1. yeşilçam filmlerinde sıkça karşılaşılan, çoğu zaman bir anlam verilemeyen fakat bir şekilde yaygın kullanılan enstantaneler. aklıma ilk gelenlere bir bakalım:
1- ikili diyaloglarda birbirine dönmemek:
konuşulan bilhassa dramatik bir konuysa eşlerden biri diğerine muhakkak sırtını döner. evet, ikisinin de yüzü kameraya dönük olduğu için seyirci yüzlerini görmüş olur ama gerçek hayatta yapmaya kalkınca arkadakine bir "burama konuş". durumu söz konusu olabilir.
2- ıssız sahilde karşılıklı birbirine koşmak:
önce kimsenin olmAdığı bir plaj seçilir. sonra tahminen oraya beraber gidilir. mayolar çekilir. "hadi sen sağ, ben selamet." denip aksi istikamete yürünür. yeterince uzaklaşıldığı anlaşıldığında ise hurraa! karşılıklı koşulur. akabinde sarılarak dönülür ya da kumlarda yuvarlanılır.
3- şarkı için film
bir şarkı popüler olur, ortalığı kasıp kavurur. ne yapalım ne yapalım, şarkıdan yola çıkarak bir senaryo yazılır. nice efsane yeşilçam filmi bu noktadan çıkmıştır. örnek verelim: delisin, ah nerede, hayat sevince güzel, sev kardeşim, artık sevmeyeceğim... gibi gibi.
4- dert dinleyen babacan yaşlı
bu amcamız şehirden uzakta yalnız yaşar. yüksek ihtimalle balıkçıdır. olabildiğince tontondur. sevgililerin gözlerden uzak kaçıp sığındığı, kah kederlerini, kah dertlerini anlattığı, birlikte hunharca balık ekmek yedikleri ihtiyardır.
5- sert görünümlü yufka yürek
en belirgin özelliği adının hulusi kentmen olmasıdır. önce heybetiyle, otoriter duruşuyla gençlere kök söktürür. sonra gerçek sevginin gücünü hatırlamasıyla zenginliği, fabrikatörlüğü bir kenara bırakıp gönülleri ısıtır.
6- kötülerin bir şekilde yenilmesi
bahsi geçen olay ancak filmin sonuna tekabül eder. bu kötülerin film boyunca yapmadıkları sahtekarlık, atmadıkları iftira, çevirmedikleri entrika kalmaz. ama her kötünün bir sonu vardır. karşısındaki bir çocuk (tercihen sezercik, ömercik...) bile olsa muhakkak bozguna uğrar ve yaptıklarından pişman olur, diz çöküp tövbe ister.
ukte: sevgili (yazar: femme)'ın.