yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (14)
    • medya (0)

    1. yapılan tüm diyetlere ve sporlara rağmen inatla verilemeyen kiloların sorumlusu bu hastalıktır sevgili süslüler. kendimi bildim bileli hep kilolu bir insan oldum. gitmediğim diyetisyen mi kalmadı, yapmadığım diyet mi. her denemem hüsranla sonuçlandı. üzerinize afiyet turşu suyuna ekmek bana bana yiyen bir çocukluk yaşamış olmamdan mütevellit artık kilo verememe durumumu iştahıma bağlayıp bünyesel bir özellik olarak kabul ettim. lakin bundan 5 sene önce üniversiteyi kazanarak şehir değişikliği yaşadım. birkaç ay sonra avuç avuç tabir ettiğimiz saç dökülmesi problemi beni doktor doktor gezmeye sevk etti. neyse çok uzatmayayım, yapılan tahlillerim sonucu haşimato olduğum ortaya çıktı. yıllardır veremediğim ve hem fiziksel hem de psikolojik açıdan beni çok yıpratan kilolarımın sebebinin de bu hastalık olduğu ortaya çıktı. dönem dönem ultrasona girerek ve kan tahlillerim sonucu doktorumun ihtiyacım olan doz değişiklerini yaparak kullandırdığı ufacık bir hap ile tedavime devam ediyorum.

    doktorumdan edindiğim kadarıyla bu hastalık çok yoğun stres dönemlerinde açığa çıkarmış. bahsettiğimiz dönem de benim öss sonrama geldiği için sanırım bu, benim için doğru bir teşhis.

    velhassıl kelam, "su içsem yarıyor."cuların bir de üstüne yoğun saç dökülmesi, kansızlık, halsizlik yaşayanların mutlaka bir endokrinoloji uzmanına görünmelerini tavsiye ederim. ihmal etmeyin, lütfen gidip bir doktora danışın.

    meraklı süslülere not: tiroid tedavimin yanı sıra diyetisyen desteği ile 8-9 ay gibi bir sürede 15 kilo verdim. hala daha tedavim devam ediyor. 5 senem oldu ve nevrimin dönüp kendimi yemeğe verdiğim zamanlarda dahi çok büyük kilolar almıyorum, aldığım 3-5 kiloyu da yemek ölçülerimi insani boyutlara indirip azıcık da spor yaptığımda rahatlıkla verebiliyorum :)

    3 haziran 2014 15:30

    2. 3 yıl önce, doktordan evvel annemin "sende bir anormallik var, kan tahlili yaptır hemen" diyerek hissikablelvuku yöntemiyle teşhis koyduğu, alanında 1 numara olan doktorum Metin Özata'nın tedavisi sonucu 1 yıllık ilaç kullanımıyla kontrol altına aldığım hastalığımdır. 2 yıldır antikorlar olmasa da (gizlinot: ki mümkün değil, açıklayacağım) hormonlar açısından normal değerlerde seyrediyor bende.

    Öncelikle dışarıdan bir etkenle ortaya çıkmaz, yıllarca tetikte bekler ve uygun zamanda saldırır. Çünkü %99 genetiktir ve hatta doktoruma göre anne-kız hastalığı olarak bilinir. Oto-immün hastalıklar sınıfındadır. Basit tabirle vücudun kendi kendisine savaş açması olarak tanımlanabilir. Vücut tiroit bezlerini yabancı bir madde olarak gördüğü için doğuştan itibaren onları yok etmek üzere programlanmıştır ve amacına ulaşmak için aşırı düzeyde antikor üretir. Bunlar anti-tpo ve anti-tg olarak tahlillerde kendisini gösterir. Hormonal değerler (st4, st3, tsh) normal olsa da bu değerler her zaman yüksektir (gizlinot: annem ve 2 yıldır ben) ancak bu hastalığın tedavi gerektirdiği aşamada olduğunu göstermez. Bu değerleri düşürmek mümkündür ama normal seviyelere gelmesi imkansızdır. Örneğin bana ilk teşhis konduğunda 0-9 arası olması gereken 1200 çıkmıştı, şu an ise 400 civarı ve bu normal kabul ediliyor.

