1.
Vegan terörü: ülkemizde istisnasiz her kesim ve düşüncede insanda olduğu gibi veganlarda da böyle bir kesim var evet. Özellikle Twitter kanser tayfa diye adlandırdığımız kişiler alakasız insanlara zaman zaman gelip sen katilsin ulan !!! Ceset yiyorsun, yediğin şeyin nerden geldiğini biliyor musun!! Süt içenler hepiniz tecavüz destekçisisiniz !! gibi argumanlarla yersiz ve zamansız yere sataşıyor. Bu aşırı agresif hareketlerle veganlığa yakın insanları da bıraktıkları kanser izlenimle itiyorlar yakın olmayan insanlar artık ne düşünüyordur bilemiyorum. İticiler.
Navegan terörü: duyarlı her kesimle dalga geçmeyi kendine misyon edinmiş insanlar vegan insanların paylaşımının altına et yemekleri bırakmak of şunu yemiyor musun salaksın demek ve benzeri hareketlerle vegan ve vejeteryan insanları rahatsız ediyor. Çoğu tartışmaya girdiginde aşırı cahilce argumanlar sunuyorlar. Ben bunların dümdüz salak olduğunu düşünüyorum ekstra yazabileceğim bir şey yok.
Edit : montreis hesabını kapattığı için başlık başıma kalmış
27 aralık 2020 02:08
1 ocak 2021 04:24
2.
2-3 yıldır vejeteryanım bu olayı çok saçma buluyorum açıkçası. hayatımda şu ana kadar kimseye nasıl et yersin iğrençsin, vejeteryan/vegan ol diye baskıda bulunmadım. tabii vejeteryan olmayan kesimden aldığım tepkiler hep hayatımda var, eskiden beni çok etkiliyordu fakat şu an umursamıyorum. kişsel eleştiriden ziyade saygısızlık yapılacak boyuttaysa (gizlinot: saygısızlık boyutunu geçtim çok hadsizce ve iğrenç laflar da söylendi arkamdan beni sevmeyenler tarafından. vejeteryan beslenmemle cinselliği bağdaştırıp laf söyleyen bile oldu) cevabımı veriyorum seviyeli bir şekilde. bence bir insana düşüncemizi inandırmak, onu veganlığa/et yemeğe başlatmak istiyorsak bu yararlarını anlatarak başlamalıyız. et yiyorsun iğrençsin vegan ol diyerek kimse vegan olmaz, et yemiyorsun salak mısın diyerek de kimse et yemez. maalesef ki bizim genel olarak ülkemizdeki çoğu insanlarda saygısızlık yaparak olduğu düşünceyi doğrulatma huyu var. iki kesim de aslında bu huydan vazgeçse çok rahatlayacağız açıkçası bence.
3.
yazmayım diyorum dayanamadım. bakın, durup dururken sorulmadan veganlık anlatmaya başlamak ya da insanlar et yerken durup duruken et cinayettir falan demek bence de rahatsız edici. terör diyeceksiniz buna deyin ama insanlara neden vegansın ya da çocuğunu vegan besleyecek misin falan diye sorup etin/sütün sağlığa zararları ya da et endüstrisinin ekolojik yıkıma katkısı ya da eti için öldürülen hayvanların yaşadığı hayatla ilgili bir şeyler duyduğunuzda buna terör diyemezsiniz. ne diyelim "ben de bilmiyorum, esti öyle, yoksa her açıdan bir farklı yok, ha et yemek ha vegan olmak" mı? tabi ki belli sebeplerle veganlığın daha iyi olduğunu düşünüyor insanlar. tabi ki çocuklarını vegan beslemelerinin bir sebebi var. sormayın, sormadığınız halde sizi bu konuşmaya maruz bırakan insanları eleştirin. ama ben saçma buluyorum veganların tavırlarını dedikten sonra veganlar da sizin et yemenizi neden saçma bulduklarını açıklayacak tabii ki. sadece et yediği için midesi bulanan insanlar vegan olmuyor kusura bakmayın. (neden kusura bakmayın diyorum, neden özür diliyorum etik açıdan doğru olduğunu düşündüğüm bir şey için?)
