yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (1)
    • medya (0)

    1. Avrupa Yeşil Mutabakat, AB’nin 2050’ye kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanması, ekonomik büyümenin kaynak kullanımına bağlılığının sona ermesi (decoupling) ve kimsenin ve hiçbir bölgenin geride bırakılmaması temel hedeflerini içeren yeni büyüme stratejisidir.

    Bu mutabakat, üretim kaynaklarında fosil yakıtların kullanımına son vermeyi, yenilebilir enerjiyi tek enerji kaynağı yapmayı, kıta ülkelerinin ticaret yaparken de bu koşulları sağlamayan ülkelere karşı yaptırımı düzenlemeyi, sera gazı emisyonunu sıfırlamayı(bu tabiri çok iyi biliriz) amaçlar.

    Yeşil Mutabakat Çağrısı’nın amaçları aşağıda yer almaktadır:

    Temiz, ulaşılabilir ve güvenli enerjinin sağlanması,

    Toksinden arındırılmış bir çevre için sıfır kirliliğin sağlanması,

    “Çiftlikten Sofraya” stratejisi ile adil, sağlıklı ve çevre dostu gıda sistemi,

    İnşa ve yenileme çalışmalarının enerji ve kaynak verimli yollarla yapılması,

    Ekosistem ve biyoçeşitliliğin korunması,

    Temiz ve döngüsel ekonomi için sanayinin harekete geçirilmesi,

    Sürdürülebilir ve akıllı mobiliteye geçişin hızlandırılması.

    Bu plan temel olarak 2030’a kadar karbon salınımını %50 azaltmayı, 2050’de ise ‘0’ karbon salınımı hedefine ulaşmayı amaçlıyor.

    Avrupa'ya ihracat yapmayı isteyen firmalar artık ne kadar sera gazı ürettiği, ne kadar fosil kaynak kullandığı, ne kadar karbon izi bıraktığı üzerinden gümrük vergisi ödeyecek. Ve zamanla buna uyum sağlamayanlar ticaretten men edilecek.

    Binalar için enerji kimlik belgesi zorunlu olacak ve yeni yapılan tüm binalar yenilebilir enerji ile kendi ihtiyacı olan enerjiyi elde edebilir olması hedefleniyor. Güneş enerjisi için özellikle.

    Bunlar çeşitli politikalar ile 2050 yılına kadar ulaşılacak. Bu enstrümanların başındaysa karbon vergisi ve karbon sınırı geliyor. Uluslararası pazardaysa, belirli sektörler için karbon sınırları oluşturarak, AB ile aynı iklim hedeflerini paylaşmayan ülkelerin rekabet avantajı sağlamasını engelleyecek bir mekanizmanın kurulması öngörülüyor. Böylece düşük karbon salınımıyla üretilen Avrupa ürünleri yerine yoğun karbon salınımıyla (muhtemelen daha ucuza) üretilen ürünler arasında bir rekabet dengesine ulaşılacak.

    Avrupa Komisyonunun tahminlerine göre, sadece 2030 hedeflerine ulaşmak için ek 260 milyar dolar gerekiyor, bu rakam AB GSYH’sinin %1.5’ine tekabül ediyor.

    Türkiye bu işin neresinde derseniz, Türkiye daha Paris iklim değişikliği anlaşmasını İmzayı atan bakanın tören dönüşü ilk durağı Sabancı’nın Adana’daki termik santralinin açılışı idi. Ama anlaşma imza atıldı söz onaylanmadı. Dünyada onay vermeyen iki üç ülke kaldı.

    İmzaladı dediğim de sembolik olan imza töreni. Türkiye kendisi için bir istisna tanınmasını istiyor. 2016 itibariyle Türkiye’nin yıllık sera gazı emisyonu 496,1 milyon ton olarak hesaplandı.1990 yılında kişi başına düşen emisyon miktarı yıllık 3,8 ton seviyesindeyken, 2016’da bu miktar 6,3 ton seviyesine çıkmış. Oransal olarak bu %134,5’lik bir artışa tekabül ediyor. Aynı zaman dilimi için AB ülkeleri ile bir kıyaslama yapıldığında Türkiye’de tam aksi bir durum ortaya çıkıyor. 1990’dan bu yana AB’de kişi başı sera gazı salımı %27,5 oranında azalmış durumda. Ancak AB ortalaması hala Türkiye’nin üzerinde seyrediyor. Ama Türkiye şu an Çin'den sonra en hızlı emisyon artışı yapan ülke konumunda.

    Yönetilemeyen, günlük politikalar ve borçlanarak yaşamayı seçen bir ülke yönetimi bize gelecekte yeşil mutabakata da hazırlıksız bırakacak. Avrupa ile ticaret de artık zorlaşacak.

    4 aralık 2020 23:26