    Bağışıklık sistemi hala tiroit bezlerini yok etme hedefi taşıyor ancak tiroit bezleri etkilenmemeyi başaracak kadar güçlü şimdilik. Bu aşamaya gelmemde kuşkusuz, 3 yıldır iyotsuz tuz kullanmamın, aralıksız olarak Solgar'ın selenyum hapını kullanmamın (gizlinot: doktorumun tavsiyesi), dışarıdan mümkün olduğunca yemek yememeye çalışmamın ve düzenli ultrason/kan tahlili kontrollerinin etkisi büyük.

    Haşimoto tiroidi (ki kendisini bulan Japon doktor Hakaru Hashimoto'nun ismini taşır) önce hiper-tiroidi olarak semptom gösterir sonrasında ise tiroit bezlerinde yıkım başladığı için hipo-tiroidi olarak seyreder. Benimki hiper aşamasında teşhis edildiği için 1 yıl gibi bu hastalık için kısa sayılacak bir sürede tedavi edilebildi. Buradan, çarpıntı şikayetiyle gittiğim, her türlü ekg, efor testi vs yaptırıp kan testi istemeyerek teşhisimi 3 ay kadar geciktiren kardiyoloğa da selam ederim.

    Ben de ilk öğrendiğimde kendimi yataklara atıp, ömür boyu ilaç kullanacağım, kilo alacağım diye hunharca ağlamıştım ama bu stres, üzüntü bir işe yaramadığı gibi hastalığın seyrini de olumsuz etkiliyor yoldaşlarım. Bununla yaşamayı öğrenmek, beslenmeye dikkat etmek ve kontrolleri aksatmamak çok önemli. Kafaya taktıkça daha çok yan etkisini görür olacaksınız, o yüzden değiştiremeyeceğiniz şeyi kabullenmek en azından iç huzuru korumayı sağlıyor. sağlıcakla.

    29 kasım 2016 17:08

    3. "en iyi ihtimalle kilolu,kısır ve hayatı boyunca depresyon halinde yaşayan bir kadın en kötü ihtimalle ise lenfoma/tiroid kanseri olacaksın."

    bu cümleye lütfen inanmayın, bu cümleyi size sarf eden insana lütfen sadece tebessüm etmekle yetinin sevgili yol arkadaşlarım. hele teşhisiniz yeni konuldu ise lütfen ama lütfen internette dolaşmayı, haşimato ile ilgili ne varsa okumayı, olumsuz bütün yorumları üstünüze çekmeyi bırakın. her zaman kötü günlerimiz olacaktır. önemli olan o kötü günlere nasıl tepki gösterdiğindir, mutluluğunu belirleyecek olan budur :)

    üzülmeyin,haşimato bir uyanıştır, daha sağlıkla yaşarsanız iyilik olur.

    ben biraz kendi hikayemden bahsetmek istiyorum,

    benim bademciklerim yok

    benim tükürük bezlerim yok

    benim tiroid bezim çalışmıyor denecek hızda

    benim bolca nodüllerim var

    benim bir de nurtopu gibi bir haşimatom var. anlayacağınız boğaz bölgem en kıymetli, en gözüm gibi baktığım alanım. ha vüducumun her yeri kıymetli ve her hücremi seviyorum o ayrı tabi. ama işte her vücudun bir nazlısı olur hesabı benimki de boğazım.

    yıllar evvel sigarayı bıraktım. yine yıllar evvel sağlıklı - organik beslenmeye başladım. sonra birden kalp çarpıntım başladı, saç diplerim kaşınmaya, sinirliliğim tavan yapmaya, hep bi iç sıkıntısı hali ve kabızlık sorunu geldi sonra. düzenli tahlil yaptırsam da hiç bir akıllı doktorun aklına şu kızın bir de hormonlarına bakalım demek gelmemiş olacaktı ki sevgili iç hastalıkları uzmanı dr. tuğba hanım o tahlillerimi de görmek istedi. sonuç: haşimato tiroidi. ilk başta hiç önemsemedim, çünkü ne olduğunu bile bilmiyordum sonra bir endokrin macerası sonra korkutucu gerçekleri bir bir sıralayan soğuk ses tonlu doktorlar.. o gün hastaneden ağlayarak çıktım ben, bi elimde telefon googlea yazmaya çalışıyorum bir bir nedir bu haşimato diye, doktoru doğrular nice bilgi çıkıyor önüme. sonra film şeridi gibi önümden geçiyor günlerim, "demek geçmeyen sivilcelerim nedeni buymuş","depresyon halim bundanmış", "bağırıp çağırmalarım?!", "demek bundan hep uyku halindeyim", "kabızlık,kabızlık,kabızlık"... bu panik ve korku hali tam 1 hafta sürdü bende. kendimi kanser ilan ettim o hafta, izlanda uçak biletlerine bakmaya başladım, sanki iki haftalık ömrüm kalmış gibi, ölmeden önce gidip göreyim diye. facebookta haşimato gruplarına üye oldum hemen, ağlayanlar feryat figan, herkes kader mahkumu gibi, gözlerimi kırpmadan okuyorum hikayeleri.. yetmedi yabancı kaynaklara göz atmaya başladım. tokat gibi şeyler okudum! yahu bu hastalığı yenmiş insanlar bile varmış. gözlerim dola dola okudum autoimmune paleo makalelerini. bir çok yol arkadaşıyla tanıştım bu esnada çoğunlukla yabancıydılar ve yine çoğunlukla olumluydular da. nedense biz türkler her şeyi duygusala ve olumsuzluğa bağladığımız için durumu daha da kötüleştiriyoruz. evet sonrasında bir işi oluruna bırakma hali bir salmışlık yükü biniyor omza ama hayatı bu şekilde aynı haliyle sürdürmek de bir fayda sağlamıyor aksine daha çok zarar. çünkü önemli olan neler yaşadığın değil yaşadıklarınla nasıl başa çıktığındır.

