1.
Küçük yaşlarda başlanılması gereken, esneklikle beraber müzik kulağı da gerektiren spor dalı, ama ama aynı zamanda dans gibi, bale gibi de. Kadın egemenliğinde olan son derece estetik ve zarif bir spordur. Top ve kurdele gibi araçlar da kullanılır.
30 yaşına dayanmasına rağmen hala gereksiz derecede esnek olan bana çocukken önerilen, hatta annemin çok istediği ama nedense yapmam için harekete geçirmediğidir. Ne özenirim hala izlerken. Bizim memlekette Futbol, voleybol ve basketbol harici sporlara kıymet verilmediği için tabi ki de yeterince popüler değildir.
2.
2,5 yaşında başlayıp 2 ayda okuldan kovularak kariyerimi zirvede sonlandırdığım güzel spor, hayatımın ilk travması. Tam bir çinli tiger mom olan ve hayatında hiç spor yapmamış annem “artık(?) spora başlasın” diye ritmik jimnastiği seçmiş bana. Çocuklar için çok eğlenceli tabi koşup zıplaması ama sor bi bana ben çocuk muyum? Anneanne var benim içimde!
Yer hareketleri neyse, top mop takla falan hiç hatırlamıyorum doğal olarak, ama esnerken öne daha çok eğilmem için birinin sırtıma ayağıyla bastığını ve çıt diye ses geldiğini, paralel bara her çıktığımda tir tirrr titrediğimi ve antrenörün ellerine koala gibi yapışıp kaldığımı bugün hala hatırlıyorum. Paralel bara değil de sanki bir gökdelenin tepesine çıkarıyorlardı beni, avazım çıktığı kadar bağırıyordum (muhtemelen yerden belki ancak 1 metre falan yüksekteydi o barlar ve sadece yüksekliğe vs alıştırıyorlardı, o yaşta havada taklalar atacağım yok zaten..) ağlayıp bağırmaktan sesim kısılınca anneannem “bunlar bu çocuğa ne yapıyolar orda” diye panik olup benimle derslere gelmeye, uzaktan izlemeye başlamış. zaten hiç yeteneğim yok böyle işlere, o zaman da yokmuş belli ki, anca velvele. Bütün bu kakafoninin üzerine bir de sıra bana gelene kadar, etrafta hoplayıp zıplayan bütün çocuklara tek tek “yaramazlık yapmayın, yerinize oturun, hişşşşş” diye resmen engel oldup hepsini çiçek gibi oturttuğum için dayanamayıp sonunda ışık hızıyla şutlamışlar beni :)