yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (34)
    • medya (2)

    1. Corona virüs salgını geçtiğimiz günlerde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi ilan edildi. Durumun giderek ciddileştiğini ve yayılımının hızlandığını gösteriyor bu durum. Gerek  televizyonda gerek sosyal medyada el yıkama ve hijyen ile ilgili çok fazla paylaşım, video olsa da dikkat çekilmesi gereken başka bir mevzu daha var. Akşam yayınlanan 5-6 profesörlü, araştırma görevli tartışma programlarına baktığımızda moderatörlerin bu insanlara sürekli el yıkama ile ilgili sorular yönelttiğini, dakikalarca bu konu üzerine konuşulduğunu görüyoruz. Yok 20 saniye mi 30 saniye mi kolonya 70 derece mi olsun 80 mi. Böyle asıl konudan uzaklaşılan, absürt bir tarafa çekiliyor konu. El temizliği çok çok önemli. Ama artık öyle bir hal aldı ki televizyon ve sosyal medyada durum, sanki elinizi yıkarsanız bu virüs size bulaşamaz! Bulaşı önlemenin en etkin yolu, dışarı çıkmamak. Salgının exponential artış grafiğini engellemede en etkin yapılması gereken evde oturmak, misafir kabul etmemek. İşe gitmesi, çalışması gereken kişiler şu an için mecburen çıkacaklar elbet evlerinden. Ancak, lütfen evinizi terk etmeme lüksünüz var ise, bunu yapın. Bu, arkadaşlarınızla salgın var diye avmde değil de evde buluşmak demek değildir. Lütfen misafirliğe gitmeyin, evinize kimseyi kabul etmeyin. Önümüzdeki günlerde  zamanla insan sıkılacak ve dışarı çıkmak isteyecek, şu an için kolay gözüküyor belki. Sabırlı olup olabildiğince paniksiz bir şekilde evimizde bu süreci atlatmalıyız.

    15 mart 2020 22:37

    2. "insanı yaşat ki devlet yaşasın" sözünün ete kemiğe büründüğü bir pandemi oldu.

    Burada yaşamak kelimesine yüklediğimiz anlam salt anlamı olan nefes alıp vermekten biraz uzaklaşınca işin felsefesine daha yakın olabilirsiniz, denemesi bedava.

    A bir de gerektiğinde o toplum olabilme refleksi gösteren birey merkezli devletlere olan saygım tekrar arşa çıktı bu salgınla. Bknz: Güney Kore, Almanya

    1 mayıs 2020 02:27

    3. Pandeminin uzun bir maraton olacağını söylüyor uzmanlar. O yüzden maske takmanın artık bir yaşam şekli olacağını düşünüyorum. Ücretsiz dağıtımları da yakın zamanda çok mümkün görünmüyor. Ben de evde boş zamanlarımda oturup maske diktim. Yapılışını Türk Tabipler Birliğinin web sitesinden öğrendim. (link: https://www.ttb.org.tr/kollar/COVID19/haber_goster.php?Guid=0e248ed2-78da-11ea-a12d-7aee3f6e69c5 Dileyen linkine buradan ulaşabilir)

    Malzeme olarak;

    Yarım metre pamuklu kumaş,

    10 metre yassı bel lastiği,

    1 adet tülbent,

    İplik/iğne kullandım.

    Tüm malzemelerin fiyatı toplam 15 tl. Ben bu malzemelerin hepsiyle toplamda 15 tane maske diktim ve en güzel tarafı bu maskeleri çamaşır makinesinde yıkayıp tekrar kullanabiliyor olmanız. Filtre olarak tülbenti çift kat uyguladım. Nefes alıp verirken zorlanmıyorsunuz ve medikal maskeler gibi terletmiyor.Her koşulda sağlığı korumak gerek artık bu işin şakası yok. Eğer maske bulamıyorsanız bu şekilde kendiniz de dikebilirsiniz.

    ilgili medya:
    1
    1 mayıs 2020 16:30 1 mayıs 2020 16:35


    4. Bitmemiş olan pandemidir. Verilerin yanlış olduğuna dair paylaşımları zaten görmüşsünüzdür ama bir de test yapmaktan kaçınma durumu var. Anlatayım.

