the handmaid's tale

88. Game of thrones'tan sonra izlediğim en kötü finali yapmış dizi.

87. Senelerdir izliyorum, böyle biteceğini düşünmemiştim asla. Serena ve nick için asla böyle sonlar hayal etmemiştim. Çok basit oldu. Son bölümleri hiç beğenmedim.

86. kesinlikle art arda izlenmemesi gereken bir dizi. anksiyetem azdı, migrenim tuttu, reglim gecikti, göz pınarlarım kurudu, gece kabuslarıma girdi ya sen nasıl bir dizisin! 3. sezonu daha yeni ağlaya ağlaya bitirdim umarım 4 bir an önce gelir.

--------------spoiler-------------------

her şey iyi güzel hoş da june bazen aşırı antipatik olmuyor mu ya? o mimikleri olsun, bir işi beş saatte yapışı olsun. neneler gibi hadi kızım koşsanaa, kapıyı kapasanaa diye bağırıp durdum ya. hiçbir şeyi dramatikleştirmeden yaşamadı helal olsun. onun haricinde yatacak yeriniz yok gileadlılar. bir an serena işin içinden sıyrılacak diye ödüm koptu. fred keşke çocuğun hemen doğması için june hamileyken ona tecavüz etmesi fikrini ortaya attığını da söyleseydi kanadalılara. bebeğim bebeğim diye geziniyor ama june hamileyken bebeğin hayatını bile bile tehlikeye atmıştı. 

ben lawrence'ın nasıl bu konumda olduğuna şaşıyorum valla. yav karını bu kadar seviyorsun başka kadınlara nasıl böyle davranabildin, bütün bunları nasıl kabul edebildin bir de üstüne kolonileri kurdun? vicdana geldiği için kendisine epeyce üzüldüm ve son bölümde çocuklara hikaye okurken kendimi tutamadım. takıldığım bir nokta var ki o da şu: june kızım sen masum bir insanı öldürdün.. eleanor hanım ölmek zorunda mıydı gerçekten? tamam planı tehlikeye atmasın diye yaptın belki ama yine de tasvip edemedim ben. kadıncağız delirmiş zaten etrafında olanlar yüzünden. keşke bi gün yüzü görseydi..

ilerleyen sezonlardan beklediğim tek şey var o da aunt lydia'nın kıvrana kıvrana ölmesi. böyle ortalarına alıp bütün kızların allah ne verdiyse dalması. herifin teki seninle sevişmedi diye bu ne öfke lan.

----------------spoiler--------------------

85. 3. sezonun 5. bölümünü izliyorum şu an. Kitabı okumadım. Keşke diziyi izleyeceğime kitabı okusaydım biraz pişman oldum açıkçası.

----spoiler----

Oyunculuklar gerçekten çok iyi ama beni tek rahatsız eden başroldeki kadın. Güçlü olmakla gıcık olmayı birbirine karıştırmış gibi oynuyor. dik başlı, güçlü bir insan değil de gıcık, mızmız bir çocuk gibi oynuyor. Onun dışında hiçkimse beni rahatsız etmedi.

Şu ana kadar karakter dönüşümü en güzel işlenen ve bunu oyunculuğuna da en iyi yansıtan karakter ise serena oldu.

------spoiler------

84. dünyadaki tüm kadınlar bu kitabı okusa, dünyanın devrinin döneceğini düşündüğüm roman. kitabı orijinal, ingilizce dilinde okuyorum, 324 sayfanın henüz 190. sayfasındayım ama yazmak istediğim o kadar şey var ki. konusu, artık üremenin neredeyse durduğu bir zamanda, kadınların yıkılan amerika devletinin ardından kurulan gilead devletinde sadece üreme amacıyla kullanılmalarını anlatıyor. kadınlara bu baskıyla, seçme hakkı bulunmadan dayatılıyor. evlerinde kaldıkları ve onlara çocuk doğurmak zorunda oldukları üst düzey devlet yöneticilerle bile onların eşlerinin de bulunduğu bir 'seremoni' ile cinsel birleşmede bulunmak zorundalar. sürekli baskı halindeler, karşı geldikleri halde gözleri bile alınabiliyor, sonunda acı içinde ölecekleri radyoaktif atık kamplarında çalıştırıyorlar karşı gelirlerse. hem de çoğu işkenceyi bizzat aunt (teyze) diye adlandırılan hemcinsleri tarafından görüyorlar. birbirleriyle konuşmaları bile yasak, ancak kalıp cümlelerle konuşabiliyor. incil yeniden, devlete destek olacak şekilde yazılmış. kitabın ana karakteri June, yeni adıyla Offred ise, yaşadıklarını anlatıyor. Kitap durağan, sadece gözlemden ibaret değil, olay örgüsü var. en çok etkilendiğim kitap oldu, konusuyla, yazılanların üzerimde yarattığı ağırlık ve mesajlar ile. alıntı yazacağım çevirisiyle beraber spoiler olmadan. herkesin okuması ve üzerine düşünmesi gerekiyor bence.

