yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (6)
    • medya (0)

    1. genelde birbirlerine benzerler.

    içeride höykürerek kilo basan tipler bulunur. kaslarını gösterip millete hava atmak ve dikkat çekmek için bağırır da bağırırlar. bunlar ağırlıkları düzgünce indirmek yerine, ipleri aniden bırakıp makineye çarptıra çarptıra gürültü çıkarmaya da bayılır.

    bahar başlangıcında yeni gelen kilolu tipler de vardır. bir iki ay sonra gelmez olurlar.

    antrenörlerin o kadar "havluyla gelin" diye uyarmasına rağmen terli terli spor yapan havlusuz kişiler de vardır. bunlar yüzünden aletler mikrop yuvası ter içindedir.

    antrenörler nadiren ilgilenir. herkese aynı programı verir, sonra diğer kankalarıyla muhabbete kaçarlar.

    "ben zayıfım."

    "15 dakika yürüme bandında koş."

    "ben şişmanım."

    "15 dakika yürüme bandında koş."

    tamam, spor öncesi ısınmamızı istiyorsun da, ne bileyim.

    ayrıca aleti düzgün mü kullanıyorsun, hareketi yanlış mı yapıyorsun, kontrol etmezler.

    değil yaptığın hareket boyunca sana eşlik edip hatalarını göstermek, başında durmazlar bile.

    Halbuki başında dursalar, antrenörünün izlemesiyle gaza gelip daha şevkle yapacaksın hareketleri.

    motivasyon vermelerini geçtim bile.

    bir de enerji içeceği içerek spor yapmaya çalışanlar vardır ki, uyarmak istesen uyaramazsın.

    iyi olan bir spor merkezi bulamadım henüz, iyi olduğunu düşündüklerim de ayda 37849230 tl para istiyor.

    29 şubat 2016 01:06

    2. İsmini okuduğumda kaskatı kesildiğim yegane mekan.

    Üniversiteye hazırlanırken, bir spor salonuna üyeliğim vardı. Kurstu, dersti, testlerdi demeden her gün giderdim okul çıkışında. Akşama kadar oradaydım, antrenörün söylediğinden çok daha fazla yapardım her şeyi, kimse de dur demezdi, sanırım sorun oydu. Bana yaptıklarım hiç bir zaman yetmedi, her köşesinden nefret ettiğim o spor salonuna bağımlı gibi her dakika giderdim. Hatta dram dolu film sahnelerini aratmayarak soyunma odasında dolabıma yaslanıp yere oturarak elimde mezura hıçkırmaya başlamışlığım bile vardır, ki normalde ağlayan birisi hiç değilimdir. Bir antrenörüm vardı sanki ben bilmiyormuşum gibi vücudumun zaten en nefret ettiğim yerini göstererek 'sende pek bir şey yok bir burası' diyen. Sağol, teşekkürler, ben bilmiyordum hiç farkında değildim, aydınlattın beni demek istediğim ama nedense hep dilimin tutulduğu. Ölçülerimi beni "gaza getirmek için" daha boldan alıp daha çok söylerdi. Ben de hiç durmazdım, kalbim duracak gibi olurdu o bisikletlerin, koşu bantlarının üzerinde de ben durmazdım. Sonra ne oldu? Kaçtım oradan. Orada da kilo kaybettim, sonrasında da. Çok fazla kilo. Tüm o çıldırmalarımın sebebi, sonradan bir doktor koltuğunda psikiyatristimin 'Kabul et artık, şimdi bana söyle, senin hastalığın ne?' diye sorduğun dişlerimi sıkarak "Anoreksiya" dediğimde bir anlama kavuştu tabii. Ama öyle bir travma ki, bugün bile bir spor salonunun içerisine girdiğim an soğuk terler boşalır sırtımdan. O mekanın önünden hala geçerim, geçerken kafamı çeviririm hemen.

    Bunları niye anlattığıma gelince, sanırım travmatik şekilde isimlerini görünce bile dayanamamın yanında bir de uyarma isteği var içimde. Spor iyidir, düzgün yapıldığında çok da sağlıklıdır. Bir spor salonu psikolojisi elverişli bir insan için muhteşem bir alışkanlıktır belki de. Ama spor salonlarımızda o kadar bilinçsiz üye ve çalışan var ki, ve bu fark etmeden öyle sorunlara yol açabiliyor ki, dikkat etmek gerekiyor işin bu boyutuna da. Beni anoreksiyaya (aslında bence sadece yeme bozukluğuna) iten şey belki spor salonları değildi, öncesinde vardı zaten benim sorunlarım ama şu gün bile bu entryi yazarken tırnaklarımı yediğimi fark ediyorsam, gösterilen muammelede kesinlikle tetikleyici etkenler doğurabiliyor. Bilinçli olmak gerekiyor o yüzden.

    29 şubat 2016 22:46

    3. Malesef çoğu testosteron kokan yerlerdir. Sanki bütün salon erkekler için yapılmış da kadınlara bi tek koşu bandı reva görülmüş gibi bi de havasızsa hele hiç çekilmez buralar. Hayır gittiğim yerler de gayet nezih yerlerdi ama olmuyor spor salonundaki erkek hegemonyası kırılmıyor.