    benim başa çıkma yöntemlerim şu şekilde oldu/hala da devam ediyor bu süreç. çünkü bu artık benim yaşama stilim haline gelmiş durumda. sözlükte sıkça "bugün ne yedim" başlığı altında günlük menülerimi yazmaya çalışıyorum ve bolca da eksi alıyorum tabi. bunun nedeni tam teşekküllü sağlıklı insan gibi yiyor olmamamdan kaynaklıyor ama ben buna takılmıyorum çünkü ben "sağlıklı" bir insan olabilmek için böyle besleniyorum. benim sağlıklı halim yazdığım menüleri yediğim zamanki halimdir. o yüzden eksileyenlerin de canı sağ olsun, çünkü aynı yemeği herkesin aynı şekilde yemesi gerektiği öğretilmiş onlara.

    ee çok konuştun yirmieylul ne yiyelim ne yapalım nasıl davranalım?

    1. doktorunuz ne öneriyorsa o. ama doktor var doktor var. imkanınız varsa iyi bir endokrin uzmanına gidin, imkanınız yoksa iyi bir üniversite profesörüne görünün. memnun kaldığınız doktorun elini bırakmayın, uzun yıllar beraber yürüyeceksiniz çünkü aynı yolda.

    2. iyotsuz tuz alın. ben pembe himalaya kullanıyorum.

    3. haşimato otoimmün bir hastalıktır. otoimmün hastalıkların dönüşüm sürecinden bir önceki evre sızıntılı bağırsak sendromudur. yani bizim aslında ilk öncelikle bağırsaklarımızı tamir etmemiz gerekiyor. bağışıklığımızı. sindirilmeleri kolay ve bağırsak duvarlarını tamir etmeye destek olacak besinler tüketmemiz gerekiyor. nedir bunlar? fermente ürünler, probiyotikler (ev yoğurdu,ev kefiri), kemik suyu, buharda pişmiş sebzeler, bol yeşillikler, sağlıklı yağlar.

    4.bol bol pancar. yaprağı, sapı, kendisi.

    5.paleo diyeti hakkında fikir edinin ve uygulamaya çalışın. evet çok zor ama diyorum ya çalışın. açıkçası ben de tam anlamıyla yerine getiremiyorum ama çalışıyorum, ki bu da bir şeydir. öncelikle şöyle başlayabilirsiniz, alışkanlıklarınızın envanterini çıkarın ve şunu sorun: "ben neyi iyi yapabiliyorum? ben neyi kolay yapabiliyorum?" ekmeği az tüketiyorum e o zaman bırakmam zor olmayacak gibi..

    6.pirinç de gluten yok ama çok da masum değil biliyorsunuz. bakliyat tüketirken de temkinli olmak da fayda var. eğer diyelim mercimek yemeği yapacağız o zaman mercimeğimizi en az 18 saat az karbonatlı ılık suda bekletiyoruz ki bağırsaklarımıza zarar vermesin.

    peki ne yemememiz gerekiyor?

    -gluten! gluten deyince çoğumuzun aklına direkt ekmek geliyor ama peynir de süt de yulaf da bakliyatta arpa da irmik de tarhana da bulgur da un da .. hemen hemen çoğu besin de gluten var. yapılması gereken bir ürün alırken etiket okumak. yalnız yaşıyorsak şayet mutfaktaki gluten içeren öğeleri komşulara dağıtmak, dolabı temizlemek.

