1. Austin Wright'ın Tony and Susan adlı eserinden uyarlanan yönetmenliğini ve senaristliğini tom ford'un üstlendiği 2016 yapımı dram - gerilim filmi.
eski eşinin kendisine adadığı romanı okuyan susan karakterinin geçmişiyle yüzleşmesini anlatan filmin başrolünde canım jake gyllenhaal, amy adams ve aaron taylor bulunuyor.
şimdiden söyleyebilirim ki 2016'da izlediğim şu ana kadarki en iyi filmdi. filmin atmosferi çok şık, tom ford söz konusu olduğunda kalitesizlikten, basitlikten bahsedilemez zaten. filmdeki mekanların, karakterlerin giyimlerinin, mobilyaların ve hatta kadın karakterlerinin saç renklerinin bile özenle seçildiğini anlıyorsunuz.
oyunculuklara diyecek sözüm yok. gyllenhaal ve adams'dan kötü performans beklenemez ancak bu filmde parlayan bir yıldız varsa o da performansıyla şok eden aaron taylor'dır. aşırı derecede gelecekte oscar alacağım diye bağırıyordu. amy adams'da umarım arrival ile değilde bu film ile oscarını alır.
kurguya gelecek olursam gerilim ve dram konusunda kıvamında ve hatta gerilimi baya iyi diyebilirim. vermek istediği her iki hissi de veriyor. 3 boyutlu olması çok güzel ve sahne geçişleri çok başarılı. filmin sonunu da çok beğendim ancak kurgunun bir noktada bocaladığını düşünüyorum. çok efsane olacakken kenarından dönmüş, içimizde bir yerde ukte kaldı.
soundtrack konusunda da çok iyi diyebilirim. benim her anlamda çok sevdiğim bir film oldu. hollywood uzun zamandır çok iyi filmler yapamıyordu, bu film biraz bunu giderdi. ödül sezonunda şiddetle desteklediğim film olacak kendisi.
ve son kez söylemeliyim ki sadece jake gyllenhaal'ın yüzü suyu hürmetine izledim, izlemeden herkese önerdim. yüzümü kara çıkartmadığı için kendisine teşekkürü borç bilirim (gizlinot: swh)
kurgusu biraz karışık olduğundan izleyip de anlayamayan olursa yardımcı olabilirim, izlemeyenlere de sinemada izlemesini öneririm.
"Birini seviyorsan sorunları çözmeye çalışırsın. Bir kenara atıp gitmezsin. Çok dikkatli olmalısın. Bir daha aynısını bulamayabilirsin."