    Başka şehirde yaşayan bir akrabamız muhtemelen hasta bir bireyle temas etmiş. Kendisi kalp hastası ve yaşı da altmış beşin üstünde. Yüksek ateş, öksürük ve nefes darlığı belirtileriyle doktora götürülüyor. Tomografi çekiliyor, tomografide buzlu cam görünümü var. Test yapılmıyor, yatış yapılmıyor, eve gönderiliyor. Yani nerden baksan fazlasıyla risk grubunda olan, teması olan, belirtileri ilerlemiş şekilde veren bu hasta neden evine gönderiliyor? Sayıları az göstermek için mi? Hastaneler dolu görünmesin diye mi? Tasarruf etmek için mi? Hiçbir fikrim yok. Bunu yazmak istedim çünkü birçoğumuz maskeleri çeneye düşürdük, hatta bazılarımız takmıyor bile. Kalabalıklara giriyoruz. Çalışıyoruz. Alışveriş yapıyoruz. Plajda güneşleniyoruz. Ama bir yerlerde virüs ilerliyor ve hasta olursanız size bakmıyorlar. Hadi benim akrabamı evde de karantinaya almışlar, bir yandan da ellerinden geldiğince bakmaya çalışıyorlar. Ama test yapılmadığı için belki de yanınızdan covid'li biri geçiyor?

    O maskeleri takmaya devam edelim.

    Sosyal mesafeyi korumaya devam edelim.

    Markette bize gereksiz yaklaşanları, maskesini indirenleri uyaralım.

    Teşekkürler.

    6 ağustos 2020 23:54

    5. kafeler, iş yerleri vs devlet tarafından yeterince denetlenmiyor. hatta hiç denetlenmiyor bile olabilir. hepinizin bildiği çok büyük bir su firması daha teklif aşamasındayken bayilerinin duvarına xxx ile dezenfekte edilmiştir yazıları asmaya cürret edebiliyor. yani o duvarlardaki asılı dezenfekte yazılarına güvenmeyin.

    16 ekim 2020 15:03

    6. çok sıkıldım artık, tedirgin hissetmeden bir esnaf lokantasında çorba bile içemiyoruz. (ben tedirgin hissederek de içmiyorum, gitmiyorum yani. ama özledim hacıt doğruya doğru.)

    ha tedirgin hissetmeyip hayatlarını aynen yaşayan insanlar var bu da pandemiyle baş etmeyi iyice zorlaştırıyor.

    insanlar hayatlarını kaybederken de fildişi kulelerinde nil karaibrahimgil modunda "ne güzel içimize döndük, kendimizle başbaşa kaldık." falan diyenlerin ağızlarına kürekle vurmak istiyorum. keşke böyle bir şey hiç yaşanmasa ve hiç "içimize dönmeseydik." ben içime dönüktüm zaten o ayrı.(gizlinot: swh)

    tek güzel tarafı insanlara tüketim alışkanlıklarını sorgulatması oldu. ama bu kesim de çok sınırlı. neyin ihtiyaç olduğunu, neyin ihtiyaç olarak bize dayatılmaya çalıştığını irdeleyebileceğimiz bir dönem. ama dediğim gibi insanlar hayatlarını kaybederken böyle kazanımlardan bahsetmek ne kadar doğru acaba?