    -kutu/konserve ürünler

    -ağır metal içeren yiyecekler. ton ve somon balıkları

    -gdolu besinler

    -mevsiminde olmayan sebze/meyveler

    -rafine şeker

    -paketli ürünler

    -dondurulmuş gıdalar

    -Brokoli, turp, beyaz lahana, karnabahar, brüksel lahanası, kırmızı turp, şeftali, armut, kiraz.. gibi Troit hormonlarının çalışmasını azaltan besinler. bunları hayatımızdan temelli çıkarmamız çok zor. ama dikkatli tüketmeye çalışabiliriz, ya da bu gruptaki sebzeleri yoğun pişirerek yiyebiliriz, çiğden yemek sakıncalı çünkü.

    peki nasıl yaşamamız gerekiyor?

    -biliyorum çok zor ama stressiz yaşamamız.

    -sigarayı ve içkiyi bırakın. özellikle bira. ben özel günlerde bir kadeh şarap içmeye devam ediyorum.

    -plastiği mümkün mertebe hayatınızdan çıkarın.

    -zararlı kimyasalları hayatınızdan çıkarmaya çalışın. deodorant, sıvı sabun vs.

    -pazar alışverişine çıkın, marketlerden çok sık sebze-meyve almamaya özen gösterin.

    -detox yapın ara ara.

    -rahmetle andığım dr aidin salih'in gerçek tıp adlı kitabını alın. size iyi gelecektir. maneviyat ve şifa bir arada. aralıklı oruçlar hakkında bilgiler edinceksiniz.

    -Nörolog David Perlmutter'in tahıl beyin adlı kitabını okuyun. gluten neymiş ne değilmiş bize ne zararı varmış bir bakın.

    -destek alın. ama bu madde bizi ilk maddeye götürüyor. "doktorunuz ne öneriyorsa o." tahlil sonuçlarınıza göre eksikliklerinizi tamamlayın. ben b12'imi hiç bir zaman düşürmemeye çalışıyorum, ara ara demir hapımı alıyorum, adet günlerime yakın zamanda magnezyum hapı alıyorum ama dilerseniz bol hurma ve kabak çekirdeği ile de oranı yükseltebilirsiniz, , omg çok çok önemli bu hastalıkta omg 3 ve koenzim q10 desteği alıyorum. ara ara probiyotik hapı içiyorum.

    -kendinize zaman ve emek ayırın

    -bol bol yürüyün, spor yapın,dans edin. o vücudu çalıştırın! çünkü tiroid bezleri aktivitelerle çalışmaya başlıyor, metabolizmanızın hıznlaması için bu şart. yani artık vücudunuzdan nefret ettiğiniz için değil vücudunuzu sevdiğiniz için spor yapın.

    güzel insanlarla tanışın:

    1. sevgili pınar dünyamı aydınlattı diyebilirim.

    (link: https://pinoeatshealthy.wordpress.com/ pinoeatshealthy) bloğunu mutlaka inceleyin. instagram sayfasında her türlü sorunuzu yanıtlayan muhteşem tatlı bir kadın!

    2. yemek listemiz çok iç karartıcı değil mi. pasta yok börek yok. yok allah yok. işte o işe yardıma koşan işbitirici muhteşem bir kadın daha, sevgili sıla. Sıla'nın tatlı kızı Bade diyabet1 sahibi. Sıla, Bade'den yola çıkarak öyle güzel pastalar tatlılar yapmış ki, bundan bütün dünya nasiplenmiş.

    onun bloğu da burada: (link: http://www.badeninsekeri.com/tr/ badeninsekeri)

    3. tatlı tatlı yazan bir kadın daha, sevgili evren. artık bloguna yazmıyor umarım yazmasını gerektirmeyecek kadar güzel , bloguyla ilgilenemeyecek kadar dolu dolu gidiyordur hayatı ve ailesiyle mutludur.

    (link: http://yavrusu.blogspot.com.tr/2014/11/beni-bu-guzel-ekmekler-mahvetti-ve.html#.WD6ffLKLRqN yavrusu)

    son olarak;

    sakın boşluğa düşmeyin. umutsuzlukta kaybolmayın. haşimato dert değil.. önemli olan başımıza gelen değil, bizim vermeyi seçtiğimiz cevaptır.

    herkese bolca şifa ve sevgi ile!

