1. daha önce hiç bir barda, tanımadığınız birinin karşısına oturup; tüm hayatınızı anlatmak istediniz mi? albert camus'nun yazdığı türkçeye "düşüş" olarak çevirilen bu kitapta kahramanımız tam olarak bunu yapıyor. dinleyici de biziz, yani okuyucular. kendimi kitap okuyormuş gibi değil de, jean-baptiste clamence ile karşılıklı içiyormuşuz gibi hissettim.
kendisini kusursuz olarak gören bir avukatın, aslında ikiyüzlü olduğunu fark edişini anlatır kitap. clamence ikiyüzlülüğünü, köprüden aşağı nehire düşen kadını kurtarma şansı varken kurtarmamayı seçtiği anda fark eder. kadının nehre düşüp boğuluşu aslında clamence'in düşüşüdür ve aslında hiçbirimiz clamence'den farklı değilizdir. "ama, içimiz rahat etsin! artık çok geç, her zaman da çok geç olacak."