4.
dikkat iç dökme içerir
kimse sormadığı sürece bu konularda fikir belirtilmediği zaman biter bu terör
4 yıldır veganım bununla ilişkimi iyi koruyorum çok şükür, hem kimseye bulaşmıyorum hem de bana bulaşan trolleri trollüyorum övünmek gibi olmasın çok iyi trolümdür.
bazı veganlar var o kadar sıkıcılar, o kadar boşlar ki. veganlığı bir kılavuz gibi okuyup ezberlemeden yapamıyorlar. bir karşılaşmamı anlatayım; kışın bomboş olan bir yayladaki köpekleri besliyorduk, haftada bir kere gidebiliyoruz ve yemek kaynakları ya biziz ya da soğuktan ölen diğer köpekler. kırıntı ya da kıyma (gizlinot: yediğimiz kıyma değil, karkas ve kafatası dışında kalan yerlerin öğütülmüş hali. kemik ve iç organ denebilir. )alıyoruz ucuz ve besleyici olduğundan (gizlinot: parazit konusuna siz girmeden ben gireyim, etleri fabrikadan soğuk hava deposundan alıyoruz bazen şoklanmış halde bile oluyor, bu soğuklukta 2-3 hafta kalan ette parazit yaşayamaz. hadi dolapta yeterince beklemedi içinde parazit var, biz bunu o hayvana vermesek bile orada yedikleri şeylerden kapıyorlar. ). fikri çok değerli bir vegan demiş ki "bir hayvanı beslemek için diğerini öldürüyorsunuz, türcüsünüz!". ben çok düşündüm bunu ve sonraki gidişimde makarna götürmeye karar verdim, bu etçil hayvanlar onu yediği gibi atar, gece tir tir titrerken son kalan yağlarını da eritip sababa karşı donup ölür. nolacak hiç değilse biz o kırıntıyı almasak bile ölecek olan tavuğun hakkını savunduk? savunmadık mı yoksa? amaan neyse ben şovumu yaptım gerisi beni ilgilendirmez.
bir de bugün çok içerlediğim ve malın biriyle vakit harcamamak için görmezden geldiğim bir olayı anlatayım: facts over feelings'çiler. sanki biz mağara adamıyız, sanki yediğimiz peynir bile bir teknoloji harikası değilmiş gibi, bize amiş gibi davranmaları yok mu bu naveganların. sadece duygularımızla bunu yapmaya karar veriyoruz, aslında cahiliz sanıyorlar, kendileri et yerken hayvansal içgüdülerini bahane ediyorlar. ben duygularından utanmayan mantıklı bir insanım. bir kere ben kendi halimden memnun olduğum ve boş bir insan olmanın vicdan azabını çekmediğim için vicdanının sesine kulak veren insanlara duyarcı demiyorum, bu bile beni senden üstün kılar.
bu genel içerlediğim bir konu, bugün tanık olduğum şey sadece bunu hatırlattı. bugün tanık olduğum şey ise (konudan tamamen çıkıyorum özür dilerim) komedi/siyaset sayfasında kaz dağları hakkında konuşan birine duyarcı demekle kalmamakla beraber biri demişti ki "biosunda pronoun (gizlinot: pronoun: kişinin anılmak istediği cinsiyet zamiri. trans bir kızın she olarak anılması ve non-binary birinin them olarak anılmayı istemesi örnek verilebilir. biz destek olmak isteyenler buna örnek olmasak da bu durumdaki insanların bu hakkı daha kolay dile getirebilmesi için bioya pronoun yazıyoruz.)var siz neden bunu ciddiye alıyorsunuz ki". iğreniyorum. insan haklarına saygısı olmayana neden saygım olsun deyip döşeyeceksin küfürleri ama arsıza işlemez ki. facts over feelings'çilerin sevdiği bir laf da budur: nasıl doğduysan cinsiyetin odur. bilim öyle demiyor canım, noldu factslere? bilim cinsiyetin ve cinsiyet kimliğinin farklı şeyler olduğunu kanıtladı ve bazı öğretim üyeleri sosyoloji derslerinde bunu işliyor bile. evet Türkiye'de bile, psikoloji okuyan arkadaşım söylediğinde ben de şaşırmıştım.
konudan bu kadar sapılmaz, ama içimi döktüm iyi oldu (gizlinot: jskdkskcksk) ana fikir herkes kendini geliştirmeye odaklansın kendimizi en iyi biz yetiştirebiliriz.
11 şubat 2021 06:05
11 şubat 2021 22:34