    30 kasım 2016 11:50 30 kasım 2016 11:51


    4. Vücutta oluşan yaraların da geç iyileşmesine neden olan hastalık. Ayrıca yukarıdaki son iki bilgilendirici girdiye ek olarak mutlaka gıda intolerans testi yaptırmanızı tavsiye ediyorum.

    4 aralık 2016 03:45

    5. bende minicik bir hapla belirtiler yok denecek kadar azaldı. metabolizmam eskisine göre biraz daha düşük ama o sinir, halsizlik, saç dökülmesi vs vs hepsi bitti.

    27 şubat 2017 18:36

    6. Genlerle alakalı olduğunu çok ciddi düşünüyorum çünkü annemde vardı bende de var.

    Aslında bu zamana kadar hormon testleri yaptırdım hep ama hormonlarım normal sayılabilecek seyirdeydi. Taki bana anti tpo ve anti tiroglobulin testi yapılana kadar. Sınır değeri 9 olan benim 999+ şeklinde çıktığında boyun ultrason çekildi. Sonuç sayılamayacak kadar fazla minik nodüller. Sonrası doktor arayışı oldu. SSK Okmeydanı Hastanesinde Sn. Tamer Özülker nükleer tıp bölümünde. 2 senedir onunla yolumuza devam ediyoruz ve ben bir yaramazlık yaptım. Çünkü spor diyet ne yapsam kilo veremiyorum hapımı bıraktım.

    1 Ay içerisinde minik nodüllerim büyüdü 3 tanesi sol boyun kısmında sol boyun altında 2 olmak üzere eski değerlerinin 5 katına çıktı ve 2cm boyuna ulaştı.

    Hemen biyopsiye yollandım çünkü büyüme var aniden kötü olabilir hazırla kendini dedi Tamer bey.

    Şükür temiz çıktı ama o boyun biyopsisi bekleme süresinde hergün ağladım ya ben kansersem ya sonuç kötüyse.

    Biyopsi yaptıracaklar için sakın iğne girdiğinde yutkunmayın. Ben panikle yutkundum iğne kaydı ve boynum morardı. Yaptırmak zorunda olanlar varsa her zaman sorularınızı yanıtlarım.

    İlacınızı asla bırakmayın. Himalaya tuzu kullanım alışkanlığı edinin merak etmeyin hiçbir farkı yok diğer tuzdan.

    Kilo verenler kadar veremeyenler de var. Ben veremeyen kısmındayım. Belki yaşla da alakası olabilir.

    Kontrollerinizi asla aksatmayın.

    İlacınızı her sabah uyanır uyanmaz için.

    Dozaj asla kafanıza göre değiştirmeyin.

    ömürlük bir hastalık sinir stresten uzak durun size stres veren arkadaşlarınızı bile çıkartın hayatınızdan.

    Temiz içerikli kozmetiğe yönelin. Şampuan saç bakım ürünleri ve saç dökülmemi belkide bitiren bu oldu diyorum. Sülfat düşmanımız bizim, şampuan nasılsa yıkıyoruz akıyor gidiyor demeyin kökler aracılığıyla kanımıza karışıyor.

    Kimsenin size mucizevi şekilde iyileştim şunu iç bunu ye demesine aldırış etmeyin. Okuyun araştırın ve öğrenin. Hiçbir besin veya hap mucize değildir unutmayın. Takviye bir hap almayı düşünüyorsanız eğer doktorunuza danışmadan kullanmayın. Herkesin yapısı farklı 10 kişiye iyi gelen size kötü gelip nodüllerinizi büyütebilir.

    Glutensiz beslenmede bulgur önemli ancak tükettiğimde ve sonrasında test yaptırdımda değerlerimde oynama olduğunu gördüm. Bulgur tüketmiyorum zaten pirinç sevmem. Ama muadili olarak kinoa tavsiye edebilirim. Bulgurdan farkı yok tadı kısır muhteşem oluyor tabak tabak yesem de şişmiyorum asla.