    17 ekim 2020 11:11

    7. an itibari ile derste bir hocamızın en kısa zamanda üniversiteler açılacak gibi duruyor demesi ve bunu desteklemesi ile sinir stresimin tepeme gelmesi bir oldu. hangi başlığa yazacağımı bilemedim o yüzden buraya yazıyorum. isyanım açılmasını savunan herkesedir. arkadaşlar anlıyorum eğitim önemli, onlineda birçok sıkıntı yaşanıyor, yeterli değil vs. ama bence sağlık ve hayat eğitimden daha önemli ve elimiz altında nispeten de olsa online olarak eğitime devam edebilme şansımız varken böyle devam edilmeli. ayrı bir not açıcam buraya: twitterda sürekli korkuyorsanız dondurun tepkileri aldım ve o kişilere de dediğim eğitiminiz bu kadar önemliyse dondurun ve yüz yüze olduğunda devam edin oldu. dondurma bir tek bana sunulan bir şey değil sizin için de geçerli bu sayın eğitim severler. zaten benim derdim sadece üniversiteleri açmayalım ama gezelim değil ama bunu anlamıyorlar. neyse konumuza dönersek; uygulamalı dersleri olan bölümlere gelirsek yök zaten üniversitelere siz karar verin dedi ve üniversiteler ya uygulamalı dersleri sonraki döneme erteledi ya da yapmaya başladı. devlet zaten korona sürecini berbat yürüttü. 3 aylık turizm için 1 yıllık eğitim hayatını çöpe attı. asla vaka sayıları doğru açıklanmıyor, tahmini sayılar tavan. kimse evinde oturmuyor, fıldır fıldır geziyor. bunların üstüne üniversite açmak büyük bir hata olur. bir anda bir sürü öğrenci büyükşehirlere toplanıcak. yurtlarda herkesin oda arkadaşı var. ben de dahil okula 3-4 vesait ile gidip gelenler var. ailesiyle yaşayıp, ailesinde kronik hastalığı olan öğrenciler var. üniversiteler açıldığında görürüz yine vakaları ve korona yüzünden ölen öğrenci ve akademisyenler için yapılan anmaları. her konuda bir gözü avrupada/amerikada olan, onlar ne yaparsa yapan bu devletin bu konuda onları örnek almaması beni hayrete düşürüyor. avrupada birçok ülke(gizlinot: şimdilik benim bildiğim kadarıyla ingiltere ve fransa) yavaş yavaş tekrardan karantinaya girerken bizimkiler okul mu açsak diye konuşuyor. marttan itibaren 5.5 ay karantinada kaldım ben. dışarı adımımı bile atmadım. karantina bittikten sonra bile evden çıkmadım bir süre anlayacağız. birçoğunuz hemen tatil yerlerine, kafelere akın ederken ben evde oturuyordum ve benim gibi aynısını yapan insanlar elbet vardır. bir ara çok nadir sadece birbirimizde görüştüğümüz ve akşamüzeri arabayla en boş sahile gittiğimiz bir grup kurmuştuk, dışarı çıkmalarım iki elin parmağını geçmez. bu yüzden ben 3 vesait ile korona olma tehlikesi altında okula gidip gelmek istemiyorum çünkü ben bu zamana kadar dikkat etmişim ve keyfi gezip tozmamışım. evet illa normale dönmemiz gerekicek, devlet bir yerleri açarken evde oturmak kimilerine göre aptallık ama benim demeye çalıştığım şey o zaman verilen kafe, restoran, tatil yeri açma kararı da yanlıştı şimdi üniversiteleri açmak da yanlış. şimdi yüz yüze olursa vaka artmaması imkansız ve bu yüzden bahar dönemini de çöpe atmış oluyorsunuz çünkü ah turizmdi ah eğitimdi derken vakalar asla düşmüyor ve pandemi süreci uzuyor, bunu anlamıyorsunuz. güz dönemimden olmayayım derken tüm bir yıldan olucaksınız haberiniz yok. doğru şekilde ilerleyen ülkeler arasında kanada var ve amerikaya sınırı olmasına rağmen doğru şekilde yürüttüğü için adamlar şu an normale hayata baya döndü ve vakaları çok çok az. pandemi süreci nasıl yürütülür görmek isteyen bakabilir kanadaya. avrupada da iyi giden ülkeler var, sokakta maske zorunluluğunu kaldıranlar var ama okullar online. viyanada okuyan arkadaşım var. bizim şehir baya normale döndü ama okulları online yapmaya devam ediyorlar dedi ve onun da üniversitesi online devam ediyor. neyse süslüler çok dağıldı konu kafamda çünkü aşırı stres yaptığım bir konu. özetle online eğitimin yüz yüze gibi olmadığını biliyorum, uygulamalı derslerin yapılması gerektiğini biliyorum ama türkiyenin hali ortadayken bu riski almamamız gerektiğini düşünüyorum. hala maske takmamakta direten ve korona yok ki ehe diye gezenlerin hayli çok olduğu bir toplumdan bahsediyoruz. neyse dediğim gibi böyle yaparak pandemi sürecini uzatıp duruyoruz. bu zamana kadar keyfi gezip tozmamış ve gezmeyecek/tozmayacak biri olarak da online eğitim hakkımı sonuna kadar savunacağım.

    edit: belirtmeyi unutmuşum. ted anaokulunda bir öğretmenin kovidli olması üzerine 13 öğrenciye kovid bulaşmış. tabi bu haberlere çıkıyor mu? çıkmaz. zaten tedte çalışan tanıdık olmasa bizim de haberimiz olmayacaktı. vaka olan bir okul daha varmış ama gizli tutuyorlarmış hangi okul olduğunu.