    Belki biraz da ben pimpirikliyim bilmiyorum spor salonlarını sevmiyorum. Mesela incecik bi atlet ve şortla spor yapmak istiyorum tiril tiril ama spor salonlarında rahatsız olmadan bunları giymek imkansız oluyor. Tabi İstanbul'daysanız farklı olabilir ama Anadolunun çoğu yerinde bu böyle hatta bizim memlekette kadınlar gitmez bile spor salonuna. Zaten ne işi var kadının öyle yerlerde...

    Ha bi de herkese verilen standart program da çok itici. Sırf yazmış olmak için yazıyorlar resmen bilmiyorum bana hiç bi faydası yokmuş gibi geliyor o programların.

    Tek bi iyi yanı varsa o da kesinlikle grup dersleridir ki şahsen o derslerin makinelerinin başında ne yaptığını bilmeden takılmaktan çok daha faydalı olduğuna inanıyorum. Pilates olsun yoga olsun zumba olsun bunlar çok daha faydalı hem topluca olunca insanın daha bi yapası geliyor. Yine de spor salonuna kaybolmak çok da gerekli bir şey değil kesinlikle.

    1 mart 2016 01:31


    4. jatomi fitness spor salonlarından marmara forum şubesine 2 yıl önce gidiyordum. temiz, geniş, özenli bir spor salonuydu ve oldukça da uygun fiyatlara üye olabiliyordunuz. sonra taşındım ve devam etme olanağım olmadı. tek eksisi yüzme havuzunun olmamasıydı ama sanırım trump şubesinde havuzu da var. tabi ona göre üyelik ücretleri değişiyor ama 6 aylık veya yıllık üyeliklerde oldukça uygun ve temiz olduğunu düşündüğüm bir salon.

    1 mart 2016 12:35

    5. Benim gittiğim salon da kadınlara ve erkeklere farklı saatlerde hizmet veren bir salon ve ben bundan memnunum çünkü kendimi daha rahat hissediyorum. Ama şöyle bir şey de var ki kadınlar devamlı birbirini izliyo yani sanki güne gelmiş gibi.

    3 tane hoca var yaş olarak benden küçük olduklarına eminim ve çöp gibiler. Herkese program yazılıyo. Geçenlerde merak ettim program kartlarına bakayım dedim herkese aynı egzersizler yazılmış ve herkesin başka başka sorunları vardı. Kimisi hipertansiyon hastası kimisinin omurgasında bilmem ne var fln..

    Yahu nasıl oluyor da herkes aynı egzersizleri yapıyor? Boylarımız, kilolarımız farklı. Hastalığımız, vücudumuz, yapımız bambaşka. Buna hayret ediyorum.

    Aletleri herkes kafasına göre kullanıyo. Kimse de den napıyosun demiyo. Ter havlusu kullanan yok denecek kadar az. Herkesin elinde bi telefon.. yahu biraz keyfini çıkar şu yaptığın şeyin. Kilo vermeyse derdiniz kilo işi önce kafada biter. Koşu bandında en düşük seviyede elinde telefon kambur şekilde yürümenin sana ne kadr faydası olır tartışılır. Tak kulaklığı aç bi şarkı motive et kendini.

    Yüzme havuzuna giriyorum. 30 kişi varsa havuzda rahat 20si kenarda ayaklarının değdiği yerde laklak yapıyo. Havuzu bir baştan bir başa 10 kere ve farklı stillerde yüzerek spor amacıyla kullanan bana keyiflerini bozuyorum diye cıkcıklıyolar.

    Tuz odası yapmışlar ve kocaman nir uyarı tabelası koymuşlar SEANSLAR 30 DK. Odaya da 8tane şezlong koymuşlar, giren çıkmıyo. Sohbet koyu.

    Tesis temiz ama her zaman derim kadınlar erkeklerden daha pis. Yani duştan saçını toplamaktan aciz bir halkız.

    Ben genelde bana yazılan program kartına uymuyorum. Bana iyi gelen ve bedenimde iyi anlamda farklılık sağlayan aletleri yine vücudumun tepkisi doğrultusunda kullanmaya özen gösteriyorum. Bunun yanında bireysel olarak pilates ve gevşeme egzersizleri yapıyorum. İp atlıyorum. Vaktini ayarlayıp denk getirebilirsem zumba derslerine giriyorum. Müzik kesinlikle ruhun gıdası. Bilmediğim hareketleri de eğitmenlere sormak yerine internetten bakıyorum. Salona giriyorum, gözgöze geldiğim insanlara gülümseyip konuşmak isteyenlerle konuşuyorum. Ve kendime gelip mutlu mutlu ayrılıyorum. Bi şeylere bağımlı hissetmenize gerek yok. Mutlu olmak en önemlisi.

    28 şubat 2017 02:25

    6. Bence seçerken önceliğiniz “kim ne yapıyor, o bana mı bakıyor?” demeyeceğiniz bir ortam olması olmalı. Rahat ettiğiniz bir yer olduğunda; gözyaşından hızlı akan, 2 havluluk ter performansına sahip olabilirsiniz. 

    25 eylül 2018 11:15