türkiye'de yaşamanın dezavantajları

1. Bana kalırsa ekonomik olarak zaten dezavantajdayız. Geçimin zorluğunu yuva kurunca anlayanlardanım. Önceden patatesin 6lira olması umrumda değilken şimdi neden çiftçilerimiz de kazanamıyor derdindeyim.

Gidip gördüğüm ülkelerde kimse kimseye kıyafeti yüzünden bakmıyor. Ancak bu burada - en azından yaşadığım semtte- böyle hiç değil. Şortla çıksam ki normal boylarda bir şort diyelim, bakışları anlatamam kadınlardaki.

Gerçi şu da var şırnağa da gittim orda inanılmaz bir saygı ve kadına değer var. Onu gördüm. Antepe gittim adamlar bakmıyorlar bile ne giydiğine. Biraz istanbul'a gelince ne oldum delisi oluyorlar sanırım. Bazı Türklerin her Rusu hayat kadını sanması gibi bişey.

(yazar: Blackswan) uktesiydi.

2. Hayvan ve kadın olmak..

3. Türkiye'de daha doğrusu Ortadoğuda yaşamanın en büyük dezavantajı cehalet ,abazanlarla ve içinde merhamet olmayan insanlarla ayni havayı solumak ,hayvanlara eziyet eden onları sevmeyen insanlarla yaşamak .Çocukların ve hayvanların vahşice ölümlerinin olması .Sen senelerce oku dirsek çürüt,yeme ,içme dil öğren elin kalifiyesiz torpillisi, dayısı batasıca, yediği haklar burnundan gelesicesi devlet kademelerinde fink atarken sen asgari maaşa çalış .Bilime hiç önem verilmesin biri kayda değer bilimsel bir şey yapsa medyada hiçbir şekilde üstünde durulmasın, yer almasın ama kekolar ve metresler sürekli gündem yapılsın .Ülke de cahil ya bunlar prim yapıyor medyayı da çok suçlamamak lazim.Çok doluyum en iyisi gideyim.

4. hayat pahalılığı, türk liranın değersizliği ile iyice gün yüzüne çıkıyor.

kalitesiz ithal meyve ve sebze; patatesi, soğanı bile ithal edecek konumdayız.

herkesin her şeye karışma hakkını kendinde bulabilmesi.

liyakatın, eğitimin, bilginin hiçbir işe yaramaması. torpili olanın hep 1-0 önde olması.

bazı kıyafetlerin sadece "tatil beldelerinde ya da yurtdışında giyerim" diye alınarak, dolapta beklemesi.

5. türkiye’de yaşıyor olmak. kimsenin türklerden hoşlanmadığı bir gerçek, yurtdışına çıkıldığı zaman türküm dendiği an bile farklı gözle bakılmaya başlanıyor size. çünkü ülkede olan olaylar ortada, yöneticimiz ortada, ülkenin günden güne bok yoluna gittiği de ortada. muharrem ince’nin dediği gibi üç tarafımız denizlerle çevrili ama biz bu güzellikleri kullanmasını bilmiyoruz. ya bazı yerler aşırı atıl halde, ya da en güzel koyları imara açarak doğal güzelliğinin içine ediyorlar. ortası yok. doğal güzelliklerimizle tanınmamız gerekirken yurtdışında insanların gözünde arap bombacı terörist insanlardan farkımız kalmadı. artık bu değişmeli.

6. Akp ve seçmenleri!.. 

paranın değersizliği. 

7. avantajı var mı da dezavantajını tartışıyoruz?

8. Yurtdışında herhangi bir yere gitmek istesen kimliğinden dolayı direkt damgalamaları. Doğru düzgün geçindiğimiz ülke yok resmen (hoş onların da niyetleri belli) ve ülkenin canına okudular başka bir yere gitmek istesek de damga yiyoruz ne gidebiliyosun ne kalabiliyosun bu nedenle. 

9. Başlık aklıma şeyi getirdi; Fatma Betül Kaya sınırdışı edildiğinde Akp gençlik kolları Hollanda'yı protesto etmek için meydanlarda portakal suyu içmişlerdi. Haberi gördüğümde aşırı utandığımı hatırlıyorum, aşırı komik değil mi gerçekten ya? Eminim Hollanda çok alınmıştır zaten Batı bizi böyle komple kıskanıyor.

(link: http://gazetekarinca.com/wp-content/uploads/2017/03/akp.jpg İlgili Görsel)