    17 ekim 2020 15:17 17 ekim 2020 15:42


    8. Hayat eve sığar uygulaması mahalle durumunu verdiği günden beri, ilk defa yaşadığım yer orta riskli alana yükseldi. Hep düşük riskti fakat şimdi haritada görüyorum ki birçok apartmanda covid19 mevcut. Yaşlı nüfusun yüksek olduğu bir yerde yaşıyorum. Kimse beni salgının yavaşladığına veya azaldığına inandıramaz. Evde kalmak bile bu hastalıktan koruyamayabiliyor insanı. Kuzenim salgın başından beri çok sınırlı dışarı çıkmasına rağmen şu an covid pozitif. Maske, hijyen, mesafe ve bağışıklık güçlendirmekten başka çaremiz yok. Ekonomi bu haldeyken karantinalar tekrar dönmeyecektir. 

    17 ekim 2020 16:46

    9. Çok uzun süredir yaşama biçimimizi değiştiren, gelecek planlarımıza ket vuran pandemidir. Bu konuyla ilgili hiçbir şey yazmadım buraya ama biraz içimi dökmek istiyorum şimdi. Erkek arkadaşım bir pandemi hemşiresi. Bu ne zaman biteceği belli olmayan süreçte dik durmaya çalışsa da psikolojik açıdan oldukça yıprandı. Ölüm işinin bir parçası olsa da artık güçlük çektiğini hissediyorum. İki gündür belli semptomlar gösterdiği için dün teste girdi, sonuç negatif ama sonuç alana kadar ben bile akla karayı seçtim. Hastanede çalışan 22 yaşında bir hemşire entübe edilmiş iki gün önce. Genç ve sağlıklıyız bugün ama yarının garantisi yok. Ben kendimi elimden geldiği kadar korusam da bu hastalığın içinde çalışıyor olması çok korkutuyor beni. Daha fazla insanın sonu olmadan artık bitmesini umut ediyorum pandeminin. Umuttan başka da tutunacak bir şey yok gibi zaten.

    13 kasım 2020 12:06

    10. Ofiste aynı odada birlikte çalıştığım iş arkadaşımın coronaya yakalanması sonucunda hepimiz 14 gün izolasyon sürecine girdik ve ilk kez corona testi yaptırdım. Filyasyon ekipleri evime geldiler. Ancak benim için kötü olan apartman içine girmediler, beni sokağa çağırdılar ve sokak ortaısnda herkesin gözü önünde bana covid testi yaptılar. Bu gerçekten benim için utanç verici oldu insanların bakışları arasında. Test boğazdan sürüntü alındığı sırada bir acı vermiyor ancak burun içime soktuğunda canım acıdı. Öyle durulmayacak bir acı değil. Test sonucumda ertesi sabah çıkmıştı, Negatif. Şimdi kendimi izlemeye devam ediyorum, 14. gün dahi pozitife dönebilen vakalar olabiliyormuş. Çok şükür şimdilik zıpçık gibiyim. Bardağın dolu tarafından bakıyorum evde biraz dinlenmiş oldum. 14 günlük karantina sürecimin n kötü yanı annemi ve evladım kuşumu görememem oldu. Aslında yaptığım işi evden de yapmaya devam ediyorum bu süreçte. Keşke evden çalışsak ancak patronlarım evdeyken hiç bir iş yapmadığımı düşünüyorlar, oysa tüm işleyiş gayet güzel devam ediyor, çünkü tüm işim bilgisayar ve telefonla. İzmir depremi sonrasında vaka sayılarında da büyük artış oluştu, hiç olmazsa bir süre daha evden çalışabilmeyi dilerdim. Hasta olan herkesin en kısa sürede iyileşmesini ve şu hastalık illetinden tez zamanda kurtulmamızı diliyorum, eski günleri özgürlüğümüzü çok özledim.

    14 kasım 2020 12:51