I keep the knowledge of this name (kendi gerçek ismi June'Dan bahsediyor) like something hidden, some treasure i'll come back to dig up, one day. I think of this name as buried. This name has an aura around it, like an amulet, some charm that's survived from an unimaginably distant past.

Bu isme dair bilgiyi sanki saklı bir şeymiş gibi tutuyorum, bir gün yeniden kazdığım yerden çıkaracağım bir hazine gibi. Onu gömülmüş olarak düşünüyorum. Bu ismin etrafında bir aura var, bir muska gibi, eski hayaledilemez bir geçmişten günümüze erişebilen bir efsun gibi.

83. dizisinin birkaç bölümünü izledim, devamını izlemeyi unuttum açıkçası.

kitabını bir solukta okudum, okurken insan tedirgin oluyor ya gerçek olursa diye. çünkü günümüzle kıyaslamaya başlıyorsunuz. ufak ufak olan şeyler gözardı ettiğimiz gerçekler büyüyüp korkunç bir hayata dönüşüyor. sonlara doğru gerçekten kalbim sıkışarak okudum. kadınlar için mutlaka okunması gereken kitaplardan biri bence.

82. bu diziyi çok merak ediyorum ama nereden izleyebilirim yazan olursa çok sevinirim, blu tvde olmadı internette hep dizi izlediğim bikaç site var onda da olmadı :(

81. 3. sezonunu ağlayarak bitirdiğim dizi. Öncelikle bu diziyi izlemeyenler için diyebileceğim tek şey çok şey kaçırıyosunuz. hayatımda izlediğim en iyi kurgulanan, en iyi oyunculukları gördüğüm dizi. Son sezonu Gamze Deniz adında bir türk yönetmiştir .

Spoiler.

O uçağın havalandığı sahne, küçük kızın " burası istediğimiz kıyafeti giyebildiğimiz yer mi?" diye sorduğu sahne ve June'un kocasının uçaktan inen kızların arasında Hannah'yı aradığı sahne hem yüreğimi dağlamıştır hem de mutluluk göz yaşları dökmeme sebebiyet vermiştir.

80. sezon finalini izledim simdi bitirdim ve hungur hungur aglayarak yaziyorum bunlari. tartismasiz en iyi dizi diyorum. 3. sezonu asiri sikici bulan ben, son 2-3 bolume resmen asik oldum! icim cikti icim aglamaktan, izleyin izlettirin. bundan sonrasi spoiler olucak.

——————————————————

june’un ozellikle cikarmaya calistigi kiz cocugu ucaktan inip moira’yla konustugunda ben direkt aglamaya basladim zaten. moira, kiza ismin ne diye sordugunda kizin babasinin rebecca diye seslenip agladiklari yerde luke’un ucaga bakip icinden hannah’in cikmasini bekledigi anda kalbimden vuruldum. rita’nin luke’a sarilisi, sonunda seninle tanistigima sevindim demesi... rita’yla birlikte agladim. sonrasinda june yerde yatarken ailesini gosterdiler ya, daha acitan bir bolum yapamazlardi benim icin. 

bir de june iceri girdiginde lawrence’in etrafinda 52 den fazla cocuk oldugunu gormesi ve lawrence’in o cocuklara hikaye okumasi? yemin ederim bekledigimin kat kat kat ustunde bir bolumdu, sezon finaliydi.

——————————————————

79. bu dizinin ilk iki bölümünü izleyip uyuduğum akşam kendimi o kadınlardan biri olarak gördüm ve dudağımda çıkan uçuk ile uyandım

bu diziye on sayfa yazı yazılır ancak sıkılırsınız diye fazla uzatmadan diyorum ki.. mutlak izleyin izlettirin!