    Birde unutkanlık. Ceviz tüketiyorum ne yapsam önüne geçemedim. İlaç yan etkilerinden birisi de bu oldu bende. Çok ciddi unutkanlık sorunum var. Bu konuda çözüm bulan varsa eğer lütfen cevabını bekliyorum

    6 mayıs 2017 13:27 6 mayıs 2017 13:28

    7. geçen hafta kontrolüm vardı ve çok şaşkınım

    süt ve süt ürünleri yasakmış

    minimum eser miktarda sadece tüketmem lazımmış

    benim hem haşimato hem guatr ikisi birlikte kombo olunca süt ve süt ürünleri guatr zehirliye çevirebiliyormuş bu yüzden dikkat etmemiz lazım benim gibi olanlar

    31 temmuz 2017 18:16


    8. glutenle besleniyor resmen. gluteni kestim tıkır tıkır kilo vermeye başladım. şişkinlik, mide sorunları, yorgunluk falan puff. gluteni kesmeye ilaveten şekeri de kestim. bir de kemik suyu çorbası ve kombu çayı tüketiyorum her gün. glutensiz tahılları ve süt ürünlerini yiyorum hala ama şekersiz & glutensiz döneme alıştıktan sonra bir süre onları da bırakıp alerjim var mı bakmayı düşünüyorum. aip diyetini de mutlaka okuyup araştırın, çok başarılı sonuç alanlar var tedavi konusunda bu diyetten. bir günde başlanacak bir diyet değil, çok katı. fakat benim gibi yavaş yavaş elemeye gidebilirsiniz. geçmiş olsun.

    edit: doktor kontrolünde*

    edit: arkadaşlar eğer anti tpo antikorunuz yüksek çıktıysa beslenmenizi değiştirmeyi, alerjen olma olasılığı olan gıdaları beslenmenizden çıkarmayı mutlaka deneyin. son tahlillerimde değerlerim sağlıklı çıktı ve sadece 2 ay sürede bunu başardım. gluten ve şekeri bıraktım. süt ürünlerini çok limitli tükettim. domates ve yumurta yemedim sayılır çok limitli bunlar da ama ev salçasını yemeklere koydum. bunlar dışında her şeyi yedim. her gün kombu çayı ve ilikli kemik suyu içtim, d vitamini (dk vitamini) ve b12 aldım. doktor da her ne diyet yaptıysan aynen devam değerlerin mükemmel dedi. ben de daha sağlıklı ve enrjik hissediyorum eskisine göre.

    9 şubat 2018 09:45 7 nisan 2018 11:45

    9. 2013'te teşhisi konduğundan beri birlikte yaşadığım, artık bir nevi uzmanı olduğum hastalık.

    Doktorların otoimmün hastalıkları bütüncül bir bakışla ele alamadıklarını düşünüyorum. Bizim hastalığımızda tiroid hormonları-insülin-kortizol ilişkisi inanılmaz hassas ve birbirini etkileyecek derecede iç içe geçmiş durumda. Tamamen kişisel görüşüm, tiroid hormonları yerine konduktan sonra hala şikayetiniz devam ediyorsa beslenme ve ruhsal iyilik halinizi çok ama çok ciddi bir şekilde masaya yatırmalısınız. Normal insanlardan az yememe rağmen 165 boyunda 75 kiloya kadar çıkmıştım. Bir sürü endokrinoloji uzmanına göründüm. Çoğu 'değerlerin normal, çok yeme!' deyip beni yolladı. Çaresiz kalınca kendi kendime araştırmaya başladım. Derken bana iyi gelen beslenme düzenini buldum ve uzun uğraşlar, sabır ve disiplinle sağlıklı kiloma ulaştım. Ama şimdi de bu düzeni birazcık bozsam, haşimoto bey gözümün yaşına bakmıyor. Hem zırt diye kilo alıyorum, hem bütün gün uyuşuk geziyorum, hem depresif oluyorum vs vs. Doğru diyete başlamadan hemen önce kötü giden, çaresizce düzelmesini beklediğim bir evliliğim vardı. 34 yaşıma bir gün kala, o da bitiverdi. Berberinde, bir türlü düşüremediğimiz, stres esnasında salgılanan ve sentetik formu kortizon olan kortizol değerlerim de normalde döndü. Yani özetle şunu söyleyeceğim, kendinizi sevip saymakla, kabullenmekle bu hastalık baş edilebilir bir hale geliyor. Sakın cesaretinizi yitirmeyin, sakın korku senaryolarını kafanızda oynatıp durmayın. Kendinize inanın ve incitmeden, hak ettiği özeni gösterin ona.

    24 ağustos 2019 21:03 24 ağustos 2019 21:03

    10. Doğru ismi hashimoto tiroiditi olan otoimmün tiroit hastalığı.

    24 ağustos 2019 21:29