumaya başladıktan sonra öyle kaptırıyorsunuz ki kendinizi oradaki hayvanların mücadelesi sizin mücadeleniz, hüznü sizin hüznünüz oluyor. Herkesin bu kitaptan çıkarabileceği bir mesaj olduğunu düşünüyorum. O yüzden alın,okuyun,saklayın, ileride çocuğunuza okuyabileceği çok güzel bir kitap bırakın. Bu kitap lenin ve stalin dönemine gönderme yaptığı halde, tarihteki kişiler değişsede yaşananlar değişmiyor. Muhtelemen ileridede değişmez...
Bu arada;
"Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir."
8 mayıs 2018 13:29
8 mayıs 2018 13:31